Paylaş
AİHM’nin tazminat komisyonları kurulması kapısını açtığı 2002 tarihli ünlü “Kudla-Polonya” kararının mimarlarından birinin 1998-2008 yılları arasında bu mahkemede yargıçlık yapan bugünkü CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen olduğunu biliyor muydunuz?
* * *
Bu kararın altına AİHM yargıcı olarak imza atan Türmen, 10 yıl sonra 31 Ekim 2012 tarihinde TBMM Adalet Komisyonu’nda 6384 sayılı yasa görüşülürken bu kararın gerekçesini şöyle anlattı:
“Bendenizin hâkim olarak katıldığı o davada şöyle düşünüldü: AİHM, bu uzun yargılama süresi davalarıyla boğulmuş durumdaydı. Ve düşünüldü ki, öyle bir şey yapalım ki, AİHM bu davalardan kurtulsun, yükü hafiflesin.”
Türmen’in anlattığına göre, AİHM’nin 2002’de bulduğu yol, uzun yargılama süreleri yapısal ve sistematik bir nitelik arz eden devletlere, bir “iç hukuk mekanizması” kurarak bu şikâyetleri incelemelerini ve gerekirse tazminat yoluyla sorunu çözmelerini tavsiye etmekti.
Strasbourg’daki mahkeme, 2002’de bu kapıyı Polonya için açtıktan sonra İtalya ve Yunanistan da dahil olmak üzere bir dizi ülke iç hukuklarında gerekli düzenlemeleri yaparak tazminat mekanizmasını çalıştırdılar. AİHM, 2009’da aldığı “Ümmühan Kaplan/Türkiye” kararında Türk hükümetinden de bu yönde çalışacak bir komisyon oluşturmasını talep etti.
* * *
Türmen, 2002 yılında Strasbourg’daki AİHM binasında, bu kararı verirken günün birinde Türkiye’de bu konuda hazırlanan bir yasa tasarısı üzerinde Meclis’te milletvekili sıfatıyla konuşma yapacağını herhalde aklının ucundan bile geçirmiyordu.
Gelgelelim, getirilen düzenlemeyi ilke olarak doğru bulmakla birlikte, yasanın içeriğiyle ilgili bir dizi çekincesini de kayda geçirdi CHP milletvekili bu konuşmasında. Bunların başında kuruluş şeklinin bu komisyonun bağımsızlığını, tarafsızlığını gölgelediği eleştirisi yer alıyor.
Komisyon, Adalet Bakanı’nın hâkim ve savcılar arasından atadığı 4 ve Maliye Bakanı’nın da kendi bakanlık personelinden atadığı 1 kişi olmak üzere 5 üyeden oluşuyor. Türmen’e göre, devleti şikâyet ettiğiniz kişilerin de devlet memuru olması Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “adil yargılanma” hakkına ilişkin temel ölçütünü karşılamıyor.
Türmen’in bir diğer eleştirisi, yasa metninde, komisyonunun görev sahasının uzun yargılamaların dışındaki hak ihlalleriyle ilgili dosyalara da bakmasını mümkün kılacak bir esneklik içinde ifade edilmiş olmasıdır.
Yasanın ikinci maddesinde şöyle deniliyor: “Ülkemiz aleyhine verilen ihlal kararlarının yoğunluğu dikkate alınmak suretiyle Adalet Bakanlığı’nca teklif edilecek diğer ihlal alanları bakımından da Bakanlar Kurulu kararıyla bu Kanun hükümleri uygulanabilir”.
* * *
Sorun işte bu maddede çıkıyor. AİHM, Türkiye’den yalnızca uzun yargılamalarla ilgili bir komisyon kurulmasını istemişti. Diğer alanlardaki ihlallerle ilgili böyle bir beklentisi yok. Hükümetin TBMM’den böylesine genel bir yetki almış olması ileride ciddi sakıncalara yol açabilir.
Hükümet, örneğin işkence suçları ya da uzun tutukluluk süreleriyle ilgili AİHM’de birikmiş şikâyet dosyalarını tazminat ödeyerek kapatmak için kendi başına bu komisyonu görevlendirerek işin içinden çıkmaya çalışabilir.
Böyle bir yolun açılması vatandaşların AİHM’de haklarını aramalarının önünü kapatabilir. Bunun yaygın bir yönteme dönüşmesi devletin, “Yap ihlali, öde tazminatı ve kurtul” gibi bir kolaycılığa kapılarak kendine çekidüzen verme yükümlülüğünden kurtulmasına yol açabilir.
AİHM kararlarının önemi, hak ihlallerine yol açan sorunları teşhis edip devletleri mevzuat ve uygulama değişikliğine zorlayarak “düzeltici-iyileştirici” bir işlev görmesidir. Tazminatları ödeyip dosyaları kapatma yolunun yaygınlaşması Türkiye’nin AİHM’nin temsil ettiği evrensel hukuk çizgisinden uzaklaşmasına yol açabilir.
Ayrıca, böyle bir eğilimin belirmesi halinde AİHM’nin buna yeşil ışık yakacağı da şüphelidir.
Yarın dizinin son yazısında tazminat komisyonuna bir göz atalım.
Paylaş