Paylaş
Bugün, projektörlerimizi vakaların yükselmesinin büyük ölçüde tetikleyicisi de olan aşılama kampanyasındaki sorunlara çevirelim.
Burada karşımızda ana sorun olarak aşı kampanyasının hızının ciddi ölçülerde gerilemesi konusu çıkıyor.
Sözünü ettiğimiz olguyu, geçen ocak ayından itibaren Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı aşı rakamlarını günlük bazda işlediğimiz bir Excel dosyasındaki veriler üzerinden göstermeye çalışalım.
YAZ AYLARINDAKİ YÜKSEK TEMPO GERİLİYOR
Aşı kampanyasının geçen 13 Ocak tarihinde başlamasından sonra tedarikle ilgili sorunların aşılması ve Çin yapımı Sinovac’ın yanı sıra BioNTech aşısının da devreye girmesiyle birlikte, özellikle yaz aylarında oldukça kuvvetli aşılama oranlarına ulaşılmıştı.
Bir ve ikinci doz, ayrıca üçüncü dozun da 1 Temmuz’da devreye girmesiyle aşılamada toplamda bir hafta içinde 7 milyon kişinin üstüne çıkıldığı durumlar yaşandı. Temmuz-ağustos aylarında genellikle haftalık toplam 5-6 milyon aralığında sayılara ulaşılabilmiştir.
Buna karşılık son zamanlarda, özellikle eylül sonundan itibaren haftalık aşı toplamının 2-2.5 milyon gibi bir aralığa yerleşmeye başladığını görüyoruz. Örneğin, geçen haftanın aşı toplamı 2 milyon 52 bin dolayındaydı. Ondan önceki hafta ise toplam 2 milyon 509 bine ulaşıyordu.
Bu yönelişi aylık toplamlarda da gözlemek mümkündür. Aşamalı olarak bir, iki ve üç olmak üzere bütün dozları dahil ettiğimiz aylık toplamlarda karşımızda yaklaşık rakamlar üzerinden şöyle bir tablo beliriyor: Ocak: 1 milyon 961 bin, Şubat: 6 milyon 370 bin, Mart: 7 milyon 150 bin, Nisan: 6 milyon 928 bin, Mayıs: 6 milyon 225 bin, Haziran: 20 milyon 310 bin, Temmuz: 23 milyon 593 bin, Ağustos: 20 milyon 656 bin, Eylül: 15 milyon 776 bin...
Günlük dağılımı göstermesi bakımından önceki güne ilişkin verileri de paylaşalım. Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı rakamlara göre, dün sabah 09.00 ile önceki sabah yine 09.00 arasında geçen 24 saat içinde toplam 317 bin 370 kişi aşı olmuştur. Bunlardan 70 bin 405 kişi ilk dozu, 198 bin 972 kişi ikinci dozu ve 47 bin 993 kişi üçüncü dozu olmuştur.
SONBAHARLA BİRLİKTE AŞI RAKAMLARI DÜŞMEYE BAŞLADI
Rakamlar çok açık bir şekilde sonbaharla birlikte aşılama kampanyasının hız kesmekte olduğunu anlatıyor.
Bu arada, Sağlık Bakanlığı’nın paylaştığı aşı haritası da bölgelere ve illere göre aşılamanın yaygınlığı açısından önemli veriler sunuyor. Bu haritaya baktığımızda, iki dozu tamamlamış olan nüfusun ağırlıklı olarak Trakya, Ege bölgesi, Eskişehir ve Ankara ile bazı Karadeniz illerinde kümelendiğini görüyoruz.
Buna karşılık iki dozu tamamlamış vatandaşların oranının özellikle Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da ciddi bir şekilde gerilediğini görüyoruz. İki doz olanların oranı bu bölgelerde genellikle yüzde 50 ile 65 aralığında görülüyor. Şanlıurfa’da 18 yaşın üstünde iki doz aşı olanların oranı ancak yüzde 49.1’e geliyor. Bu, il bazında Türkiye’deki en düşük orandır. Bu oran Diyarbakır’da yüzde 53.6 olarak hesaplanıyor.
Orta Anadolu illerinin büyük bir bölümünde iki doz aşı olanların oranı yüzde 65 ile 75 aralığı içinde seyrediyor. Burada dikkat çekici bir durum, İstanbul’un yüzde 69.8 oranı ile Orta Anadolu illeri ile aynı küme içinde görünmesidir.
