YILDIRIM operasyon, 28 Eylül 2000 tarihinde nefes kesen bir tempoda gerçekleşti.
Murat Demirel, İstanbul'daki Swissotel'in bir odasında toplantı halindeydi. Kapı çalındı. İçeri hamle yapan polisler, kendisini kargatulumba Emniyet Müdürlüğü'ne götürdüler.
Demirel, beraberinde şimdiki eşi Ayşenur Esenler de olduğu halde aynı gün helikopterle Ankara'ya getirildi ve gözaltına alındı.
Türk halkı rahatlamıştı. Temiz toplum mücadelesi sonunda başlamıştı. Hortumcular artık adalet önünde bedel ödeyeceklerdi.
İlginçtir ki, bu operasyondan 5 gün sonra (2 Ekim) İstanbul DGM, Ankara DGM'ye gönderdiği bir faksla, Murat Demirel hakkındaki kovuşturmayı zaten kendisinin yürütmekte olduğunu duyurmuştu.
Ankara DGM, İstanbul DGM'nin itirazına itibar etmeyerek 6 Ekim 2000 tarihinde Murat Demirel'i tutukladı.
KAPLUMBAĞA HIZIYLA GİDEN DAVA
Aynı mahkeme, iki ay sonra (14 Aralık) görevsizlik kararı verdi.
Ankara DGM, görevsizlik kararını ‘‘Egebank'ın merkezinin İstanbul'da olmasına’’ dayandırdı. İstanbul DGM haklı çıkmıştı.
Demirel'in avukatı Abdurahman Güler'in davanın seyriyle ilgili olarak gönderdiği bilgi notu, sonrasında şu kronolojiyi karşımıza çıkartıyor:
İddianame 23 Şubat 2001 tarihinde İstanbul DGM tarafından 4422 sayılı Organize Suç Yasası çerçevesinde hazırlanıyor.
Murat Demirel, 5 Mayıs 2001 tarihinde de Ankara Ulucanlar Cezaevi'nden İstanbul Kartal Cezaevi'ne naklediliyor.
Demirel'in ilk duruşması 31 Mayıs 2001 tarihinde, yani tutuklanmasından tam 8 ay sonra yapılıyor.
İkinci duruşma 7 Eylül 2001 tarihinde gerçekleşiyor.
Üçüncü duruşma 9 Kasım 2001, dördüncü duruşma 18 Ocak 2002 tarihinde ve nihayet beşinci duruşma 1 Mart 2002 tarihinde yapılıyor.
PİNGPONG TOPU GİBİ BİR ORAYA, BİR BURAYA
İstanbul 1 No'lu DGM, beşinci duruşmada görevsizlik kararı veriyor.
Mahkeme, yeni DGM yasası çerçevesinde 4422 sayılı yasada tanımlanan suç vasfının var olmadığına kanaat getirerek, dosyaya Ağır Ceza Mahkemesi'nin bakması gerektiğine karar veriyor.
İstanbul DGM, 13 Mart 2002 tarihinde Murat Demirel dosyasını İstanbul Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderiyor. Dağıtımda dosya İstanbul Birinci Ağır Ceza Mahkemesi'ne düşüyor.
Ancak, Ağır Ceza Mahkemesi de 29 Mart 2002'de görevsizlik veriyor.
Ağır Ceza, dosyanın hálá 4422 sayılı Organize Suç Yasası kapsamında kaldığını, DGM yasası değişikliğinden etkilenmemesi gerektiğini savunuyor.
Ve dosyayı, yargılayacak bir merci tayin edilmesi talebiyle Yargıtay Beşinci Ceza Dairesi'ne gönderiyor.
BU ÖYKÜYÜ AZİZ NESİN Mİ YAZMIŞTI?
Gelinen noktada, tutuklanmasından bu yana 560 gün geçmiş olmasına karşılık Murat Demirel'in doğal hákimi bulunmuyor.
Kendisini kimin yargılayacağı konusunda Yargıtay'ın kararı bekleniyor. Davanın bu seyri, galiba daha çok bir Aziz Nesin öyküsünü andırıyor.
Öykünün adını ‘‘Murat ne yargılanır, ne yargılanamaz’’ koyabilirsiniz.
Ancak final için bundan sonraki bölümleri beklemeniz gerekiyor.
Öykü bir mizah eseri mi, yoksa dram mı, okurlarımız karar versin...