Vatandaş MİT’in talepleri karşısında korumasız kalıyor-MİT YASASI (3)

İSTANBUL Kanarya Sevenler Derneği’nin Aksaray’daki merkezinde sekreter olarak çalışıyorsunuz.

Haberin Devamı

Bir gün kapıdan içeri giren ve kendisinin Milli İstihbarat Teşkilatı’ndan geldiğini söyleyen bir şahıs sizden derneğin bütün kayıtlarını, arşivini talep ediyor.
Kendisine “Savcılıktan aldığınız arama izniniz yoksa kusura bakmayın” deme imkânınız var mı?
TBMM’de 17 Nisan tarihinde kabul edilen 6532 sayılı yasa Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından aynen onaylanırsa, bu MİT görevlisine “Hayır” yanıtı verebilme imkânınız yoktur. Dahası, MİT görevlisi, bu talebi “öncelikli” olarak yerine getirmek yükümlülüğü altında olduğunuzu da hatırlatabilir size.
Muhtemelen belki kapınızı bile çalmadan kurumun teknolojik anlamdaki becerilerinden yararlanarak derneğinizin bilgi işlem merkeziyle “irtibat kurup” bu bilgileri elde etmek yoluna da gidebilir.
* * *
MİT’in yetkilerini genişleten yeni yasanın en problemli yönlerinden biri, Bu kuruma istihbarat toplama imkânları açısından son derece geniş, ucu açık tutulmuş bir yetki rejiminin getirilmiş olmasıdır.
Yasanın bu konudaki hükümleri, neredeyse herkesin teşkilata bilgi vermesini zorunlu hale getirmekte, ülkedeki bütün kuruluşları bu alanda yükümlülük altına sokmaktadır. Bu durumu gösterebilmek için yasa metninin ilgili bölümüne kısaca bakalım. Yasayla MİT’in “yetkileri” yeniden düzenlenirken şöyle bir ifade ekleniyor:
“(MİT) Kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu kapsamındaki kurum ve kuruluşlar ile diğer tüzel kişiler ve tüzel kişiliği bulunmayan kuruluşlardan bilgi, belge, veri ve kayıtları alabilir, bunlara ait arşivlerden, elektronik bilgi işlem merkezlerinden ve iletişim altyapısından yararlanabilir ve bunlarla irtibat kurabilir.
Bu kapsamda talepte bulunulanlar, kendi mevzuatlarındaki hükümleri gerekçe göstermek suretiyle talebin yerine getirilmesinden kaçınamazlar.”
Bir başka maddeyle de “Taleplerin Karşılanması” başlığı altında şu hüküm getiriliyor:
“Bu Kanunda MİT’e verilen görev ve yetkiler çerçevesinde yapılan her türlü talep öncelikli olarak yerine getirilir, bu talepleri yerine getirenlerin hukuki ve cezai sorumluluğu doğmaz. Bu Kanun ile diğer kanunlarda aynı konuyu düzenleyen farklı hükümler bulunması hâlinde bu Kanun hükümleri uygulanır.”
Şimdi bu ifadeleri biraz açalım. Her türlü devlet kuruluşunun yanı sıra “Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları” da bilgi vermekle yükümlü hale geliyor. Bunlar arasında Odalar Birliği ve ona bağlı bütün odaları, Barolar Birliği ve bağlı bütün baroları, Türk Tabipleri Birliği’ni sayabiliriz. Bu statüdeki kuruluşların listesini uzatabilirsiniz.
“Diğer tüzel kişiler” ifadesi ile Türkiye’deki on binlerce dernek, vakıf, sendika ve şirketi bu kategorinin içine sokabilirsiniz. Bankalar zaten kategori olarak zikredilmiş metinde. Daha ilginci, “tüzel kişiliği olmayan kuruluşlar”ın da yasa kapsamına dahil edilmesidir. Dernek ve odaların bir araya geldikleri platformlar (Taksim Dayanışma Platformu gibi...) bu kategoriye örnek gösterilebilir.
Özetle, yalnızca devlet kuruluşları değil bütün sivil toplum kurumları da MİT’in taleplerine hukuken amade hale getirilmektedir bu yasayla.
“Bu kuruluşların elektronik bilgi işlem merkezleri ve iletişim altyapısından yararlanma ve bunlarla irtibat kurma” yetkisi, MİT’e söz konusu tüzel kişiliklere ait bilgilere kendi teknik imkânlarıyla doğrudan nüfuz edebilmesinin önünü açmaktadır.
Vahim olan nokta, teşkilatın bu talebine muhatap olan vatandaşların talebi yerine getirmekle, hatta bunu “öncelikle” yapmak gibi “kaçınamayacakları” bir yükümlülüğün altına sokulmuş olmasıdır.
Ayrıca, bu talebi yerine getirenlerin hukuki ve cezai sorumluluğunun doğmayacağı yolunda bir dokunulmazlık getirilmiş olması hukuk sisteminin mantığı açısından problemli gözüküyor. Başka problemler de var. MİT dışındaki devlet kurumları talep ettiklerinde verilmesi izne bağlı olan bilgiler MİT söz konusu olduğunda izin gerekmeksizin verilebiliyor, iletişim altyapısından yararlanmak gibi...
Burada tanınan esneklik, kişisel verilerin ve iletişim bilgilerinin korunması açısından ciddi mahzurlar taşıyor.
* * *
Görüleceği gibi, devlete son derece geniş, yetkiler bahşeden bir istihbarat düzeni kuruluyor. Getirilen düzenlemeler, gerçek anlamda hukukun üstünlüğüne dayanan bir demokraside kabul edilebilir sınırları fazlasıyla ihlal etmektedir. Bir hukuk devletinde sivil toplum kuruluşları yasayla istihbarat örgütünün muhbiri olmaya mahkûm kılınmaktadır.
Vatandaşın hukuk güvenliğini ortadan kaldıran, sivil toplum kuruluşlarını istihbarat örgütü karşısında savunmasız bırakan bir düzene geçiliyor. Bir dizi temel hak ve özgürlüğü devletin sınırsız istihbarat yetkisine ezdiren bir yasadan söz ediyoruz.
Her vesileyle evrensel hukuka olan taahhüdünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, masasında duran yasa metninin içerdiği bu bariz tehlikelere gözünü kapatamaz.
NOT: Çankaya Köşkü, dün akşam 19.30’da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yasayı onayladığını duyurdu.

Yazarın Tüm Yazıları