Paylaş
Yeni makam odasından içeri adım attığında, aynı karargâhta bulunan “sunucular” (server) üzerinden müstear isimlerle yayın yapan bazı haber siteleri kendisini bir saatli bomba gibi beklemekteydi. Bu sitelerin sayfalarında duran hükümet aleyhtarı yayınlar internet kullanıcılarının erişimine açıktı.
Yaklaşık iki yıl sonra yapılacak bir savcılık soruşturması, Genelkurmay Bilgi Destek Başkanlığı bünyesinde faaliyet gösteren 40’ın üzerinde propaganda ve bilgilendirme amaçlı internet sitesinin bulunduğunu ortaya çıkardı. Bunlar içinde Türk-Yunan sorunları gibi dış politika içerikli olanların yanı sıra doğrudan iç politikaya, örneğin Cumhurbaşkanlığı seçimine dönük haber ve yorumlar bulunduran siteler de vardı. Sitelerden ikisinin içeriği özellikle dikkat çekiciydi: www.irtica.org ve www.turkatak.gen.tr...
HABER GİRİŞLERİ BAŞBUĞ ÖNCESİ DÖNEMLERE AİT
Sonradan Emniyet tarafından hazırlanan ve dava dosyasına konan bir değerlendirme raporu, bu iki sitenin haber sürümleriyle ilgili çarpıcı veriler gün ışığına çıkardı. Örneğin, irtica.org sitesi 2006 yılında bir kez güncellenmiş, buna karşılık cumhurbaşkanlığı seçiminin yapıldığı 2008 yılında 21,
AK Parti’ye kapatma davasının açıldığı 2008 yılında ise 8 kez güncelleme yapılmıştı. 2001 yılında açılan
turkatak.gen.tr ise aynı yıl 8 kez, sonraki yıllarda 2002’de 8, 2003’te 14, 2004’te 18, 2005’te 29, 2006’da 11, 2007’de 14 ve 2008’de sonuncusu 2 Haziran’da olmak üzere 2 kez güncellenmişti.
Orgeneral Başbuğ, Genelkurmay’a geldikten sonra eski Psikolojik Harekât Başkanlığı’nın işlevini üstlenen Bilgi Destek Başkanlığı’nı küçülterek yeniden yapılandırmayı tasarlıyordu. Bu birimdeki dört taburdan ikisinin lağvedilmesi, göreve geldikten sonra verdiği ilk emirlerden biriydi. Ancak söz konusu propaganda sitelerinin kaldırılması yönünde somut bir adım atmadı Başbuğ. Genelkurmay Başkanı olmasından sonraki dönemde bu sitelerde hiçbir yeni haber-yazı girişi olmadı.
Söz konusu haber siteleri sonunda kapatıldı ama “Kapatın” talimatının verilmesi tam beş ay sonra Taraf gazetesinin 2 Şubat 2009 tarihinde bu sitelerin Genelkurmay’dan yönetildiğine ilişkin bir haberi birinci sayfasından duyurmasından sonra oldu. Genelkurmay, o gün bu sitelerin fişini çekti.
GÖZLEM 1: Başbuğ’un göreve geldikten sonra bilgi destek birimini küçültme yönünde adımlar attığı, devraldığı söz konusu internet sitelerini aktifleştirmediği ve ancak bir gazete haberi üzerine yayın hayatlarına son verdiğini söylemek mümkün.
ESKİ SİTELER KAPATILIYOR AMA 4 YENİ SİTE KURULUYOR
Bu sitelerin fişi çekilince, Genelkurmay karargâhında propaganda ve tanıtım ihitiyacına karşılık vermek üzere 4 yeni sitenin kurulması düşüncesi belirmiştir. Yeni düzenlemenin 2007 yılında çıkarılan 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun”la da uygun olması öngörülmektedir. Başbuğ, sonradan verdiği savcılık ifadesinde, kapatılan internet sitelerinin bu yasayla “uyumlu olmadığını” kabul etmiştir.
Yeni dört site “1) Terör örgütleri,
2) Laiklik karşıtı eylemler, 3) Kurumsal tanıtım ve 4) İç ve dış kamuoyunu bilgilendirme (Türk-Yunan)” şeklinde belirlenmiştir.