Dün akşam saat 16.00 itibarıyla Türkiye’de bir, iki ve üçüncü doz olarak toplam 112 milyon 666 bin doz aşı yapılmıştı. Yalnızca bir kez aşı olanların sayısı 54 milyon 565, ikinci doz uygulananların sayısı 46 milyon 435 bin ve üçüncü doz uygulananların sayısı ise 10 milyon 775’ti.
Sağlık Bakanlığı ise burada nüfusu 18 yaşın üstünde olan kesimin iki doz aşılanmasını hedef aldığında 74.81 gibi bir orana ulaşıyor.
TOPLUMSAL BAĞIŞIKLIK İÇİN HEDEF ORAN YÜZDE 83
Peki bütün bu aşılama verileri, Türkiye’nin COVID-19 salgınını aşabilmesi için yakalaması gereken “Toplumsal Bağışıklık Oranı” açısından bize ne söylüyor? Türkiye dün 112 milyonu aşan aşı toplamı ile toplumsal bağışıklığa ne kadar yaklaşabildi?
Bu soruyu yanıtlamak için önce hangi oranı esas almamız gerektiği sorusuna yanıt bulmalıyız. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Kayıhan Pala, bulaşıcı hastalığın üreme sayısına (Reproduction number/R) göre belli bir formülle hesaplanan bu oran için başlangıçta yüzde 67 gibi bir eşiğin yeterli görüldüğünü hatırlatıyor.
Ancak Prof. Pala, endişe edici varyantlar sonrasında R değeri yükseldiği için toplumsal bağışıklık oranının da artış gösterdiğini anlatıyor. Prof. Pala’ya göre, Delta varyantı sonrasında R sayısı (5-8) arasında değişmekle birlikte genel kabulde bu sayı 6 olarak alınıyor.
Prof. Pala, dünkü sohbetimizde “Bu durumda toplumsal bağışıklık yüzde 83 olarak hesaplanıyor. Burada kastedilen toplam nüfusun yüzde 83’ünün tam bağışık olmasıdır” diye konuştu. Ayrıca, bu noktada çok önemli bir uyarıda bulunarak, ülkede yaşayan herkesin sayılması gerektiği için toplam 5 milyon olan sığınmacıların da aslında bu hesaba dahil edilmesi gerektiğini belirtti.
PROF. PALA’YA GÖRE BAĞIŞIKLIK ORANINDA YÜZDE 50’DEYİZ
Peki tam bağışıklık kazanmış sayılmak için karşılanması gereken kriterler neler? Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca da “aşısı tamamlanmış kişileri” bir süre önce A) “İki doz inaktif (Sinovac) olup ikinci dozdan üç ay sonra hatırlatma dozunu yaptıran” veya B) “İki doz mRNA aşısı” (BioNTech) olanlar” şeklinde açıklamıştı. Prof. Pala, bu iki kritere C) “Hastalığı orta veya şiddetli geçirdikten sonra 1 BioNTech” aşılı olmayı da dahil ediyor.
Prof. Pala, bu kriterler esas alındığında -sığınmacılar hariç tutulduğunda- Türkiye’de “Tam aşılı oranının yüzde 50’yi ancak bulduğunu” belirtiyor.
TÜİK, Türkiye’nin nüfusunu 2021 yılı başında 83 milyon 614 bin kişi olarak açıklamıştı. Hesaplanan yüzde 50 oranı, yaklaşık 41 milyon 807 bin kişiye tekabül ediyor. Bu durumda toplumsal bağışıklığa ulaşılması için gerekli yüzde 83 oranına, yani 69 milyon 400 bin kişi hedefine yetişebilmek amacıyla kat edilmesi gereken önemli bir mesafe var. Yani yaklaşık 27 milyon 600 bin insanın değinilen kriterleri karşılayacak şekilde tam aşılanması gerekiyor. Ayrıca, sığınmacılar konusunun da bu hesapları karıştırdığına dikkat çekmeliyiz.
Karşımızdaki tablo, toplumsal bağışıklık hedefine ulaşılabilmesi için aşı kampanyasına bir an önce kuvvetli bir ivmenin kazandırılması ihtiyacının altını çiziyor. Toplumda aşı olmayı teşvik etmek, bu alanda belli bir caydırıcılık yaratabilmek için bir dizi etkili yeni önlem alınması zorunlu görünüyor.
Paylaş