Koronavirüsle geçen bir ay | Olumlu-olumsuz yönelişler bir arada

Koronavirüsten kaynaklanan ilk ölüm vakasının kayda geçtiği 17 Mart’tan bu yana dört hafta geçtiğine göre kayıpların başlamasından sonraki yaklaşık ilk bir ayın dökümünü yapabilecek durumdayız.

Haberin Devamı

Bu dört hafta içindeki verilere baktığımızda, kaygılandırıcı yönelişlerle cesaretlendirici gelişmelerin atbaşı gittiği karışık bir fotoğraf var karşımızda.

Bu fotoğrafın artıları ve eksilerini birlikte değerlendirmeye çalışalım.

TEST SAYISI ARTIYOR VAKA SAYISI DA...

 Önce test sayısıyla başlayalım. Son üç hafta içinde test sayısında kayda değer bir artış sağlandığını hemen belirtmeliyiz. Test sayısını 23-29 Mart haftasında günlük 10 bine yaklaşan bir düzeyde kapatan Türkiye, 30 Mart-5 Nisan haftasında günlük 20 bin eşiğini geçmiş ve geçen hafta sonunda günde 35 bin düzeyine gelmiştir. Geçen pazar akşamı açıklanan günlük rakam 35 bin 170’ti. Test yapılan insan sayısı da 376 bin 100’e ulaşmıştı. (Bu sayı dün 410 bin’i geçti.)

Test kapasitesinin güçlenmesi, virüs bulaşan kişilerin saptanıp tecrit edilerek tedaviye alınmasını mümkün kılıyor. Dolayısıyla, salgının yayılmasını önlemedeki en etkili araçlardan biri. Bununla birlikte dikkat çekici olan durum, test artışıyla vaka sayısındaki artışın şimdilik büyük ölçüde birbirine paralel bir şekilde gitmesidir. Genellikle her 100 testten 15’inin pozitif çıkması gibi bir kalıp yerleşiyor.

Haberin Devamı

Bu durum zaten kendisini artan vaka sayısında gösteriyor. 30 Mart-5 Nisan haftasını 27 bin 69 vaka toplamıyla kapatan Türkiye 6-12 Nisan haftasının sonunda (önceki gün) 56 bin 956 rakamına gelmiştir. Vaka toplamı bir hafta zarfında iki katına çıkmıştır. Buradaki iyi haber, vaka sayısı daha önce üç ya da dört gün içinde ikiye katlarken, bu kez ikiye katlanmanın bir hafta gibi zamana yayılmasıdır.

İnsan kayıplarına baktığımızda da şunu görüyoruz: 30 Mart-5 Nisan haftasının 574 toplamının ardından, 6-12 Nisan haftası sonunda bu rakam 1.198’e gelmiştir. İki kat bir artış söz konusu. Yeni tanı sayısındaki artışa benzer bir kalıp var. Önceki haftalarda artış hızının daha yüksek olduğunu hatırlamalıyız. 30 Mart-5 Nisan haftasında kayıp sayısı genellikle üç-dört gün içinde ikiye katlanmaktaydı. Dolayısıyla, artış hızında kısmi bir yavaşlamadan söz edebiliriz. Geçen haftanın ikinci yarısında insan kayıpları günlük 90’lı basamaklarda seyretmiştir.

Haberin Devamı

İTALYA VE İSPANYA İLE KIYASLANDIĞINDA

 Bu çerçevede şu noktanın altını çizmeliyiz: İlk ölümün raporlanmasından sonraki üçüncü ve dördüncü haftalardaki artış oranlarına bakıldığında, gerek tanı gerek kayıplarda başlangıç dönemindeki sert yükselişin göreceli olarak hız kestiğini gözlüyoruz. Örneğin, İtalya ve İspanya’nın benzer dönemleriyle kıyaslandığında artış oranının bu ülkeleri geriden izlediğini söyleyebiliriz.

