Sedat Ergin: Çİller ile bir hukuk sohbeti

Sedat ERGİN
Haberin Devamı

DYP lideri Tansu Çiller, İkinci Demokrasi Programı'ndan söz ederken tarihin mutlak geçerliliğini bile sorgulayabileceği bir iddiayla konuşuyor:

‘‘İkinci Demokrasi Programı Türkiye'nin yeni ufkudur, 2000'li yılların ufkudur. O yanlışsa, tarih yanlıştır.’’

Bu program, özü itibariyle devletin yeniden yapılandırılmasını, hukuk sisteminin güçlendirilerek, vatandaşın devlet karşısındaki haklarının Batılı normlar ölçüsünde güçlendirilmesini öngörüyor.

Çiller, programı anlatırken, ‘‘Biz biraz daha önceden gittik. DGM'lerin sivilleştirilmesini biz iki yıl önce söyledik. O zaman devlet karşıtlığı olarak algılandı. O zaman söylediğimizde doğru algılanmayan bazı şeyleri sonradan Anayasa Mahkemesi Başkanı söyledi, alkışlandı’’ diye konuşuyor.

Çiller, siyasete 1991 yılında atıldı ve 1993 yılından itibaren üç yıl süreyle başbakanlık yaptı. İkinci Demokrasi Programı'ndaki ‘‘evrim’’e ise başbakanlıktan ayrıldıktan sonra 1997 sonunda ulaştı. Dolayısıyla, başbakanlıktaki icraatı bu programın kuvvetli esintilerini taşımıyordu.

Bugün savunduğu ölçülere 1993 yılında sahip olsaydı, neyi farklı yapardı?

Çiller, ‘‘Daha iyi bir yerde olabilirdik’’ diye yanıtlıyor ve ekliyor:

‘‘Ama 1991 yılının gerçeklerini de görmek lazım. İktidara geldiğimiz zaman çok ciddi bir terör mücadelesi vardı. Ben brifing aldığım zaman dehşete düştüm. Türkiye yanıyordu. Zaten Öcalan da itiraflarında en büyük darbeyi 1994-95 yıllarında aldıklarını söylüyor.’’

Çiller, bu dönemde önceliği devlete verdiğini söylerken, önemli bir itirafta da bulunuyor:

‘‘Devletin bu coğrafyada korunması son derece güçtür. Bu coğrafya nice devlete mezar olmuştur. Ben öncelikli olarak devleti korudum. Bunu yaparken insan haklarıyla terör mücadelesi arasında, devletin korunmasıyla bireyin, birey haklarının korunması arasında bir denge sağlanamadı. Ama bunu o günün şartları içinde düşünebilmek lazım.’’

Çiller'e gerek yargısız infazlar, gerek insan hakları ihlallerinde Türkiye'nin 1993-95 döneminde en yüksek düzeye çıktığını hatırlatıyoruz. Çiller, bu saptamamıza katılmıyor:

‘‘Yüksek ama, rakamlara bakarsanız yargısız infazların sonradan ne düştüğünü, ne arttığını, ne de öncesinden eksik olduğunu görürsünüz...’’

İstatiklerin okunmasında Çiller'le farklı düşüyoruz.

Çiller, geleceğe dönük olarak da şu hedefi koyuyor:

‘‘Yeni bin yılın dengesi, insan hakları ve bireyin haklarıyla devletin korunması arasındaki hassas dengeyi mutlaka oluşturmaktan geçiyor. Bunu Bosna'da gördük, kısmen Kosova'da gördük. Uluslararası ilişkilerde ulusal egemenlik kadar insan hakları meselesi de önem kazanmaya başladı.’’

Çiller, sözü dolaştırıp yine hukukun üstünlüğüne getiriyor.

DYP liderinin yanından ayrılırken, daha iki ay öncesine kadar kendisinin kontrolündeki televizyon kanalı ve gazetede kişilik haklarınıza yöneltilen saldırıları hatırlamadan edemiyorsunuz.

Sahi, hukuk dışı yollardan dinlenip banda alınan özel telefon görüşmelerinizi yardımcısı aracılığıyla basına açıklatan siyasi lider bir başkası mıydı?



Yazarın Tüm Yazıları