Yoksa eksen kayması bu kez Türk toplumunda mı?

Son günlerde en çok dikkatime takılan konulardan biri kamuoyu araştırmaları yapan Metropoll şirketinin bir çalışmasında Türk halkının dış politika tercihlerinde Batı ile Doğu istikametleri karşısında gözlenen kayma oldu.

Haberin Devamı

Hangi tarafa derseniz hemen yanıtlayalım, doğuya doğru...

Bu bulgu, Metropoll’ün “Türkiye’nin Nabzı Ocak 2022” raporunda “Türkiye dış ilişkilerinde AB ve ABD’ye mi, yoksa Rusya ve Çin’e mi öncelik vermelidir?” sorusuna verilen yanıtlarda ortaya çıkmış.

Yanıtlarda “AB ve ABD” diyenler yüzde 37.5, “Rusya ve Çin Halk Cumhuriyeti” diyenler ise yüzde 39.4 çıkmış. “Fikrim yok” diyen ya da yanıt vermeyenlerin oranı ise yüzde 23.1 dolayında.

GEÇEN YIL BATI’YA DESTEK YÜZDE 40’IN ÜSTÜNDEYDİ

Bu rakamları görünce karşılaştırma yapabilmek için önceki araştırmalardaki benzer ölçümlerin sonucuna bakmak gerekti. Metropoll’ün kurucusu ve direktörü Prof. Özer Sencar’dan bir önceki araştırmayı paylaşmasını rica ettim. Tam bir yıl önce yapılan “Ocak 2021” araştırmasında da büyük ölçüde aynı sorular yöneltilmiş. O zaman bu soruya AB ve ABD diyenler yüzde 40.9 çıkarken, Rusya ve Çin’e öncelik verenler yüzde 27.6 görünüyor.

Haberin Devamı

Burada önemli olan nokta, Metropoll’ün yıllardır düzenli olarak yönelttiği bu soruda ilk kez Rusya ve Çin Halk Cumhuriyeti tercihlerinin toplamda ABD ve AB’nin toplamının önüne geçmiş olmasıdır. Prof. Sencar da “İlk kez böyle bir durumla karşılaştık. Daha önce Batı tercihi hep öndeydi” diye konuşuyor.

Bu arada geçen yılki araştırmanın soruları arasında küçük bir farklılık bulunduğunu da kaydedelim. Geçen yıl “Hepsine öncelik verilsin”, “Hiçbirine verilmesin”, “Diğerleri” tercihleri de sorular arasında yer almış. Bu yıl ise başat tercihler ön plana çıkartılmış.

Geçen yıl “Fikrim yok/Cevap yok” diyenler 20.9’da kalırken, “Hiçbirine” diyenler yüzde 5.9, “Hepsine” diyenler yüzde 3.9’da kalmış. Yüzde 0.7 ise “Diğer” tercihini kullanmış. Bir başka anlatımla, tercihlerin daraltılması Batı seçeneğine değil Doğu seçeneğine yönelişi teşvik etmiş.

Bu durum, aslında AB/ABD ikilisine verilen desteğin yüzde 40.9’dan yüzde 37.5’e gerilemiş olmasını daha da düşündürücü kılıyor.

AK PARTİ’DE SERT KAYMA, CHP’DE ULUSALCI DAMAR

Tablodaki değişimin siyasi parti seçmenleri arasındaki dağılımına bakmak, toplumdaki eğilimleri daha yakından izleyebilmek açısından fikir verici olabilir. En başta genel bir gözlem olarak yönelişin belli bir siyasi çizgiyle sınırlı olmadığını, partilerin önemli bir bölümünün bu değişimden bir şekilde etkilendiklerini belirtebiliriz.

Haberin Devamı

Bir kere, oran olarak Batı’ya desteğin tabanda en zayıf olduğu parti, iktidardaki AK Parti. Bugün seçim olsa oyunu AK Parti’ye vereceğini söyleyenlerin öncelik sıralamasında AB/ABD diyenler yüzde 27.1’de kalırken, Rusya ve Çin diyenler yüzde 49.4’e çıkıyor.

AK Parti’de geçen yıl ocak ayında AB/ABD tercihi belirtenler yüzde 35.8, Rusya-Çin diyenler ise 30.8 çıkmış. Bu durumda seçmen tabanında Batı’dan Doğu’ya doğru kaymanın en sert yaşandığı partilerin başında AK Parti geliyor.

CHP’ye baktığımızda önceliği ABD ve AB’ye verenlerin oranı yüzde 45.8’e yükseliyor. CHP seçmenleri arasında Rusya ve Çin diyenlerin oranı ise yüzde 34.4 çıkıyor.

