Paylaş
Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) yakın zamanda baktığı ilginç bireysel başvuru dosyalarından birinde ünlü çizgi kahraman Red Kit’te sıkça karşımıza çıkan Daltonlar çetesinden “Avarel” de var. Daha doğrusu, birini “Avarel” diye nitelemenin hakaret olarak değerlendirilip verilen bir hücre hapsi cezasının Anayasa’ya uygunluğunu konu alıyor bu başvuru.
Mahkemenin aldığı karara geçmeden önce dosyanın içeriğine kısaca bakalım.
SUÇ: ‘AVAREL DEMEK APTAL İMASI YAPMAKTIR’
Başvurucu, 15 Temmuz 2016’da anayasal düzeni ortadan kaldırma suçunu işlemekten tutuklanarak Ankara 28’inci Zırhlı Tugay Komutanlığı Davası’nda yargılanan, (Yarbay) Mehmet Günhan Baysan’dır. Sanık, 2018 yılında ağır ceza mahkemesinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılır. Dosyasının halen Yargıtay’da olduğu anlaşılıyor.
Baysan’ın Sincan Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu’nda kaldığı odada infaz görevlileri tarafından 2018 yılında yapılan bir aramada kendisine ait günlük bulunur.
Günlük üzerindeki incelemenin ardından bazı sözlerin hakaret ve iftira niteliğinde olduğu belirtilen bir tutanak tutulur. Tutanak, Cezaevi İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığı’nın disiplin soruşturmasına konu olur.
Soruşturma sonucunda Baysan’a 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun’un 44’üncü maddesinde düzenlenen “Kurum görevlilerine hakaret veya tehditte bulunma eylemini” gerçekleştirdiği gerekçesiyle yedi gün hücre cezası verilir.
Hakaretin dayanağı? Disiplin Kurulu’na göre, Baysan, günlüğünde hapishane personelini “Avarel” adındaki çizgi film karakteri ile özdeşleştirmiştir. Kurul, bu saptamayı yaparken “Avarel’in Daltonlar adı verilen ve bir hırsızlık çetesi olan grubun en aptal üyesi olarak bilindiğine” dikkat çeker. Kurula göre, başvurucu “Avarel” diyerek cezaevi personeline “aptal” imasında bulunmuş, böylelikle personele hakaret etmiştir.
Kurul, aynı zamanda tutuklunun bu belgede yargılandığı davadaki savcı ve hâkimlere yönelik beddua ettiğini de bir diğer hakaret unsuru olarak sıralar.
‘AVAREL, AYNI ZAMANDA BOŞ İNSAN, SOYGUNCU DEMEK’
Baysan, bunun üzerine Disiplin Kurulu kararı hakkında Ankara Batı İnfaz Hakimliği’ne şikâyette bulunur. İtiraz reddedilir. İnfaz Hâkimliği’ne göre, uygulama mevzuata uygundur, hukuka herhangi bir aykırılık yoktur. Karara bir üst mahkeme olan Ankara Batı 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde itiraz eder başvurucu, ancak bu girişim de sonuçsuz kalır.
Bundan sonraki aşamada konu Anayasa Mahkemesi’nin önüne gelir.
Başvurucu, dilekçesinde öncelikle kullandığı sözlerin hakaret içermediğini, söz konusu belgenin içeriğini kimseyle paylaşmadığını, dokümanın okunmasının dahi hukuka aykırı olduğunu, bu çerçevede hem ifade özgürlüğünün hem de özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürüyor.
AYM usul gereği, başvurucunun iddialarını Adalet Bakanlığı’na iletip, görüşünü sorar. Bakanlığın verdiği yanıtta,“Disiplin Kurulu’nun “Avarel” şeklindeki söylemin ahlak ve görgü kuralları çerçevesinde boş insan, gereksiz insan, soyguncu, aptal vb. anlamlarında uzun zamandır tekrarlanarak yerleşmiş bir kullanım olarak hakaret ve küçük düşürücü nitelik kazandığını kabul ettiği” belirtiliyor.
AYM: ‘GÜNLÜKLER PAYLAŞILMAYAN, KENDİNE YAZILAN METİNLERDİR’
Peki, bu dosyayı incelerken AYM nasıl bir yol izlemiştir?
AYM, başvuruyu ifade özgürlüğü bağlamında değerlendirmeyi kararlaştırır ve meseleye önce belgenin “günlük” olması noktasından yaklaşarak şöyle der:
“Günlük; kişinin yaşadıklarını, duygu ve izlenimlerini tarih belirterek günü gününe anlatmasıyla oluşan yazı türüdür. Bu tür yazılar yazarın yaşamından izler taşır. Günlükler genel olarak yayımlanma amacı taşımayan ve kimseyle paylaşılmak istenmeyen, kişinin kendisine yazdığı metinlerdir. Somut olayda arama sonucunda ele geçirilen dokümanın günlük olduğu başvurucu tarafından ifade edilmiştir. Ceza İnfaz Kurumu’nun dokümanın günlük olmadığı yönünde bir tespiti yoktur. Anayasa Mahkemesi de dokümanın içeriği ve Ceza İnfaz Kurumunca yapılan tespitler itibarıyla söz konusu dokümanın günlük olduğu kanısındadır.”
Buradaki bir diğer önemli tespit şudur: Söz konusu dokümanın Ceza İnfaz Kurumu’nda bulunan diğer mahpuslarla paylaşıldığı hususunda ne Ceza İnfaz Kurumu ne de derece mahkemelerinin bir tespiti vardır. Bu görüşlerini kimseyle paylaşmamıştır başvurucu.
AYM’ye göre, gıyapta işlenecek hakaret fiilinin disiplin cezasına konu edilebilmesi, bu hakareti başkalarının öğrenmesini gerektirir.
Mahkeme, bu tespitiyle burada böyle bir durumun olmadığını da kayda geçirmiş oluyor.
AYM: ‘BU GEREKÇESİZ BİR MÜDAHALE’
AYM, her zaman yaptığı gibi dosyayı verilen cezanın gerekçelerinin yeterli olup olmadığı ölçütü açısından da değerlendiriyor. Bu noktada, gerek idare gerek birinci derece mahkemelerin “Başvurucunun cezalandırılmasının zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı konusunda bir gerekçe göstermediklerini” vurguluyor.
Mahkeme, “Başvurucunun ifade özgürlüğüne hücre cezası vermek suretiyle yapılan gerekçesiz bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğu söylenemez” diyor.
Sonuçta karar, Anayasa’nın 26’ncı maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün “ihlal edildiği” şeklinde çıkmıştır.
Kararın önemli bir yönü, başvurucuya 5 bin TL manevi tazminat ödenmesini öngörmesinin yanı sıra, buradaki hak ihlalinin sonuçlarını ortadan kaldırması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar olduğunu da belirtmiş olmasıdır.
Bu karar AYM’nin beş üyeli Birinci Bölümü tarafından “oybirliği” ile alınmıştır. Hasan Tahsin Gökcan’ın başkanlığını yaptığı bu bölümdeki karara katılan diğer dört üye Muammer Topal, Recai Akyel, Prof. Yusuf Şevki Hakyemez ve İrfan Fidan’dır.
AYM’den son dönemde çıkan kayda değer gördüğümüz kararları işlemeye devam edeceğiz.
Paylaş