Sağlık Bakanlığı’nın resmi verilerine göre, toplam vakalar içinde ölüm oranı bir süredir yüzde 2.1 gibi bir oranda seyrediyor. ABD’deki saygın eğitim kurumu Johns Hopkins Üniversitesi’nin derlediği küresel veri tabanına göre, dün itibarıyla izlemedeki toplam vakalar içindeki ölüm oranında İtalya 12.7, Birleşik Krallık 12.5, Fransa 10.8 ve İspanya 10.3 görünüyordu. Johns Hopkins de Türkiye için bakanlığın rakamı olan 2.1’i esas alıyor.

Haberin Devamı

YOĞUN BAKIMDA YÜKSEK BİR ARTIŞ YOK

Sevindirici nokta, yeni tanı ve kayıp sayılarının artmasına karşılık yoğun bakımda olan ya da ‘entübe edilen’ hastalara ilişkin rakamların en azından şimdilik yüksek bir artış çizgisi göstermemesi, ayrıca iyileşen hasta sayısının da anlamlı bir şekilde artmasıdır.

30 Mart-5 Nisan haftası 27 bin 69 vaka üzerinden 1.042 ‘iyileşen’ hasta ile kapanmıştır. Oran 3.84’tür. Geride bıraktığımız hafta ise vaka sayısının 56 bin 956’ya, ‘iyileşen’lerin sayısının ise 3 bin 446’ya çıkmasıyla oran da yüzde 6.0’ya yükselmiştir. Burada yukarı doğru yol alan bir eğri yerleşiyor.

Bu örüntüyü destekleyen bir gelişme, 30 Mart-5 Nisan haftası sonunda yoğun bakımda olan hasta sayısı 1.381 iken, geçen hafta bu sayının 1.665 olmasıdır. Bir hafta boyunca artış 284 hastayla sınırlı kalmıştır. Oysa bir önceki hafta yoğun bakıma alınan hasta sayısı iki kat artmıştı (725’ten 1.381’e).

Haberin Devamı

Entübe edilen hasta sayısına baktığımızda, 30 Mart-5 Nisan haftasında bütün Türkiye toplamında 935 olan rakam hafta sonunda 978’e yükselmiştir. Vurgulanması gereken nokta, bu rakamın hafta içinde cuma günü 1.062’ye çıktıktan sonra pazar günü 978’e düşmesidir. Bu göstergedeki düşüşe bakarken entübe olan hastaların bir bölümünün hayatını kaybettiğini, bir bölümünün de iyileştiğini tahmin edebiliriz.

İLK AŞAMA TEDAVİDE CESARETLENDİRİCİ DURUM

Aslında gerek yoğun bakım gerek entübe edilen hasta sayılarının -en azından geldiğimiz bugünkü noktada- endişe edildiği kadar yükselmemesi Türkiye’deki sağlık personelinin koronavirüse karşı verdiği mücadelede ‘ilk aşama tedavi’de cesaretlendirici sonuçların alınmaya başladığına işaret ediyor. Eğer bu yöneliş aynen korunup kalıcı hale getirilebilirse, Türkiye’nin karşılaştığı bu felaketi İtalya, İspanya gibi ülkelerle kıyaslandığında daha düşük bir yoğunlukta atlatması muhtemeldir.

Haberin Devamı

Ancak şu potansiyel tehlikeyi de göz ardı etmemek gerekir. Bugün itibarıyla hastanelerin yoğun bakım ve entübasyon bölümlerinde bir kriz yaşanmamasına karşılık, testlerin yaygınlaşmasıyla birlikte vaka sayıları kısa bir zamanda çok daha yüksek rakamlara çıkacaktır. Türkiye, çok yakında koronavirüsü vakalarında 90 bin, 100 bin eşiğini geçmeye adaydır. Vaka sayısı belirgin bir şekilde yükselirken, hastanelerdeki kapasitenin aynen korunup korunamayacağı önümüzdeki haftaların en önemli sınaması olacaktır.

Tabii, bu değerlendirmeyi yaparken, geçen cuma gecesi tanık olduğumuz yönetim kargaşasının yol açtığı durumların bugüne dek elde edilen kazanımların heba edilmesi ya da sekteye uğraması gibi bir sonuç doğurup doğurmayacağını henüz bilmiyoruz.

Yazarın Tüm Yazıları