AK Parti ve MHP’nin ortak kavramlar dünyası

ÖNCE Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın pazar günü partisinin İstanbul İl Kongresi’nde yaptığı ve AKP’nin 24 Haziran seçimlerine ilişkin manifestosunu açıkladığı uzun konuşmanın metnini okudum.

Haberin Devamı

Hemen ardından okuduğum metin Başbakan Binali Yıldırım ile MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin geçen cumartesi günü birlikte Yüksek Seçim Kurulu’na sundukları “Cumhur İttifakı Protokolü” oldu.

Erdoğan’ın geleceğe dönük taahhütlerini ‘ahitleşmek’ üzerinden tanımladığı kongre konuşmasının önemli bir bölümü, aslında son günlerde yaptığı muhtelif konuşmalarda verdiği mesajların daha geniş bir çerçeve içinde formüle edilmiş haliydi. Demokrasi ve özgürlüklere kuvvetli vurguların yapıldığı, partinin kimliğinin ve siyasi yolculuğunun bu kavramlar üzerinden de tanımlandığı bir konuşmaydı. Evet, son zamanlarda sıkça telaffuz ettiği üzere “Daha çok demokrasi”, “Daha çok özgürlük” ve “Daha bağımsız yargı” temalarını bir kez daha tekrarladı.

Buna karşılık, MHP ile ortaklaşa hazırladıkları ittifak protokolünde AK Parti’nin seçim manifestosuyla örtüşen bazı başlıklara rastlamakla birlikte, biraz daha değişik bir bakış ve söylem ve bunlara baz oluşturan kavramlarla karşılaştım.

***

Haberin Devamı

Kuşkusuz, iki sayfalık bir protokol metninden bir seçim manifestosunun konu çeşitliliğini, zenginliğini beklemek gerçekçi olmaz. Son tahlilde ortak protokol, iki partinin hangi anlayış ve saiklerle seçim işbirliğine gittiklerini anlatan kısa özlü bir metin. Ancak bu metinde her iki partinin 2018 yılında ülkenin içinde bulunduğu durumu nasıl algıladıkları ve aynı zamanda nasıl bir Türkiye tasavvuruna sahip oldukları konusunda önemli unsurlar var.

Önce algı faslıyla başlayalım. Protokol kuşatılmış bir Türkiye tablosu çiziyor. Bu çerçevede ‘Cumhur İttifakı’nın varoluş nedenleri ve hedefleri anlatılırken, A) “Türkiye’nin maruz kaldığı saldırılara karşı ortaya çıktığı”, B) “Türkiye’ye yönelik iç ve dış kaynaklı hasmane girişimlerin karşısında olduğu”, C) “Türkiye’yi hedef alan saldırılar karşısında parti çıkarları ve günlük siyaset hesapları yapmayan bir ortak duruş ortaya koyduğu”, D) “Türkiye’yi zayıflatarak uluslararası operasyonlara açık hale getirmeye yönelik her türlü faaliyetin karşısında yer aldığı”, E) “Türkiye’yi hedef alan sistematik saldırılara karşı güçlü bir cevap vereceği” ve F) “Bu saldırıları kalıcı olarak bertaraf edeceği” belirtiliyor.

Haberin Devamı

Keza ‘millilik’, ‘devlet’ ve ‘ahlak’ kavramlarına yapılan kuvvetli vurgular da dikkat çekiyor. ‘Cumhur İttifakı’, “Milli bir duruşun sonucudur”, “Milli bekayı esas almaktadır”, “Milli diriliş ruhu ile harekete geçmiştir”. Bunun gibi “Devleti ilelebet yaşatma iradesi” ve “Devlet ve millet iradesini tahkim etme” kavramlarıyla da karşılaşıyoruz. Keza, “Ahlaki uzlaşma” ve “Ahlaki duruş” ittifakın tanımlanmasında başvurulan kavramlar.

***

15 Temmuz darbe girişimi, bu protokolün en önemli ortak paydalarından birini oluşturuyor. İlginç bir nokta, iki parti arasında girilen işbirliğinin, metinde büyük ölçüde 15 Temmuz’un “Doğal bir sonucu” olarak takdim edilmesidir. Bu çerçevede “FETÖ’nün teşebbüs ettiği hain darbe ve işgal hareketi”ne atıf yapılırken, bu tarih Türkiye için “Her bakımdan dönüm noktası ve yeni bir başlangıç” olarak değerlendiriliyor. Keza 7 Ağustos 2017 tarihinde İstanbul’da düzenlenen büyük mitinge ve “Yenikapı’daki milli mutabakat” ve “Yenikapı’daki diriliş ruhu” şeklinde iki atıf var.

Haberin Devamı

Metne hâkim olan iki önemli ortak paydanın daha altını çizelim. Birincisi, “Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkma” hedefinin vurgulanmasıdır.

Bir diğer ortak payda ise Türkiye’nin küresel bir güç haline getirme taahhüdü anlatılırken, İslam boyutunun da bu vizyona eklemlenmesidir. Burada Türkiye’den İ’la-yı Kelimetullah (Allah’ın adını yüceltme) uğruna asırlarca dünya barışının ve adaletinin teminatı, İslam âleminin ve bütün mazlumların yegâne ümidi” şeklinde söz edilmektedir.

***

Görüleceği gibi AK Parti ve MHP, aralarındaki işbirliğini bu kavramsal çerçeve ve değerler üzerinden gerekçelendirmektedir.

Haberin Devamı

Burada dikkat çekici olan nokta, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın partisinin manifestosunu açıklarken ön plana çıkardığı “daha çok demokrasi”, “daha çok özgürlük” gibi temaların iki partinin işbirliği protokolünde yer bulmamış olmasıdır.  

Yazarın Tüm Yazıları