Almanya’nın ‘Barbaros Hayreddin Paşa’ mesajının perde arkası

Avrupa Birliği ile girilen yumuşama ortamının perde arkasında yaşanan gelişmelerle ilgili en ilginç sinyallerden birini geçen hafta başında Ankara’ya yaptığı ziyaret sırasında Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas verdi. Bu sinyal “Barbaros Hayreddin Paşa” sismik araştırma gemisini konu alıyordu.

Haberin Devamı

Maas, 18 Ocak günü Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşmesinden sonra yaptığı açıklamada “Barbaros Hayreddin Paşa sismik araştırma gemisinin Kıbrıs açıklarından çekilmesinin olumlu bir tepki uyandırdığı, bu kararın desteklendiğinisöyledi.

Sonraki günlerde Avrupa Birliği yetkililerinden birbiri ardına gelen açıklamalar da Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki adımlarına ne kadar yakından odaklandıklarını gösterdi.

SAHADA ÜÇ ARAŞTIRMA GEMİSİ VARDI

 Hatırlayalım, geçen yaz sonu ve sonbahar başında Doğu Akdeniz’de Türkiye ile Yunanistan arasında gerilimin zirveye çıktığı dönemde, Türk tarafı bölgede savaş gemilerinin eşlik ettiği araştırma gemileriyle üç ayrı noktada faaliyet yürütüyordu.

Barbaros Hayreddin Paşa” Kıbrıs’ın doğusunda ada ile Lübnan arasında bir noktada sismik araştırma yaparken, “Yavuz” gemisi Kıbrıs’ın güneybatısında sondaj faaliyeti yürütüyordu. “Oruç Reis” ise Doğu Akdeniz’in tam ortasında Yunanistan’ın kendi ekonomik yetki alanı olarak hak iddiasında bulunduğu bir noktada sismik çalışma yapıyordu.

Haberin Devamı

Geçen 1-2 Ekim tarihlerinde düzenlenen AB zirvesinden bir süre önce 13 Eylül’de “Oruç Reis” bakım gerekçesiyle Antalya Limanı’na döndü. Zirveden kısa bir süre sonra Enerji Bakanlığı, 5 Ekim tarihinde “Yavuz” sondaj gemisinin çalışmalarını tamamlayarak, hazırlık, bakım ve ikmal işlemleri için Taşucu Limanı’na döndüğünü açıkladı. Ancak hemen ardından 12 Ekim tarihinde yapılan bir NAVTEX bildirimi ile “Oruç Reis” yeniden Doğu Akdeniz’e açıldı.

Bir buçuk ay kadar sonra Enerji Bakanlığı, 30 Kasım tarihinde yaptığı bir açıklamayla bu kez “Oruç Reis”in 10 Ağustos’ta başladığı sismik araştırmalarını tamamladığını ve Antalya Limanı’na döndüğünü duyurdu. Bu adım, AB’nin bir sonraki zirvesinden 10 gün öncesine rastlıyordu.

Türkiye-AB ilişkilerindeki tansiyonun seyri de sıkça bu gemilerin hareketlerine paralel bir şekilde yol alıyordu.

Sonuçta geçen 10-11 Aralık tarihlerinde gerçekleşen AB zirvesi sırasında Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de araştırma yapan tek gemisi olarak “Barbaros Hayreddin Paşa” kalmıştı. Zirvenin ikinci günü 11 Aralık tarihindeki tespitimize göre, bu gemi Kıbrıs Rum Yönetimi’nin batı ucundaki Baf’ın 100 kilometre kadar güneybatısında sismik çalışma yürütmekteydi.

Haberin Devamı

Ve geçen hafta pazartesi günü (18 Ocak) Heiko Maas’ın açıklamasından “Barbaros Hayreddin Paşa”nın da bulunduğu noktadan çekildiğini öğrendik. Buna karşılık Türk yetkililer, geminin Akdeniz’deki hava muhalefeti ve fırtına nedeniyle limana (Taşucu) döndüğünü belirttiler.

AB DERİN BİR NEFES ALIYOR

Yine de “Barbaros Hayreddin Paşa”nın Taşucu’na dönmesinin geçen pazartesi günü beş yıl aradan sonra İstanbul’da Yunanistan’la istikşafi görüşmelerin başlamasının hemen öncesine rastlaması dikkat çekicidir.

