Paylaş
Aslında bu geminin hikâyesi antik döneme kadar uzanır. Asırlar önce Mısırlılar’ın bu gemilerle Mısır’dan yola çıkıp Boğazlar’ı, ardından Karadeniz’i aşarak Tuna Nehri’ne kadar uzanan bir ticaret hattını kullandıkları ve teknik seviyelerinin bunun için yeterli olduğu varsayılır.
İşte 2019’da Varna’dan yola çıkıp Antalya’da Patara Limanı’na demirlemeyi hedefleyen geminin amacı bu varsayımın doğru olduğunu kanıtlamaktı. Alman Arkeolog Dr. Dominique Görlitz’in 1993’te Nübye Çölü’ndeki kazılarda rastladığı antik döneme ait kaya resimlerinden esinlenerek tasarlanan ve kamıştan yapılan antik gemi replikasına “Abora-IV” adı verilmişti. Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği (AB) Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakcı’nın girişimleriyle, Abora IV’ün Patara’ya vardıktan sonra kalıcı olarak Patara Antik Limanı’nda sergilenmesi kararlaştırıldı.
Alman Arkeolog Dr. Dominique Görlitz’in yönetimindeki ekibin Mısır Medeniyetinin İzinde: Karadeniz’den Akdeniz’e” deneysel arkeoloji projesi için replikasını ürettiği gemi 14 metre uzunluğundaydı. Sadece papirüs adı verilen özel kamıştan yapılan gemide iki adet 62 ve 40 metrekarelik keten yelken ve bir de ağaçtan yapılmış tahta direk vardı.
12 TON SAZ KULLANILDI
Antik yelkenli, iki kilometre ip kullanılarak 12 ton sazın birleştirilmesi ile oluşturulmuştu. Günümüz Mısır’ındaki sazlıklar artık antik çağdaki kadar uzamadığı için, Bolivya’da Titikaka Gölü›nden yetişen totora sazları kullanılmak zorunda kalınmıştı.
Barış ve Uluslararası Anlayışa Yelken Açmak “Sailing for Peace and International Understanding” sloganıyla yola çıkan gemide yedi ayrı ülkeden 12 mürettebat bulunuyordu..
Gemi maceralı bir yolculuktan sonra önce İstanbul’u sonra Çanakkale Boğazı’nı geçerek Ege’ye açılmış en sonunda Kaş’a demirlemeyi başarmıştı. İstanbul Boğazı’nda Kıyı Emniyeti’nden yardım alan gemi bir ara Ege rüzgârlarına kapılıp Meis Adası’na doğru sürüklenmiş Yunanlılar’ı heyecanlandırmışsa da sahil güvenliğin yardımıyla Kaş’a çekilmişti. Geminin kaptanlığını da üstlenen Arkeolog Görlitz düzenlenen törende şunları söyledi:
“Böyle bir projenin gerçekleşmesinde başta Dışişleri Bakanlığı olmak üzere emeği geçenlere teşekkür ederiz. Çok mutluyuz, büyük bir rüya gerçekleşmiş oldu. Yolculuk zaman zaman sert, zaman zamansa çok sakin geçti. Bir an başaramayacağımızı düşünsek de, güç de olsa Kaş’a ulaştık. Gemi, 2 bin yıl öncesindeki denizcilerin yöntemleriyle Bulgaristan’da yapıldı. Şimdi antik bir liman olan Patara’da kalıcı olarak sergilenmesi çok güzel bir durum.”
Tüm bunları yazmamın hatırlatmamın sebebine gelince... Geçtiğimiz günlerde bana bir gönderi ulaştı. Ekteki fotoğraf Abora IV’e aitti. Notta geminin Patara’da sergilendiği alanda çürümeye terk edildiği, üzerinin kapatılmadığı yağmura ve güneşe maruz bırakıldığı öne sürülüyordu.
YETKİLİLER NE DİYOR?
Binbir emekle inşa edilen geminin hikâyesi ve amacı çok etkileyici olduğu için bir araştırma yaptım ve şu bulgulara ulaştım. Gemiye müzede sergilendiğinden bu yana ilaç ve diğer koruma yöntemleriyle müdahale ediliyor.
* Doğallığı korumak için üzerine bir şey örtülmüyor ya da çatı altına alınmıyor.
* Eğer koruma önlemleri alınmasaydı geminin aradan geçen dört yılda çoktan çürüyeceği öne sürülüyor.
* Çürümenin en önemli nedeni geminin organik malzemeden yapılması. Bu yüzden gemi doğal bir ömre sahip. Tıpkı asırlar önceki asılları gibi.
* Gemiye bu kışın başında yine mantar ve diğer oluşumlara karşı ilaç ve diğer koruma yöntemleri uygulanacak.
* Bu tür eserlerin ömrünü tamamlayıp tamamlamadığına ilişkin yetkili otoritelerce karar veriliyor.
* Geminin ömrünü tamamlayana kadar yerinde kalması öngörülüyor, daha sonra törenle sergi alanından kaldırılacağı ifade ediliyor.
Anlayacağınız hikâyesi asırlara dayanan Pataralı Abora IV, ömrünü tamamlamak üzere. Aslında gönderi elime ilk ulaştığında geminin son haline çok üzüldüm.
Bir çağrıda bulunacak ve paha biçilmez değerdeki Abora IV’ün daha sıkı koşullarda korunmasını talep edecektim. Ancak yetkililerin söylediklerini dikkate almakta fayda var. Konuyu en iyi değerlendirecek olanlar o işin gerçek uzmanlarıdır.
Vira Vira Abora IV...
Paylaş