Paylaş
Bu gelişme Suriye ordusunun Halep’ten güneye Şam’a doğru uzanan M-5 otoyolunun üzerinde bulunan Han Şeyhun kasabasını ele geçirmiş olmasının yarattığı bir durumdur. Bu kasaba Morik’teki TSK gözlem noktasının 10 kilometre kadar kuzeyindedir.
Han Şeyhun bu hafta başına kadar muhalif grupların kontrolünde olduğu için M-5 otoyolu Türk tarafının kullanımına açıktı ve bu çerçevede (9) numaralı gözlem noktası bu stratejik yol üzerinden İdlib’in kuzeyine ve bağlantı yollarıyla Hatay’daki Cilvegözü sınır kapısına kadar tam bir ulaşım serbestisine sahipti.
Aslında geçen hafta rejim güçlerinin Han Şeyhun’u hem batıdan hem doğudan kıskaca alma yönünde ilerlemeye başlaması, (9) numaralı noktanın kuzey bağlantısının tehlikeye girmekte olduğunu da haber veriyordu.
*
Milli Savunma Bakanlığı’nın pazartesi günkü açıklamasına göre (9) numaralı gözlem noktası “ikmal yollarının kesilmesi tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştı”. Bu nedenle, yine aynı açıklamaya göre, bu noktanın “güvenliğini sağlamak, ikmal yollarını açık bulundurmak ve taraflar arasındaki gerginliği azaltmak maksadıyla” pazartesi sabahı buraya kuvvet intikali başlatıldı.
Bu kuvvet intikali gerçekleştirilememiştir. Sabah saatlerinde M-5 üzerinden güneye doğru intikal ederken Han Şeyhun’a yaklaşmak üzere olan Türk askeri konvoyuna düzenlenen bir hava saldırısıyla Türkiye’nin bu hamlesi önlenmiştir.
Türkiye’nin bu askeri konvoyun gelişini önceden Rus tarafına bildirdiği dikkate alınırsa, bu hamleyi Rusya ve Suriye’nin ortak iradesinin durdurduğunu teslim etmemiz gerekir.
*
Dahası, M-5 otoyolunun Han Şeyhun kasabasından geçen bölümü salı gününden sonraki süreçte rejimin kontrolüne girmiştir.
Sahada ortaya çıkan durumu analiz edebilmek için asker ya da strateji uzmanı olmaya gerek yoktur. En yalın anlatımıyla, Türk gözlem noktasının ikmal yolu karadan kesilmiştir.
Kaçınılmaz olarak TV-gazete haberlerini izleyen herkesin zihnini meşgul eden bir soru var. Bu soru, Esad ordusu tarafından dört bir yönden çevrelenen Morik’teki Türk birliğinin akıbetinin ne olacağıdır?
*
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, yaptıkları açıklamalarda (9) numaralı gözlem noktasının kapatılmayacağını, başka bir yere kaydırılmayacağını ve görevine devam edeceğini bildirmiştir. Türkiye, bu aşamada geri adım atmak, ‘İdlib’den çekilmeye başladığı’ görüntüsünü vermek niyetinde değildir.
Buradaki Türk birliği faaliyetine devam edecekse, lojistik desteğin sağlanması havadan helikopterle -ancak sınırlı bir şekilde- mümkün olabilir. Karadan bağlantı sağlanacaksa, TSK unsurları bir şekilde M-5 otoyolunda rejim bölgesinden geçmek zorunda kalacaktır. Bu geçiş nasıl sağlanacaktır? Herkesin elinin tetikte olduğu bir yüksek gerilim ortamının büyük bir itidalle idare edilmesi gerekiyor.
*
Sonuçta Türkiye’nin oradaki askeri varlığını sürdürmesi, sahada ortaya çıkan güçlükler nedeniyle, bir şekilde Suriye ve/ya da Rusya ile belli bir müzakere ve işbirliği anlayışını zorunlu kılacaktır.
Belki de Rusya, başından beri oyun planı olan Türkiye ile Suriye’yi diyaloğa girme, masaya oturtma stratejisini hayata geçirebilmek için eline bir fırsat geçirdiğini düşünüyor olabilir. Rusya’nın bu tutumuna Adana Mutabakatı tartışmasında da tanık olmuştuk.
Ancak Türkiye Suriye ile diyalogsuzluğu tercih ettiği takdirde, bütün süreci yine Rusya üzerinden yürütmek zorunda kalacaktır. Bu durumun Suriye denkleminde Moskova’nın Ankara karşısında elindeki kaldıraçların daha da güçlenmesine yol açması muhtemeldir.
*
Rusya ile Türkiye’nin İdlib’de artan ölçüde karşı karşıya geldikleri bir sürecin işlemeye başladığına dikkat çekmemiz gerekiyor. Rusya lideri Vladimir Putin ve Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, bu hafta Esad rejiminin askeri operasyonlarına kuvvetli destek açıklamalarında bulunmuştur.
Bu arada, Türkiye’nin İdlib’de Han Şeyhun’un 25 kilometre kadar kuzeydoğusunda bulunan Surman’daki (8) numaralı askeri gözlem noktasının yakınlarına dün Suriye savaş uçakları tarafından makineli tüfekle taciz ateşi açılmıştır. Aslında geçen haziran ayından bu yana Türkiye’nin güneydeki gözlem noktaları belli aralıklarla Suriye ordusunun taciz ateşine hedef olmaktadır. Rusya’nın bu saldırılarda Suriye’yi frenlememesi Ankara’da ciddi bir rahatsızlığa yol açıyor.
Adını koymamız gerekirse, Türkiye ile Suriye arasında düşük yoğunlukta bir çatışma durumu yaşanıyor İdlib’de. Tabii Rusya’yı da müttefiki olarak bu çatışmada Suriye’nin safında konumlandırmamız gerekiyor.
Rusya’nın artan ölçüde ağırlığını koymaya başladığı bu gerginliğin Türkiye’nin ABD ile Fırat’ın doğusunda bir güvenli bölge kurulması için anlaştığı bir sırada yükselmekte oluşu, yapılacak bir değerlendirmede kuşkusuz göz ardı edilemeyecek bir faktördür.
Paylaş