COVID-19 ile mücadelede kısırdöngü nasıl kırılabilir?

Dünkü yazımız Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın haziran ayı başında “Kara görüldü” demesine rağmen, yaptığı benzetmedeki “dalgalar” nedeniyle geminin karaya bir türlü yanaşamadığını, daha doğrusu Türkiye’nin COVID-19 ile mücadelede arzulanan sonuca bir türlü ulaşamadığını anlatıyordu.

Haberin Devamı

Geminin limana güvenli bir şekilde yanaşıp demir atması bir tarafa, vaka sayılarında ortaya çıkan artışla mayıs ayı rakamlarına dönülmüş, ayrıca yoğun bakımda tutulan ya da entübe edilen hastaların sayıları da düzenli bir şekilde yükselmeye başlamıştır.

Kabul edelim ki, koronavirüsle mücadelede sıkıntılı bir evreye girmiş durumdayız. Salgının yayılma ivmesini nisan ayının ortasından itibaren baskılayıp aşağı doğru çekebilen Türkiye, haziran ayında bu mücadelede kazandığı zeminin bir kısmını kaybederek COVID-19 ile yürüttüğü bilek güreşinde bir kilitlenmeye girmiştir.

Bu mücadelede iki yönelişi aynı anda devinim içinde görüyoruz. Bir yanda, her gün atılan yeni adımlarının işaret ettiği bir normalleşme doğrultusu var. Örneğin, geçen mart ayında kapatılmış olan sinema ve tiyatrolar, düğün salonları, internet kafeler gibi alanlar sıkı kurallarla bugün itibarıyla yeniden faaliyete geçiyor.

Haberin Devamı

Diğer doğrultuya baktığımızda, Sağlık Bakanı’nın akşamları açıkladığı rakamlarda her gün ortalama 1.400 vatandaşımız yeni COVID-19 hastası olarak ülkenin sağlık sisteminde kayda giriyor.

PROF. CEYHAN MAYIS AYINDA UYARMIŞTI

İşlerin bu noktaya gelebileceğine ilişkin ilk uyarıda bulunanlardan biri, koronavirüs konusunda verdiği mesajları Türk kamuoyunun ilk günden itibaren dikkatle izlediği Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Mehmet Ceyhan’dı.

Daha geçen mayıs ayı başında AVM’lerin açılması kararı duyurulduğunda bunun riskli bir adım olduğu yolunda kuvvetli uyarılarda bulunmuştu Prof. Ceyhan. Mücadelede gevşeme gösteren ülkelerde virüsün yeniden yükselişe geçtiğini örneklerle hatırlatıyor, “Biz gevşemeyelim...” diyerek tehlike çanları çalıyordu.

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı olan Prof. Ceyhan’a göre, yeni dönemde yürütülecek mücadelede “birinci devrede alınan önlemlerden çok daha fazlası gerekiyordu”. Prof. Ceyhan, “Bu tedbirleri aldığımızda insanlar evlerde izoleydi. Şimdi daha fazla insan dışarı çıkacağı için kontrol etmemiz gerekiyor. Bugüne kadar uygulanan tedbirlerden katbekat fazlasını yapmalıyız” diye uyarıyordu.

Haberin Devamı

Özellikle AVM’lerin açılması kararı sonrasında Sağlık Bakanlığı bünyesindeki Bilim Danışma Kurulu’nun pek çok üyesinden, bilim dünyasından gelen mesajlar da büyük ölçüde aynı doğrultudaydı.

Bütün bu uyarılara rağmen normalleşme sürecine süratli bir geçiş yapılmasının doğurduğu sonuç, bugünkü kilitlenmenin ortaya çıkmış olmasıdır.

NORMALLEŞMENİN ETKİSİ ÖNGÖRÜLEMEDİ

Prof. Ceyhan, kendisiyle sohbetimizde bugünkü kilitlenme tablosunu -normalleşme dahil- bir dizi faktörle açıkladı. Tanı konmayan, belirti göstermeyen hastaların bulaştırmaya devam etmesi ve bu insanları tespit etmek için genel bir tarama yapılmaması bu faktörlerden biridir.