Bir yıl önce bu oranlar CHP’de sırasıyla yüzde 40.5 ile 30.9 dolayındaymış. Yani her iki tercihin de arttığı gözleniyor. Burada tercih seçeneklerinin daraltılmasının iki ana tercihte beliren artışlar üzerinde bir etkisinin olduğu düşünülebilir. Her halükârda, bu oranlar CHP tabanında kuvvetli bir ulusalcı, Avrasyacı bir damarın (yüzde 34.4) bulunduğuna işaret ediyor.

Haberin Devamı

İ PARTİ VE MHPYE BAKINCA

İYİ Parti’de de dikkat çekici bir tablo karşımızda beliriyor. Bu partide AB/ABD tercihi CHP’ye çok yakın bir oranda yüzde 45.2 olurken, Rusya ve Çin tercihini gösterenler yüzde 41.1’e çıkıyor. Geçen yıl AB/ABD seçeneği yüzde 43 dolayındaymış. Rusya/Çin seçeneği ise 36.3. Bir anlamda bugün gelinen noktada İYİ Parti tabanı iki yöneliş arasında eşit dağılmış gibi görünüyor.

MHP’ye baktığımızda AB/ABD tercihi yüzde 38.7’de kalırken, Rusya-Çin seçeneği yüzde 50.7’ye yükseliyor. Geçen yıl Batı tercihi kullanan MHP’lilerin oranı 33.6, Rusya/Çin diyenler ise yüzde 34.9. Bu veriler, MHP’de ABD ve AB’ye duyulan tepkilerin Rusya-Çin’e öncelik eğiliminin önünü açtığına işaret ediyor.

Haberin Devamı

BATI’YA EN KUVVETLİ DESTEK ORANI HDP’DE

İlginçtir ki siyasi partiler arasında tabanda AB/ABD tercihinin en kuvvetli ifade edildiği yapı HDP. Bu oran HDP’de yüzde 57.8’e yükseliyor. Rusya ve Çin diyenlerin oranının en düşük olduğu parti yine HDP. Böyle olsa da yine de yüzde 26.5 gibi bir oran tutuyor bu tercihi belirtenler. Yani yaklaşık her dört HDP seçmeninden biri.

HDP faslında göze çarpan bir nokta geçen yıl Batı tercihi HDP tabanında 70.3 oranındayken, bu yıl bir gerilemenin kaydedilmiş olması. Keza Rusya-Çin seçeneği geçen yıl bu parti tabanında yüzde 10 oranında iken bu yıl anlamlı bir artış göstermiş.

Altını çizmemiz gereken bir durum genel başkanlığını Ali Babacan’ın yaptığı DEVA Partisi’ne ilişkin. Kendisini DEVA seçmeni olarak tanımlayan kişiler arasında AB ve ABD’ye yönelenlerin oranı yüzde 37.5’te kalırken Rusya ve Çin diyenler yüzde 53.1 çıkıyor. Bir başka deyişle, DEVA tabanındaki Rusya/Çin tercihi oran olarak AK Parti’den de fazla görünüyor.

Haberin Devamı

DIŞ POLİTİKA TERCİHLERİNDE DE BÖLÜNME

Buraya kadar sıraladığımız karşılaştırmalı verilerden hareketle, AB/ABD’den Rusya-Çin önceliğine doğru bir yönelişin 2022 yılı başı itibarıyla Türk halkında belirgin bir çizgiye işaret ettiğini söyleyebiliriz.

Bu yöneliş, Cumhur İttifakı’nı oluşturan AK Parti ve MHP’de daha kuvvetli hissedilirken, Millet İttifakı’nın bileşenleri CHP ve İYİ Parti’de göreceli olarak daha düşük orandadır. Cumhur İttifakı’ndaki her iki partide de AB/ABD önceliği ikinci sıradadır.

Türk halkının dış politika tercihlerinde artık Batı ve Doğu’ya doğru iki ana gövdeye bölünmüş olduğunu belirtebiliriz.

Kuşkusuz, bu değişimin gerisinde pek çok faktör rol oynuyor. Uluslararası alandaki önde gelen aktörlerin Türkiye’ye karşı tutumları, bu tutumların yol açtığı tepkiler, bu gelişmelerin iç politikaya yansıyışı ve ülkeyi kaplamakta olan iklim, hepsi burada denkleme giriyor. Bugün genel tespiti yaptıktan sonra bu faktörleri yarın ayrı bir yazıda değerlendireceğiz.

Yazarın Tüm Yazıları