Genelkurmay karargâhında 2009 ilkbaharında bu amaçla bir hazırlık çalışması başlatılır. Bu çalışma çerçevesinde dört yeni sitenin kuruluşuna ilişkin esasları belirlemek üzere bir andıç belgesi hazırlanır. Belgenin hazırlanması görevini Bilgi Destek Başkanlığı üstlenir. Bu birimin şube müdürlerinden biri, sonradan “İrtica ile Mücadele Planı” belgesi tartışmalarıyla birlikte önce
“Islak İmza” davası ve ardından Ergenekon davasının sanıkları arasına girecek olan Kurmay Albay Dursun Çiçek’tir.
‘SN. K’ HANGİ KOMUTAN OLABİLİR?
Çiçek’in hazırlanmasında belirleyici rol oynadığı anlaşılan internet andıcında, hepsi de Genelkurmay karargâhında görev yapan ve albaydan orgenerale doğru hiyerarşik bir sıralama içinde sıralanan toplam 12 subayın ismi ve karşısında parafları yer alıyor. En üstte dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Hasan Iğsız’ın 1 Nisan 2009 tarihli parafı var. Iğsız’ın parafının hemen yanında elyazısıyla “Sn. K’a arz” diye bir not düşülmüş.
Bu andıç metninde Orgeneral Başbuğ’un imzası var mı? Yok... Ancak bütün tartışma, “Sn. K”nin Orgeneral Başbuğ mu olduğu sorusu etrafında düğümleniyor.
Orgeneral Başbuğ, 5 Ocak 2012 tarihli savcılık ifadesinde ve daha sonra hâkim karşısında bu belgenin önüne gelmediğini söyledi. Buna karşılık iddianameye göre, savcılık ifadeleri aşamasında birden çok sanık, -örneğin Tümgeneral Hıfzı Çubuklu- andıcın Orgeneral Başbuğ’un dikkatine getirildiğini söyledi. Ancak mahkeme aşamasında bu sanıkların çoğu söz konusu ifadelerin yanlış anlaşıldığını belirtti.
Peki söz konusu andıcın hazırlanması kimin talimatı sonucu şekillendi? Burada çelişik ifadeler var. Örneğin dönemin Genelkurmay Harekât Başkanı Korgeneral Mehmet Eröz, “Çalışma emrini Genelkurmay Başkanı’ndan aldıklarını” söyledi. Sanık Yüzbaşı Murat Uslukılıç ise “Emrin İkinci Başkan Hasan Iğsız’dan alındığını” belirtti.
Peki kurulması tasarlanan bu yeni dört site yayına girdi mi? Hayır... Çünkü Taraf gazetesi 12 Haziran 2009 tarihinde verdiği bir haberde Albay Dursun Çiçek’in “İrtica ile Mücadele Planı” adlı bir belge hazırladığını ileri sürünce ortalık karışmıştır. Bu belgenin söz konusu andıçla içerik olarak bir ilgisi yoktur. Ancak yine de bu haber bütün dikkatlerin Genelkurmay Bilgi Destek birimine çevrilmesine yol açacak, iddianameye göre bu birimdeki bütün arşivler imha edilecek, bu arada andıcın öngördüğü dört yeni sitenin yayın hayatına girmesi projesinden de vazgeçilecektir.
GÖZLEM 2: Dört yeni haber sitesi kurulması amacıyla bir karargâh çalışması yapıldığı iddia makamı tarafından kesinlik içinde ortaya konmuştur. Ancak bu siteler hiçbir zaman yayın hayatına girmemiştir. Orgeneral Başbuğ, bu andıcı görmediğini söylese de metnin üzerindeki parafların bir bölümü karargâhtaki en yakın mesai arkadaşlarına aittir. Bu durum, metni görsün görmesin, kendisine sorumluluk yüklüyor.
SAVCI: BU ANDIÇ DARBE TEŞEBBÜSÜDÜR
Şimdi en kritik sorulardan birine geçebiliriz. Böyle bir andıcın hazırlanmış olması suç mudur? Haber sitelerinin yayına bile girmediği dikkate alınırsa, bu yönde bir çalışmaya ne gibi bir suç kastı atfedilebilir?
