Paylaş
Bahçeli’nin çıkışı, aslında son 15 yıl içinde birçok kez tekrarlanan bir kalıbın devamı niteliğindedir. Bu kalıba baktığımızda, daha önce de vurguladığımız üzere, belli başlı siyasi hadiselerin akışında MHP Lideri’nin yaptığı hamlelerin genellikle belirleyici bir rol oynadığını görüyoruz.
Bu siyasi hadiseleri kısaca şöyle hatırlayabiliriz:
2002 SEÇİMİ: Türkiye, 2002 yazında bir yıl önce yaşanan ağır bir ekonomik krizin yorgunluğu ve dönemin DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümetinin başbakanı Bülent Ecevit’in sağlık sorunlarının yarattığı belirsizlik ortamı içinde sıkıntılı bir şekilde yol alıyordu. Genel seçimin normal takvime göre 2004 Nisan ayında yapılması gerekiyordu. Başbakan Yardımcısı Bahçeli, 7 Temmuz 2002 tarihinde Bursa’da Kocayayla Türkmen Kurultayı’nda herkesi şaşırtan bir açıklamayla siyaset dengelerini tersyüz etti. MHP Lideri, bazı çevreleri “MHP’siz hükümet arayışlarına girmekle” suçlayarak, “Gelin 3 Kasım’da seçime gidelim” önerisini yaptı. Gerçekten de daha sonra her şey Bahçeli’nin dediği gibi ilerledi ve 3 Kasım 2002 tarihinde sandığa gidildi. Gelgelelim, seçim AK Parti’yi iki partili bir parlamentoda tek başına iktidara taşırken, MHP baraj altında kaldı.
GENÇ PARTİ KARARI: Bahçeli’nin 2002’de erken seçime gitme çağrısını tamamlayan bir başka önemli siyasi kararı, koalisyon ortaklarının dönemin Genç Parti Lideri Cem Uzan’ı seçim dışı bırakma yolundaki hazırlıklarına onay vermemesidir. DSP ve ANAP’ın hazırladıkları, -yasalara aykırı bir şekilde Türk makamlarından izin almadan bir başka ülkenin vatandaşlığını kazandığı gerekçesiyle- Uzan’ı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkartan Bakanlar Kurulu kararnamesi Bahçeli’den dönmüştür. Kararnamenin hazırlanma amacı, aslında Uzan’ı seçim dışına çıkartarak, diğer partilerden Genç Parti’ye oy kaymasını önlemekti. Bahçeli’nin o dönemde bu dosyayı incelettiği danışmanı merhum Büyükelçi Deniz Bölükbaşı’nın sonradan “Siyaset İskelesi” kitabında yazdığına göre, MHP Lideri “seçim öncesi böyle bir tasarrufun siyasi etik açısından partisine yakışmayacağını” düşünmüştü. Genç Parti seçime katıldıysa da TBMM’ye giremezken, MHP gibi DYP de az bir farkla baraj altında kalmıştır.
367 KRİZİNİN AŞILMASI: 2007 yazı Cumhurbaşkanı seçiminin yarattığı ağır bir siyasi krize sahne oldu. Anayasa Mahkemesi’nin 2007 Mayıs ayı başında TBMM’de Cumhurbaşkanı seçimine geçilebilmesi için ‘genel kurulda en az 367 milletvekilinin hazır bulunması’ kriterini getirmesi süreci kilitledi ve AK Parti bunun üzerine 22 Temmuz 2007’de erken seçime gitti. Bu kez MHP barajı geçerken, AK Parti sandıktan 327 milletvekili çıkartarak 367 eşiğinin altında kaldı. Ancak Bahçeli 20 Ağustos’ta MHP grubunu TBMM Genel Kurulu’na sokarak 367 engelinin aşılmasını sağladı. Böylelikle AK Parti adayı Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilebilmesinin önü açıldı. Bütün bir yaz boyunca Ankara’yı kaplayan siyasi kriz Bahçeli’nin gösterdiği esneklik sayesinde aşılmış oldu.
7 HAZİRAN 2015 AÇIKLAMASI: MHP Lideri’nin yakın tarihteki en önemli siyasi kararlarından biri, 7 Haziran 2015 seçimlerinin yapıldığı gece aldığı tutumdur. Bahçeli, AK Parti’nin tek başına iktidar olamayacağının anlaşıldığı bir noktada yaptığı açıklamada, MHP’nin koalisyonda yer almayacağını, muhalefette kalacağını duyurdu ve MHP’siz koalisyon önerileri getirdikten sonra “Bunların hiçbirisinden sonuç alınamıyorsa, en erken seçim ne zaman olacaksa o zaman da seçim olur” dedi. MHP’nin koalisyon formüllerine kapıyı kapatması ve CHP-AK Parti koalisyon müzakerelerinin de başarısızlıkla sonuçlanması, 1 Kasım 2015 tarihinde erken seçime gidilmesine kapıyı açtı. Bir başka deyişle, Türkiye’yi erken seçime taşıyan çerçevenin formatlanmasında Bahçeli’nin 7 Haziran akşamı yaptığı açıklama azımsanmayacak bir rol oynadı.
BAŞKANLIK SİSTEMİNE GEÇİŞ: Bahçeli’nin siyasi hayatının en kritik kararlarından biri, 2016 sonbaharında herkesi şaşırtan bir hamleyle başkanlık seçimi için AK Parti’ye yeşil ışık yakması olmuştur. Bahçeli, 11 Ekim 2016 tarihinde “AKP, üzerinde çalıştığı bir anayasa hazırlığı varsa, mutabık kalınan daha önceki maddeleri de ihtiva etmek kaydıyla TBMM’ye getirmelidir” çağrısında bulundu. Daha öncesinde Erdoğan başkanlığa ilişkin anayasa değişikliğini referanduma götürebilmesi için gerekli 330 milletvekili eşiğini hiçbir zaman yakalayamıyordu. Bahçeli’nin burada verdiği destek, TBMM’de 317 milletvekili bulunan AK Parti’nin başkanlık değişikliğini halkoylamasına götürebilmesini mümkün kıldı. MHP’nin de katkısıyla 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan referandumda ülkedeki yönetim sistemini köklü bir şekilde değiştiren anayasa değişiklikleri kabul edilerek Türkiye’de yeni bir döneme girildi.
Hepsi de siyasetin akışı açısından hayati sonuçlar doğuran bu dönemeç noktalarında süreçleri tetikleyen hamlelerin pek çok durumda Bahçeli’den geldiğini görüyoruz. Seçimin gerçekten öne alınması halinde ‘Bahçeli kriteri’ bir kez daha tekrarlanmış olacaktır.
Paylaş