Paylaş
Geçen pazar günü meydana gelen bu hadise AB’nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2016 yılında aldığı Libya’ya silah ambargosunun uygulamasına ilişkin 2292 sayılı kararını gerekçe göstererek başlattığı IRINI isimli harekâtın bir uygulaması olarak ortaya çıktı. Bu harekâtın deniz boyutu, Libya’ya Akdeniz üzerinden ulaşımın -silah sevkıyatını önlemek açısından- askeri yöntemlerle denetlenmesini öngörüyor.
IRINI harekâtının merkezi İtalya’nın başkenti Roma’da. Karargâha bir İtalyan amiral komuta ediyor. Denizdeki unsurların operasyonel komutası ise bir Yunan subayda. Sahadaki denetimleri Yunanistan, İtalya ve Almanya’nın tahsis ettiği firkateyn tipi savaş gemileri yürütüyor.
Bu arada, ilgili BM kararının üçüncü maddesi, kargosundan şüphe duyulan gemilerde yapılacak denetimlerin öncesinde bayrak sahibi ülkenin olurunun alınacağını belirtiyor.
ÖNCE TELSİZLE SORGULAMA
Bu girişten sonra şimdi hadiseye geçelim ve Dışişleri Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, IRINI karargâhı, AB Komisyonu ve Dışişleri Bakanlığı’nın bu konudaki açıklamaları ışığında yaşananları büyüteç altına yatıralım.
Olay geçen pazar günü başlayıp pazartesine uzanan bir akış içinde, Libya’nın başkenti Trablus’un 200 kilometre doğusundaki Misurata Limanı’na gitmekte olan “MV Roseline A” adlı ticari kargo gemisinde meydana geldi. Dışişleri’ne göre gemi Ambarlı’dan, IRINI’ye göre Kocaeli Yarımca Limanı’ndan kalkmıştır. Libya’da BM’nin tanıdığı Ulusal Uzlaşı Hükümeti’nin kontrol ettiği bölgede kalan Misurata’da TSK’nın bir askeri harekât merkezi bulunuyor.
Gelişmeler IRINI’ye tahsisli Alman firkateyni Hamburg’un açık denizde Bingazi’nin 160 mil kadar kuzeyinde Türk kargo gemisinin kaptanını telsizle sorgulamasıyla başladı. Dışişleri’nin açıklamasına göre, sorgulama “sabah saatlerinde” yapıldı. Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre ise gemi saat 12.30’da sorgulandı. Sorgulama aşamasında kaptan geminin yükü ve seferi hakkında ayrıntılı bilgi vermiştir.
ARAMA İÇİN İZİN İSTENİYOR
Sorgulamanın ardından Milli Savunma’nın açıklamasına göre, “bilahare” IRINI Harekât Merkezi tarafından gemide arama yapmak için izin istenmiştir. Aldığım bilgiler, bu talebin IRINI merkezinin hukuk müşavirliği tarafından Türkiye’nin Roma Büyükelçiliği ile yine Türkiye’nin Brüksel’de AB nezdindeki Daimi Temsilciliği’ne iletildiğine işaret ediyor. Türkiye’nin Roma’daki Askeri Ateşeliği’nin de devrede olduğu tahmin edilebilir.
AB Komisyonu, önceki gün bu konuda yaptığı açıklamada, IRINI’nin uluslararası denizcilik uygulamaları çerçevesinde Türk Dışişleri Bakanlığı’na yanıt için dört saat süreli bir bildirimde bulunduğunu belirtiyor. Bu açıklamaya bakılırsa, Türkiye’nin Roma Büyükelçiliği, dört saatlik sürenin bir saat daha uzatılması yolunda bir talepte bulunmuş, bu talep kabul edilmiştir.
Dikkat çekici bir durum, bundan sonra yaşananlara ilişkin anlatımlarda Ankara’nın açıklamalarıyla AB tarafının açıklamaları arasında ciddi çelişkilerin belirmesidir.
MİLLİ SAVUNMA: RET YANITINDAN SONRA ÇIKTILAR
Milli Savunma Bakanlığı’na göre, gemide arama izni verilmediği Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından saat 17.44’te IRINI Harekât Merkezi’ne bildirilmiştir. Açıklamada “Bayrak devleti ve gemi kaptanının rızası olmamasına rağmen, Alman firkateyninin silahlı ve teçhizatlı arama timi helikopter ile saat 18.00’de cebren gemiye çıkmıştır” deniliyor.
