Paylaş
Mehmet Ali İrtemçelik, geçen hafta Devlet Bakanlığı'ndan istifa ederek Türk siyasetinde pek sık rastlanmayan türde bir ilkelilik tavrı sergiledi.
Başbakan Bülent Ecevit'in Anayasa değişikliği oylaması sırasında milletvekillerine baskı yapılması yönündeki çağrısı üzerine kendisini ağır bir dille eleştirdikten sonra kabinede hiçbir şey olmamış gibi kalması, İrtemçelik çapındaki bir insandan beklenemezdi.
İrtemçelik'in davranışının, bu haliyle, Türk siyasetinde yerleşmesinin arzuladığımız ölçüler açısından değerli bir katkı yarattığı yadsınamaz.
İrtemçelik'in Ecevit'e dönük en ağır sözü ‘‘kabile demokrasisi’’ ifadesiydi.
Gerçekten de, Ecevit'in malum çıkışıyla demokrasi açısından kabul edilebilir ölçülerin ötesine geçtiği bir olgudur. İrtemçelik de cesur bir davranışla buradaki yanlışı eleştirmiştir.
Karşımızda, Dışişleri'nde görev yaptığı dönemde üstün mesleki hasletleri ve ilkelerine bağlılılığı ile temayüz etmiş seçkin bir diplomat var.
İrtemçelik'in yeni başladığı siyaset kariyerinin, özellikle Türkiye'deki uygulamasıyla, insanların ilkelerini koruyabilmeleri açısından tehlikeli bir ortamda icra edildiğini belirtmeye sanırız gerek yoktur.
İlkelilikten söz ederken, kendisinin kontenjandan liste başı yapıldığı ANAP İstanbul birinci bölge listesinde demokrasi açısından düşündürücü bazı uygulamaları hatırlatmaktan kendimizi alıkoyamıyoruz.
Hatırlanacaktır, ANAP'ın İstanbul genelinde yaptığı önseçimde Mahmut Ekşi 655 oy alarak üçüncü, Sibel Çarmıklı ise 635 oyla dördüncü gelmişti.
Ancak ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın onayından çıkan nihai aday listesinde, İstanbul üçüncüsü Ekşi birinci bölgede yedinci, yarışın dördüncüsü Çarmıklı da aynı bölgede altıncı sıraya konulmuştu.
Toplam 1578 delegenin oy kullandığı önseçimde ancak 87 oy alabilen Güneş Taner ise nihai listede birinci bölgede beşinci sıraya, yani hem Ekşi, hem de Çarmıklı'nın üstüne yerleştirilmişti.
Demokratik bir seçimden muzaffer çıkan Ekşi ve Çarmıklı, listede geriye itildikleri için seçimi kaybettiler ve milletvekili olamadılar. Önseçimde yenilgiye uğrayan Taner ise beşinci sıradan milletvekili seçilip TBMM'ye geldi.
İstanbul'daki önseçim sonuçlarının ‘‘yok farz edildiği’’ başka örnekler de verilebilir.
Bu örnekler, bizi, ANAP'ta demokratik bir yarışın sonuçlarına saygı gösterilmediği ve daha çok liderin tasarruflarının belirleyici olduğu sonucuna götürüyor.
İrtemçelik'in Ecevit'i ‘‘kabile demokrasisi’’ anlayışıyla davranmakla suçladığı ünlü açıklamasında şu ifade de yer almaktaydı:
‘‘Demokrasi, ... işinize gelmeyen oylama sonuçlarını yok farz edebileceğiniz, siyasete mülkünüz, milletvekillerine de kapıkulu gözüyle bakabileceğiniz... rejimin adı değildir.’’
Sayın İrtemçelik'e bütün kalbimizle, aynen katılıyoruz.
Ancak, İrtemçelik'in ‘‘kabile demokrasisi’’ eleştirisini kullanırken sergilediği çizgide tutarlı kalabilmesi için kendisine önemli bir görev düştüğünü de belirtmeliyiz:
Kendi mahallesindeki benzer anlayışlar konusunda da aynı cesur tutumu sergilemek...
Paylaş