Paylaş
Bu konudaki son yazılarımdan biri 20 Nisan tarihinde yayımlanmıştı ve o tarihte Türkiye’nin nüfusa göre vaka yoğunluğunda dünya ikincisi olduğunu anlatıyordu.
Resmi verilere belli aralıklarla bakmak, -özellikle vefat sayılarına ciddi bir çekince payı bırakarak da olsa- salgının seyrindeki ana yönelişleri okuyabilmek bakımından fikir verici oluyor. 1 Mart’ta başlayan normalleşme dönemi sonrasında çıkan yazılarımızı tamamlayan grafiklerde, her seferinde hem vaka hem de ölümlerde yukarı doğru çıkan çizgiler dikkat çekiyordu.
Bugünkü yazımızda yer alan grafiklerde her iki çizginin de ucunun aşağı doğru döndüğünü görüyoruz. Bununla birlikte, mart ayı sonrası döneme bir bütünlük içinde bakmak, özellikle 1 Mart’taki normalleşme kararı ve ardından atılan kritik adımların isabet derecesini anlamamıza da yardımcı olacaktır.
1 MART NORMALLEŞMEYE GEÇİŞ
Bu değerlendirmeyi yaparken öncelikle dikkat çekmemiz gereken bir nokta var. 1 Mart tarihinde kademeli normalleşmeye geçiş Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklandığında, aslında günlük vakalarda bir yükseliş eğilimi zaten baş göstermiş bulunmaktaydı. Grafikten de izleneceği gibi, şubat ayının ilk üç haftasında haftalık toplamda ortalama 52-54 bin bandındaki bir platoya oturmuş görünen günlük vakalar, 22 Şubat’ta başlayan son haftada bariz bir artış eğilimine girmişti. Değindiğimiz haftada vakaların toplamı 63 bine sıçramıştır.
Burada altını çizmemiz gereken husus, 1 Mart’taki normalleşme kararının salgın dalgasının düştüğü değil, yükselişe geçtiği bir sırada alınmış olmasıdır. Zaten sonraki haftalara bakıldığında, normalleşmenin etkisiyle vakaların düzenli bir şekilde arttığını izliyoruz.
Bu tablo, her halükârda 1 Mart kararında acele bir şekilde hareket edilmiş olduğunu bütün çıplaklığıyla gösteriyor. Ayrıca, bugünkü hedefler üzerinden geriye dönük baktığımızda kayda değer bir noktayı daha vurgulamalıyız. Bugün Türkiye’nin hedefi günlük vaka sayılarının “5 binin altına indirilmesi” olarak açıklanıyor. Oysa normalleşmeye günlük 9 binler eşiğinde geçilmiş olduğu hatırlandığında, o tarihte ne kadar yüksek bir riskin alındığı şimdi çok daha iyi anlaşılıyor.
15 MART “GELİŞMELERİ TAKİP ETME” DÖNEMİ
1 Mart’taki kademeli normalleşmeye geçiş sonrasında salgının seyriyle ilgili ilk durum değerlendirmesi 15 Mart tarihindeki kabine toplantısında yapılmıştır. Bu iki hafta zarfında vakalarda belirgin bir artış yönelişinin yerleştiği rakamlara bakılırsa kolaylıkla görülebilir. Örneğin, mart ayının ikinci haftasında vakalar günlük ortalamada 14 bin bandına oturmuştu.
15 Mart tarihinde yapılan açıklamada, “Şehirlerdeki mevcut uygulamayı bir süre daha sürdürme ve gelişmeleri takip etme kararının alındığı” duyurulmuştur. Bu açıklamanın Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yapıldığı 15 Mart gününün akşamı kaydedilen vaka sayısı 15 bin 503 olarak kayda geçti. Sonrasındaki döneme baktığımızda, vakaların büyük bir ivme kazandığını, 22 Mart’ta başlayan haftanın sonuna doğdu ilk kez 30 bin eşiğinin (27 Mart: 30 bin 21) geçildiğini görüyoruz. Bu arada vefat sayılarındaki artışta da tehlike çanları çalmaya başlamıştır.
29 MART SINIRLI KISITLAMA
Bu artış işaretleri, önlem arayışını beraberinde getirmiştir. Atılan ilk adım, 29 Mart tarihinde Erdoğan tarafından açıklanan sınırlı bir kısıtlama kararıdır. Bu paketin en çok göze çarpan adımı, daha önce en tehlikeli durumda bulunan kırmızı kategorideki illerde pazar günüyle sınırlanan sokağa çıkma yasağının kapsamının cumartesi günlerini de kapsayacak şekilde genişletilmesi olmuştur.
Ancak sahada iki-üç hafta sonraki sonuçlara baktığımızda, bu önlemlerin salgını baskılamada anlamlı bir etki yarattığı söylenemez. Bu önlemlerin etkisini göstermesi beklenen hem 5 Nisan hem de 12 Nisan’da başlayan haftalarda vakaların tırmanışı sürmüştür.