Keza Dışişleri Sözcüsü Hami Aksoy da “Söz konusu müdahale ne bayrak devleti olarak ülkemizin, ne de gemi kaptanının rızası alınarak gerçekleştirilmiştir” diye konuşuyor. Dışişleri’nin açıklamasında bakılırsa silahlı unsurlar gemiye saat 17.45’te çıkmıştır.
AB VE BERLİN: YANIT GELMEDİ
Şimdi AB tarafının metnine bakalım. AB Komisyonu Sözcüsü, önceki günkü açıklamasında, yapılan bildirimin ardından beş saatlik süre dolduğunda Türkiye’den yanıt gelmediği için gemiye çıkıldığını bildiriyor. IRINI karargâhının duyurusunda da yakın ifadeler kullanılarak, yanıt gelmediği ileri sürülüyor.
Bu arada Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü de Berlin’den tartışmaya katılıyor ve yanıt alınamayınca bu durumun standart uygulamaya göre “zımni bir izin olarak değerlendirildiğini” söylüyor.
AB AÇIKLAMASINDAKİ BOŞLUK
Bundan sonraki aşamada ilginç bir noktaya, aramanın durdurulması kısmına geliyoruz. AB Komisyonu’nun açıklamasında “Türkiye resmi olarak ve gecikmeli bir şekilde geminin aranmasına izin vermediğini bildirince yapılan denetleme durdurulmuştur” deniliyor.
Milli Savunma, IRINI’nin arama talebine ret yanıtının pazar günü saat 17.44’te verildiğini belirtmiştir. Şimdi kritik soruyu yöneltelim: Peki arama faaliyeti bu bildirimden sonra ne kadar sürdü?
Aynı açıklamaya bakarsak, arama timi gemiden helikopterle 23 Kasım Pazartesi sabahı saat 09.30’da ayrılmıştır. Yani, Alman askerlerin pazar akşamı helikopterle gemiye 18.00 sularında inmeleriyle ertesi sabah gemiyi terk etmeleri arasında tam 15 buçuk saat geçmiştir.
Bu durumun ışığında AB Komisyonu’nun Türkiye’den olumsuz yanıt gelir gelmez aramanın durdurulduğu yolundaki açıklaması boşlukta kalıyor.
Burada altını çizmemiz gereken önemli bir husus, AB tarafının bekleme süresiyle ilgili detayları dört saat-beş saat gibi paylaşırken, Türkiye’nin izin başvurusuna ret yanıtını ne zaman bildirdiği, bu çerçevede gemideki aramanın ne zaman sonlandırıldığı konusunda saat vermekten kaçınmasıdır.
ARAMA PROTESTOLAR ÜZERİNE DURDURULDU
Bu noktada Dışişleri’nin açıklamasında “Gece yarısına kadar süren bu müdahale ancak ülkemizin ısrarlı itirazları üzerine sonlandırılmıştır. Silahlı personel sabaha kadar ticaret gemisinde beklemiş, sabaha saat 09.38’de gemiyi terk etmiştir” deniliyor.
Milli Savunma da benzer bir çizgide “Arama, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin izin vermediğini ısrarla ileterek durumu protesto etmesi ve yapılan aramalarda herhangi bir şüpheli duruma rastlanmaması nedeniyle sonuçlandırılmıştır” diyor. Bakanlık, aramanın 16 saat sürdüğünü vurguluyor.
Bu aktarımlar, Alman askerlerin her şeye rağmen aramayı ısrarla sürdürdüğünü gösteriyor. Aldığım bilgilere göre, protestolar sırasında Türkiye tazminat talebinde bulunacağını da muhataplarına aktarmıştır.
Gelgelelim, ısrarlı aramaya rağmen varlığından şüphe edilen silahlar çıkmamıştır. Bu arada, AB tarafının açıklamalarında durdurulan arama faaliyetleri sırasında gemide yasadışı hiçbir şey bulunmadığı kabul ediliyor. Milli Savunma’nın açıklamasına göre, aramada un, yağ, bisküvi, et, kozmetik gibi tüketim malzemeleri ile inşaat malzemeleri tespit edilmiştir.
Peki Türkiye ile AB arasında böyle bir hadisenin yaşanabilmesi siyasi açıdan ne anlama geliyor? Bu soruya da yarın yanıt arayalım.
Paylaş