Paylaş
Partinin oyları Türkiye genelinde 1 Kasım seçimine kıyasla artmış gözükürken, projektörlerimizi Doğu ve Güneydoğu’ya doğru çevirdiğimizde, oy grafiğinde dramatik olmamakla birlikte yine de hafife alınmayacak bir düşüş göze çarpıyor.
Nasıl oluyor da HDP ülke genelinde yükselirken en güçlü olduğu coğrafyada geriye gidiyor?
***
Geçen pazar günü yapılan milletvekili seçiminin HDP açısından en önemli sonucu, partinin yüzde 10 barajını rahat bir eşikte geçmesine karşılık, Doğu ve Güneydoğu’da ciddi oy kayıplarına uğramış olmasıdır.
HDP’nin bu iki bölgede aldığı oy oranlarına 7 Haziran 2015 ve 1 Kasım 2015 seçimleriyle karşılaştırmalı bir şekilde bakıldığında, 1 Kasım’da başlayan düşüş trendinin, 24 Haziran’da bir kademe daha ilerlediği söylenebilir.
Kürt nüfusun yoğun olduğu 15 ilin durumunu tek tek incelediğimizde, HDP’nin, ikisi hariç (Şanlıurfa ve Adıyaman) 13 ilde -1 Kasım seçimine kıyasla- gerilediğini vurgulamamız gerekiyor. Oran olarak düşüşü en sert yaşadığı merkez yüzde 15.3 ile Şırnak‘tır. Bu ili yüzde 13.5 ile Hakkari ve 9.1 ile Mardin izliyor. Düşüş, diğer illerde daha düşük oranlardadır; örneğin Van’da 6.2, Batman’da 6.1, Siirt’te yüzde 3.2...
Diyarbakır’daki düşüş de dikkat çekicidir. Bu ilde 7 Haziran’da 640 bin olan HDP oyu, 1 Kasım’da 580 bine düştükten sonra geçen pazar günü bu kez 553 bine gerilemiştir. Düşüş eğrisi yüzde 79.1, yüzde 72.8 ve yüzde 66.9 oranlarını izliyor. Üstelik 1 Kasım’dan 24 Haziran’a kadar geçen sürede Diyarbakır’da kayıtlı seçmen sayısı 73 bin artmıştır.
***
Şimdi paradoksun diğer cephesine bakalım. HDP’nin Türkiye’nin batı coğrafyasında sağladığı artışın Doğu ve Güneydoğu’da yaşanan düşüşü önemli ölçülerde telafi ettiğini belirtmek hata olmaz.
Bu savımızı İstanbul’daki HDP oyları üzerinden somut bir şekilde gösterebiliriz. İstanbul’da 1 Kasım’da 950 bin dolayındaki HDP oyları 24 Haziran’da 1 milyon 195 bine yükselmiştir. Oran olarak yüzde 10.5’ten yüzde 12.7’ye çıkmıştır. Bu, HDP’nin 7 Haziran seçimindeki yüzde 12.4 oranının da üstündedir. Yaklaşık 245 binlik bir artış söz konusudur.
Bu bağlamda, CHP’nin geçen pazar günü İstanbul’da 1 Kasım’a kıyasla uğradığı oy kaybının 280 bin dolayında olduğunu hatırlatabiliriz. Bu kaybın önemli bir bölümü HDP’ye yönelmiştir.
Bunun gibi İzmir’de 1 Kasım’da yüzde 8.6 oranıyla 233 bin olan HDP oyu, 24 Haziran’da yüzde 11.5 puanla yaklaşık 334 bine yükselmiştir. Yaklaşık 3 puanlık bir artış söz konusudur. Keza Ankara’da aynı dönem aralığı için 134 binden 208 bine doğru bir yükseliş söz konusudur ve oran olarak 2 puanlık bir artışa karşılık gelmektedir. Bu gibi örnekler arttırılabilir.
Sonuçta HDP oyları, bu desteklerin de itici gücüyle ülke genelinde 1 Kasım’daki oranın da üstüne çıkıp yüzde 11.7 gelmiştir. HDP’nin 1 Kasım’da 5 milyon 148 bin düzeyindeki oyu, geçen pazar günü 5 milyon 867 bine çıkmıştır. Toplamda 700 binin üstünde bir artış söz konusudur. Ancak bu haliyle de HDP 6 milyon eşiğinin üstüne çıktığı 7 Haziran seçimindeki performansının altındadır.
Üstelik 7 Haziran sonrasında Türkiye’de kayıtlı seçmen sayısı 2.7 milyon gibi önemli bir artış kaydetmiştir.
***
HDP bölgede gerilerken, AK Parti’nin de aynı coğrafyada bazı illerde gerilediğini, bazı illerde artış sağladığını, bazı illerde de yerinde saydığını belirtmeliyiz. Örneğin Diyarbakır oranı 1 Kasım’a kıyasla hemen hemen aynıdır: 21.4, 21.5... AK Parti’nin aslında bölgede 1 Kasım’da elde ettiği kazanımları önemli ölçüde koruduğunu genel bir gözlem olarak söyleyebiliriz.
HDP’nin 1 Kasım’da bölgede uğradığı oy kaybında rol oynayan en önemli etkenlerden biri, PKK’nın 7 Haziran’dan sonra hendek siyaseti üzerinden sokak savaşlarına yönelmesinin bölge halkında yarattığı tepkilerdi. 24 Haziran sonuçlarına bakıldığında, bölge seçmeni açısından PKK’nın hendek siyasetinin bıraktığı izlerin geçmediği anlaşılıyor.
Tabii, başta cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş olmak üzere –yerel yönetimler dâhil- muhtelif kademelerde pek çok yönetici ve temsilcisinin hapiste olmasının, ayrıca seçimin olağanüstü hal koşullarında yapılmasının HDP açısından seçim yarışında bir dizi olumsuzluk yarattığı da bir vakadır.
Her halükârda, HDP yöneticileri, partinin bölgede uğradığı kan kaybı üzerinde gerçekçi bir değerlendirme yapmak durumundadır. Tabii bu kan kaybı, HDP’nin seçimden Türkiye’nin üçüncü büyük partisi olarak çıktığı ve bölgenin birinci partisi olduğu gerçeğini herhangi bir şekilde gölgelemiyor.
Paylaş