Paylaş
Bugünkü yazımızda, yasanın okulöncesi eğitimi içermemesi, ilköğretimi 5 yaşında başlatması ve ikinci kademede yönlendirmeye geçilmesi olmak üzere üç ana parametresini bilimsel açıdan değerlendirmek istiyoruz. Yöntem olarak geçen ay yasa hakkında yaptıkları açıklamalarla kamuoyu karşısında tutum almış olan Türkiye’nin 5 seçkin üniversitesinin eğitim fakültelerinin değerlendirmelerini aktarmak istiyoruz.
Bilimsel görüşlerini aktaracağımız bu akademik kurumlar, Boğaziçi, ODTÜ, Ege, Ankara ve Hacettepe üniversitelerinin eğitim fakülteleri. İsteyen okurlar internetten bu fakültelerin web sitelerine girerek söz konusu metinleri kolaylıkla okuyabilir.
Bu raporları okuyunca, ana saptama olarak her üç başlıkta da bütün fakültelerin büyük ölçüde aynı pozisyonlarda buluştuğunu vurgulamalıyız.
OKULÖNCESİ EĞİTİM ZORUNLU OLMALIYDI
Öncelikle, eğitim fakülteleri, okulöncesi eğitimin zorunlu hale getirilmemiş olmasını önemli bir eksiklik olarak görüyor. Örneğin Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nin “görüşü”nde şöyle deniliyor:
“İlköğretim öncesi verilen okulöncesi eğitim insan gücü açısından etkin olan ülkelerde zorunlu olup çağ nüfusunun yüzde 100’ünü kapsamaktadır. Türkiye’de bu oran 60-72 ay çocukları için yüzde 67’dir. Hedef bu oranı yüzde 100’e çıkarmak
olmalıdır. Okulöncesi öğretimin amacı tüm çağ nüfusuna ilköğretime önkoşul oluşturan bilgi ve becerileri kazandırmak, uluslararası ve ulusal araştırmaların 50 yıldır gösterdiği üzere eşitlik ilkesi çerçevesinde sosyoekonomik düzey farklarını ortadan kaldırarak, okullaşmaya önkoşul oluşturan becerilerde çocukları eşit hale getirmektir. Bu aşamanın zorunlu olmaması okullaşma süreçlerine hazırlık açısından alt sosyoekonomik düzeyden gelen çocuklar aleyhine onarılması güç eşitsizlikler doğuracaktır.”
İLKOKULA 60 AYDA BAŞLATMAK SAKINCALI
Yeni yasanın en çok eleştirilen yönlerinden biri, ilköğretime başlama yaşının 1 yıl erkene alınarak 5 yaşına (60 ay) çekilmesi. ODTÜ Eğitim Fakültesi bu konuda şu görüşü belirtiyor:
“İlköğretime başlama yaşının neden en az 6 yaş (72) ay olması gerektiği konusunda bilimsel verilere dayalı açıklamalar yapmakta yarar vardır. Çocukta hafızayı öğrenme amacıyla etkili kullanma, mantıklı düşünme, yorum, bir işi başından sonuna gerçekleştirebilme yetileri altı yıldan sonra gerçekleşir. Altı yaş öncesi çocuğun beynindeki bilişsel yapılar okul temelli akademik öğrenme için henüz gelişmiş değildir. Çocukların dikkat dağınıklığı, disiplinsizlik, dinleme bozukluğu gibi etiketlendirmelere maruz kalmaları, durumun sonraki eğitim yaşantılarını derinden etkilemesi olasıdır. Ayrıca çocuğun fiziksel, sosyal, psikolojik gelişimini de dikkate almak gerekir. ”
ERKEN TERCİH ÇOCUK GELİŞİMİNİ ENGELLİYOR
Bir diğer eleştiri konusu, mesleki yönlendirmenin ikinci kademe yani 9-13 yaşları arasında başlatılacak olması. Ege Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nin açıklamasında, öğrencilerin bu yaşta yönlendirilmesinin sakıncaları sıralanırken, “ilgi ve yeteneklerinin henüz ayrışmadığına, somut işlemler dönemini tamamlamamış olduklarına, mesleklere yönelik tutum ve ilgileri gelişmediğine” vurgu yapılıyor.
Keza Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi bu konuda şu görüşü kayda geçiriyor: “Erken mesleki yönlendirme çocukların temel eğitim ile hedeflenen ‘bütünsel gelişimi’ni engelleyicidir. Çocukların yetenek, ilgi, özellik ve değerlerini tanıyarak yaşam hedefleri ve beklentilerinin belirgin ve tutarlı hale
gelmesi ancak ergenlik döneminin sonunda gerçekleşebilmektedir. Bu nedenle
erken tercih sakıncalıdır. Son yıllarda
‘gecikmiş ergenlik’, ‘uzatılan gençlik’ gibi kavramlar ile işaret edilen bu durum,
kariyere yönelik belirleyici meslek seçimi ve tercihlerin 17-18 yaşlarına kaydırılmasını gerekli kılmaktadır. Ayrıca iş yaşamı artık tek bir alanda ‘uzmanlaşma’yı değil, transfer edilebilir becerileri ve genel
yeterlilikleri talep etmektedir.”
OKURLARA BİR SORU
Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fakülte Kurulu da diğer fakültelerin görüşleriyle büyük paralellik gösteren değerlendirmesinin sonunda şu sonuca varıyor:
“Söz konusu yasa teklifi, bilimsel temellerden uzaktır, çocukların gelişim özelliklerine uygun görünmemektedir, fırsat eşitliğine ve kamu yararına aykırıdır.”
Şimdi yazının başlığındaki soruya siz yanıt verin.
Paylaş