ÖNCEKİ gün Silivri’de resmen başlayan Balyoz davasında yargılanan 196 sanıktan 52’si, 49’u muvazzaf olmak üzere Jandarma görevlisi. Bu grubun 27’si subay, 25’i ise astsubay sınıfından.
Jandarma sanıklarının bir bölümü doğrudan “Çarşaf” ve “Sakal” gibi terör eylemlerine dönük organizasyonları tasarlamak ya da bu grupların içinde yer almak, diğer bölümü ise 1’inci Ordu bölgesinde Balyoz darbe planı çerçevesinde fişleme çalışması yapmakla suçlanıyor. Fişleme yapmakla suçlanan sanıklar -ikisi hariç- bu suçlamayı reddediyor. Söz konusu iki sanık ise fişlemeyi kabul etmekle birlikte, bu faaliyetin Balyoz’la bir ilgisi olmadığını söylüyor. ALBAY: EVET FİŞLEME YAPTIM Bunlardan birincisi, iddianamenin 193 numaralı sanığı Albay Yüksel Gürcan. Diyarbakır’daki Jandarma Komando Alay Komutanlığı’nda görev yaparken Balyoz’un birinci dalgasında 24 Şubat 2010 tarihinde tutuklanan Gürcan, çok kısa bir süre hariç 18 Haziran tarihine kadar Hasdal’da hapis kaldı. Gürcan, kendisine yüklenen fiillerin meydana geldiği tarihte yüzbaşı rütbesiyle Bursa İl Jandarma Alay Komutanlığı’nda İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yapıyordu. O dönemde Bursa Bölge Jandarma Komutanı, sonradan Ergenekon sanığı olan (Balyoz’da suçlanmıyor) Tuğgeneral Levent Ersöz’dü. Albay Gürcan, 24 Şubat 2010 tarihinde Özel Yetkili Savcı Bilal Bayraktar’a verdiği ifadede, Balyoz yapılanması çerçevesinde oluşturulan timlerde görev aldığı iddialarını reddediyor. Klasörlerde yer alan ifade tutanağına göre, Savcı kendisine Bursa il ve ilçelerinde görev yapan mülki idare amirleri ve belediye başkanlarının siyasi görüşlerine göre belirlendiği bir fişleme çalışmasını gösterdiğinde, Gürcan şu yanıtı veriyor: “Bu tip belgeleri hazırlamamızı o tarihte Bölge Komutanı olan Levent Ersöz istiyordu. Bu isteğini alay komutanına bildiriyor, o da bize bu tip çalışmalar yapmamız için emirler veriyordu. Ben genelde fişlemelerle ilgili belgeler hazırlıyordum. Zaten bu belgeleri de astsubaylar ve uzman çavuşlar hazırlıyordu. Bu, gerçek bir belgedir. Bunu hazırladığımı hatırladım. Bunun hazırlanmasının suç olduğunu bilmiyordum. Bunu görevimin bir parçası olarak yapıyordum.” ‘BUNLAR RUTİN İŞLER’ Gürcan gibi ifade veren bir başka sanık 2003 yılında İstanbul Bölge Jandarma Komutanlığı’nda İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yapan emekli Albay Kubilay Aktaş. Savcılık sorgusu sırasında davanın 189 numaralı sanığı Aktaş’a çok sayıda belge gösterilir. Aktaş, “Bahsettiğiniz konular tamamen il jandarma alay komutanlıklarının hazırlamış oldukları istihbarat değerlendirme raporlarıdır. Komutanlıktan emir gelmiştir, il komutanlıklarından istenmiştir, biz de birleştirip göndermişizdir. Bu listeler rutin olarak gelir, bu şekilde düzenlenir. Şunun altını çiziyorum, bu tamamen resmi olarak yapılmıştır” diye konuşur ifadesinde. Buna karşılık, Aktaş da Gürcan gibi Balyoz Harekât Planı’ndan hiçbir bilgisinin bulunmadığını, Balyoz’a ilişkin listelerden haberdar olmadığını söylüyor. 2009’DA KURULAN ŞİRKET 2003’TE NASIL VAR OLUR? Bu durumda iddianamenin eklerinde Gürcan ve Aktaş’ın doğruluğunu kabul ettiği türde çok sayıda istihbarat belgesi, fişleme çalışmasının yer aldığını kabul edebiliriz. Buna karşılık, bir de sahiciliği ciddi bir şekilde sorgulanan fişleme çalışmaları da var bu ekler arasında. Balyoz iddianamesinde konu edilen çok sayıda listenin içinde adı geçen tüzelkişiliklerin bazılarının, bu listelerin hazırlandığı belirtilen 2002-2003 yıllarında gerçekte var olmadıkları bugün artık kanıtlanmış olan bir olgudur. Her ikisi de Harvard’da öğretim üyesi olan Çetin Doğan’ın kızı Pınar Doğan ve damadı Dani Rodrik’in internette açtıkları blogda yer alan bir dizi analizde, iddianameye ek bazı listelerde yer alan kuruluşların 2002 ya da 2003’te değil, aslında 2000’li yılların sonunda kurulduğu ortaya çıkmıştır. Örneğin, iddianameye göre 5 Mart 2003’te hazırlanmış olan bir CD’den çıkan Balyoz belgesinde, darbe halinde el konulacak ilaç depolarının listesi var. Bu listede, 33’üncü sırada Yeni Recordati İlaç ve Hammaddeleri Tic. ve San. A.Ş. yer alıyor. Blogda bunun yanında yayımlanan Ticaret Sicili Gazetesi duyurusunda, Yeni Recordati İlaç ve Hammaddeleri Tic. ve San. A.Ş.’nin kurulduğu bilgisiyle karşılaşıyoruz. Ticaret Sicili Gazetesi’nin yayım tarihi ise 10 Ağustos 2009. İtalyan Recordati firmasının 2008 yılında Yeni İlaç A.Ş.’yi satın aldıktan sonra Rekabet Kurulu’ndan da onay alıp bir yıl sonra şirketin adını değiştirdiği anlaşılıyor. Blogda bunun gibi tarihlerin tutmadığı, tutarsızlık gösteren başka örneklere de yer veriliyor. Sonuçta Balyoz davası görülürken her iki kategoriye de giren Jandarma fişlemeleriyle ilgili delil dosyalarının ilginç tartışmalara yol açacağını bugünden tahmin edebiliriz.