Hem Türkiye hem yurtdışında birçok bilim adamı tarafından yazla birlikte virüsün sıcaktan etkileneceği değerlendirmesinin yapılması bir başka etmendir. Prof. Ceyhan, “Salgın yazdan etkilenecek diye hesaplandı, biraz ona güvenerek çok hızlı bir normalleşme modeli uygulandı. Bunu uygulayan her ülke bir yerde takıldı” diye konuşuyor.

Haberin Devamı

Prof. Ceyhan, bir diğer önemli faktörü doğrudan “normalleşme adımlarının etkisi”nde görüyor: “Normalleşmenin etkisi öngörülemedi. Normalleşme gerçekten beklenilenin çok üzerinde olumsuz etki yaptı. Bizim normalleşme adımlarımızla birlikte vakaları indirememeye başladık”.

Peki böyle devam ederse? Prof. Ceyhan’ın yanıtı: “Bu şekilde bu ölümler ve vaka sayısıyla devam edersek, kısa bir sürede vakaları aşağı indirmemiz mümkün değil. Bu virüs yükü ile bu kadar vaka yükü ile uzun süre gidemeyiz. En kısa sürede mutlaka ekstra tedbirler almamız lazım. Çünkü görülen o ki, ek tedbirler olmadan mümkün değil. Bu kadar tedbirle bu kadar gidiyor bu iş...

YENİ ÖNLEMLER NE OLABİLİR?

Haberin Devamı

Prof. Ceyhan, bu noktada ısrarla bir dizi yeni önlem alınmasını öneriyor. Bunlar, ilk dönemdeki sert önlemlere dönülmeden, yani yeniden karantina uygulamalarına gitmeden, üretimi aksatmadan, işyerlerini kapatmadan gerçekleştirilebilecek daha önce denenmemiş türde önlemler...

Mesai saatlerinin kademeli bir şekilde düzenlenerek toplu taşımadaki yoğunluğun aşağı çekilmesi, insanların toplandıkları ortamlara sayı sınırlaması getirilmesi, virüs yükünün fazla olduğu illerden diğer illere gidişlerde test zorunluğunun getirilmesi, taşıyıcı olma potansiyeli bulunan kişilere (sağlık personeli, kabin memurları, garsonlar gibi) testlerin sıklaştırılması Prof. Ceyhan’ın önerileri arasında.

Haberin Devamı

Ayrıca, 65 yaş üstündeki vatandaşları koruyacak özel önlemler de tasarlanmasını istiyor, alacakları hizmetler için bankalar ve belli işyerlerinin haftanın bir günü bu yaş kümesindeki insanlara ayrılması, kendilerini güvende hissedecekleri yürüyüş ve dinlenme alanlarının tespit edilmesi gibi...

“BU KİLİTLENMEYİ UZUN SÜRE TAŞIYAMAYIZ”

Bu önerilerin bir bölümünün -bazı şehirlerden dışarı seyahatler öncesinde test zorunluğu gibi- hayata geçirilmesinin kolay olmayacağı aşikâr. Her halükârda bu gibi önlemler çok detaylı bir planlamayı ve uygulama takibini gerektirecektir.

Virüsün aşısının ya da mutlak sonuç getirecek bir ilacın bulunmasının daha uzun bir zaman alacağını, COVID-19’un ölümcül etkisini kaybetmek gibi bir mutasyona da uğramadığını dikkate aldığımızda, virüsten korunabilmek için etkili önlemler almak dışında geçerli bir strateji seçeneği kalmıyor.

Hiçbir yeni adım atılmadığı ve mevcut önlemler dizisiyle yola devam edildiği takdirde girilen kısırdöngüden çıkılması da güç görünüyor. Prof. Ceyhan, “Bunu yapmak zorundayız. Aksi takdirde bu rakamlar kendi kendine düşmez. Bu kilitlenmeyi uzun süre taşıyamayız böyle...” diye konuşuyor.

Bu kilitlenmenin aşılamaması halinde sonbahar gelirken okulların açılmasının ne kadar zor bir karara dönüşeceğini şimdiden tahmin edebiliriz.

Yazarın Tüm Yazıları