Savcı Cihan Kansız, 2 Şubat 2012 tarihli iddianamesinde bu andıç çalışmasını doğrudan hükümeti devirmeye yönelik bir faaliyet olarak değerlendirmiştir. Kansız, bu belgeyi “hükümete karşı bir kara propaganda faaliyeti” olarak nitelendirmiş, “kapatılmış olan internet sitelerinde gözetilen hedeflerin süreklilik içinde bu andıç üzerinden devam ettirildiğini” iddia etmiştir.
Savcıya göre, işin bu kısmı Türk Ceza Kanunu’nun 312/1 maddesinde düzenlenen “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme” suçunun kapsamına girmektedir. Cezası, ağırlaştırılmış müebbet hapistir.
BİR DE TERÖR ÖRGÜTÜ YÖNETİCİLİĞİ SUÇLAMASI VAR
Başbuğ’a yöneltilen bir suçlama daha var. Savcı, komutanın aynı zamanda Ergenekon terör örgütünün yöneticisi olduğu iddiasını da ileri sürüyor. Kansız’a göre, andıç çalışması “gayrihukuki faaliyetlere hukuk
zırhı oluşturmak üzere hiyerarşik bir düzen içinde örgütlü olarak gerçekleştirilmiştir”.
Peki savcı neye dayanarak terör örgütü yöneticiliğiyle (TCK 314/1) de suçluyor Orgeneral Başbuğ’u? Burada İrtica ile Mücadele Planı’nı hazırlayan Dursun Çiçek yine kilit isim olarak karşımıza çıkıyor.
Savcı bu tezi, internet andıcı belgesini ve Orgeneral Başbuğ’u, Dursun Çiçek’in hazırladığı ileri sürülen “İrtica ile Mücadele Planı” ile ilişkilendirerek ortaya atıyor. Zaten bu iki dava sonradan birleştirilmiş, ardından birlikte Ergenekon ana davasına dahil edilmiştir.
Savcının bu iddiasını desteklemek üzere dayandığı delillerden bir diğeri 9 Aralık 2010 tarihinde Gölcük Donanma Komutanlığı’ndaki aramada ele geçirilen “Proje” isimli bir dijital veridir. Bu verinin “İrtica ile Mücadele Belgesi”nin taslağının Genelkurmay’da Orgeneral Başbuğ’a sunulduğunu kanıtı olduğu ileri sürülüyor. Buna karşılık bu belgeyi bilgisayarda son kez kaydettiği öne sürülen Genelkurmay yetkilisi Tuğamiral Alaattin Sevim, öne sürülen tarih ve saatte Genelkurmay’da değil, bir tatbikatta olduğunu Genelkurmay’ın yazısı ve tanık ifadeleriyle ortaya koymuştur.
Savcı ise bu dijital veriden hareketle şöyle diyor: “İrticayla mücadele eylem planının taslak halde şüpheliye (Başbuğ) sunulduktan sonra şüphelinin bilgisi dahilinde ve sanık Hasan Iğsız’ın kontrolünde Dursun Çiçek tarafından hazırlandığı anlaşılmıştır...”
Savcılık, ayrıca “İrtica ile Mücadele Eylem Planı deşifre olduğunda”, Orgeneral Iğsız’ın emir almak için o sırada yurtdışında olan Orgeneral Başbuğ’u arayıp, ona Ankara’da vekâlet etmekte olan Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Işık Koşaner’i aramamasını da dikkat çekici bulmuştur. Şöyle deniliyor iddianamede:
“Orgeneral Iğsız’ın resmi hiyerarşi dışında hareket etmesi, askeri hiyerarşi dışında örgütsel hiyerarşinin bir göstergesidir.”
VE HÜKÜM
GÖZLEM 3: İnternet andıcı konusundaki somut deliller, terör örgütü suçlaması söz konusu olduğunda yerini tartışmalı delillere bırakıyor.
Sonuçta mahkeme heyeti, savcılık makamının her iki suçlamasını da geçerli görerek Orgeneral Başbuğ’u hem darbe girişimi, hem de terör örgütü yöneticiliğinden müebbet hapis cezasına çarptırmıştır.
Paylaş