13 NİSAN KISMİ KAPANMA
Vakalardaki sert artışın ve aynı zamanda günlük vefat sayılarının da kaygı verici bir şekilde yükselmeye devam etmesi, daha sert önlemleri beraberinde getirmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 13 Nisan Salı günü “Kısmi kapanma” olarak adlandırdığı önlemler paketini açıklamıştır.
Bu pakette alınan başlıca önlemler arasında hafta içi sokağa çıkma sınırlamasının akşamları saat 21.00’den 19.00’a çekilmesi, 8 ve 12’nci sınıflar ile okulöncesi dışındaki bütün eğitim faaliyetlerinde uzaktan eğitime geçilmesi, kamuda dönüşümlü mesai, lokantalarda ramazan boyunca yalnızca paket servis yapılması, ramazanda toplu iftar ve benzeri organizasyonların, ayrıca kapalı alanlardaki etkinliklerin yasaklanması, şehirlerarası seyahatlere getirilen kısıtlamalar sayılabilir. Bu önlemlerin uygulanmasına 14 Nisan akşamı itibarıyla başlanmıştır.
İlginç olan bir nokta, salgının üçüncü dalgasındaki en yüksek vaka sayısının -daha önceden gelen birikimin etkisiyle- bu açıklamadan üç gün sonra görülmüş olmasıdır. 16 Nisan tarihi, 63 bin 82 sayısı ile üçüncü dalganın pik yaptığı gün olarak kayıtlara geçmiştir. Bu arada, önlemlerin uygulamaya konmasından sonra 19 Nisan’da başlayan haftanın sonuna doğru günlük vakalarda 40 binli basamaklara doğru bir düşüş eğilimi gözlenmiştir.
26 NİSAN TAM KAPANMA
Düşüş yönelişine karşılık vakaların yine de 40-50 bin eşiğinde görünmesi, bu arada aşı tedarikindeki yaşanan sıkıntılar karar vericileri önlemleri bir kademe daha sıkılaştırma arayışına itmiştir. Bunun sonucu Erdoğan’ın 26 Nisan’da açıkladığı ve “Tam kapanma” olarak adlandırdığı ikinci önlemler paketi gelmiştir. Bu gruptaki önlemlerin uygulamasına 29 Nisan Perşembe akşamı geçilmiş ve uygulamanın 17 Mayıs’a kadar süreceği bildirilmiştir. İşyerlerinin belirlenen istisnalar dışında kapatılması, anaokulu, 8-12’nci sınıflar dahil bütün kurumlarda uzaktan eğitime geçilmesi bu önlemler arasında ilk akla gelenlerdir. Bu arada, kapanmadan muaf tutulan kurum ve işyerlerinde çalışanların sayısının 16 milyon dolayında olduğu gazete haberlerine yansımıştır.
Yine de 13 Nisan ve 26 Nisan’da iki aşamada duyurulan kapanma önlemlerinin sonucu olarak, Sağlık Bakanlığı’nın paylaştığı vaka sayılarındaki düşüş yönelişinin düzenli bir şekilde sürdüğü gözleniyor. Geçen haftanın günlük vaka ortalaması 22 bin düzeyinde olmuştur. Bir önceki hafta bu rakam 35 bin dolayındaydı.
Bu arada, üçüncü dalgada bir gün içinde en yüksek kayıp 26 Nisan’da başlayan haftada 30 Nisan günü 394 kayıpla yaşanmıştır. Kayıp sayıları ardından bir düşüş eğrisi çizmeye başlamıştır. Kayıp sayılarındaki düşüş bundan önceki dalgalarda görüldüğü üzere kapanma kararlarını genellikle iki-üç hafta geriden izliyor.
YAŞANAN SÜREÇTEN ÇIKARTILACAK SONUÇLAR
Üçüncü dalganın bütün kritik tarihlerine baktığımızda, özellikle 15 Mart ve 29 Mart tarihlerinin salgının seyrinin yukarı doğru bir ivme kazanması yönünde önemli bir sonuç doğurduğunu söylemek mümkündür. Buna karşılık, 29 Mart ve 13 Nisan tarihlerinde alınan kapanma önlemlerinin salgının baskılanması üzerinde kuvvetli bir etki icra ettiği ortadadır.
Son tahlilde gerek vakalar gerek insan kayıplarıyla ortaya çıkan çok yüksek bir bedel söz konusudur. Bu tabloya bakıldığında, en azından salgınla mücadelenin bundan sonraki aşamalarında daha erken bir zamanlamada önleyici bir mukabele stratejisinin izlenmesi, bu tecrübenin ışığında en doğru hareket tarzı olacaktır. Bütün yaşananların ardından özellikle yeniden normalleşmeye geçiş aşamasında adımların çok daha ihtiyatlı ve kontrollü bir şekilde atılması gereği izahtan varestedir.
Paylaş