Bu arada, istikşafi görüşmelerin öncesinde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlunun geçen haftanın ikinci yarısında Brüksel’de AB Konseyi ve Komisyonu ile yaptığı temaslarda Doğu Akdeniz’de gerilimin düşürülmesi başlığı özel bir yer tutmuştur. Bununla birlikte, Türk-Yunan görüşmelerinin yapılacağı daha önce 11 Ocak’ta açıklandığından Çavuşoğlu’nun temaslarının bu bölümünün yumuşak bir zeminde geçtiği tahmin edilebilir.

Haberin Devamı

Ve ardından istikşafi görüşmelerin 61’inci turunun pazartesi günü İstanbul’da gerçekleşmesi ile geçen yaz ve sonbahar başında Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan gerilimi büyük bir tedirginlikle izleyen AB çevrelerinin sonunda derin bir nefes aldıklarını söylemek mümkündür.

AB İVMEYİ KORUMAK İSTİYOR

 İlginçtir ki, geçen pazartesi İstanbul’daki istikşafi görüşmeler Brüksel’de yapılan AB Dışişleri Bakanları Toplantısı’yla aynı güne rastlamış ve büyük bir memnuniyet yaratmıştır.

Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı ve AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, toplantıdan sonra yaptığı açıklamada “Geçen yaz ve sonbahar aylarında hayatı zehir eden olayların sona erdirildiğini memnuniyetle söyleyebilirim. Artık Türk gemileri de, arama faaliyetleri de yok. Her iki tarafın da bu ivmeyi koruyarak anlaşmalara varabilmek üzere bunu olumlu bir şekilde kullanması konusunda mutabık kaldık” diye konuşuyor.

Haberin Devamı

İspanya’nın eski Dışişleri Bakanı olan Borrel, şubat ortası ya da sonuna kadar da Kıbrıs sorununa ilişkin görüşmelerin de başlamasını beklediklerini söylüyor.

Borrell,Benim endişem, bu ivmeyi korumak zorundayız. 2020 yılındaki zorlu meselelerde, -Kıbrıs, deniz sınırları- olumlu bir atmosfer yaratabilmek için sakin davranılması gerekmektedir” diye ekliyor.

Keza Almanya Dışişleri Bakanı Maas da toplantıdan ayrılırken, “Olumlu gelişmeler kaydedildiğini gördüğümüz için Türkiye’ye karşı bugün yaptırım kararı almadıkşeklinde konuşuyor ve ekliyor:

Türkiye’nin şu an Doğu Akdeniz’deki tartışmalı bölgelerde gemisi bulunmuyor. Bunlar uzun süredir beklediğimiz olumlu sinyaller. Bu sinyallerin AB tarafından gelecek yaptırım kararlarıyla gölgelenmemesi gerekir.

Haberin Devamı

MART ZİRVESİ ÖNCESİNDE RAHATLAMA

Türkiye’nin özellikle geçen yaz aylarından itibaren Doğu Akdeniz’deki hak ve çıkarlarına ilişkin tutumunu kayda geçirmek için izlediği “sert güç” politikalarına, geçen ekim ayındaki AB Zirvesi, Ankara tutumunu değiştirmediği takdirde bir dizi “araç ve seçeneği kullanabileceği” mesajıyla karşılık vermişti.

Buna karşılık aralık ayındaki AB Zirvesi’ne gelindiğinde, Yunanistan ve Fransa gibi ülkelerin Türkiye’ye karşı ekonomik yaptırım uygulanması konusundaki bütün ısrarlı tutumlarına rağmen, Almanya’nın başını çektiği kanadın ağırlığını koymasıyla bu girişimler sonuçsuz kalmıştı. Aralık zirvesinde alınan kararda, Borrell’e Türkiye ile ilişkilerin durumu konusunda AB’nin mart zirvesine dönük bir çalışma yapması talimatı verilmişti.

Türkiye ile Yunanistan arasında diplomasi sürecinin işlemeye başlamasıyla yaratılan ivme korunabildiği takdirde mart ayı sonunda yapılacak AB Zirvesi öncesinde bu alanda Türkiye’nin önemli ölçüde rahatlayacağı söylenebilir. Yaşanan bütün bu gergin sürecin sonuçta vardığı noktada, Doğu Akdeniz’deki krizin Türkiye-AB ilişkisi üzerinde yarattığı kilitlenme şimdilik çözülmüş görünüyor.

Doğu Akdeniz pürüzü aradan çekilince, Türkiye ile AB’yi şimdi göçmen anlaşmasının güncellenmesi, gümrük birliğinin yenilenmesi, vize kolaylıklarının getirilmesi ve demokratik reformlar dahil olmak üzere diğer çetrefil sorunlar bekliyor. Bu dosyalar da ayrı bir yazının konusu.

Yazarın Tüm Yazıları