Paylaş
Biden, o tarihteki ABD Başkanı Barack Obama’nın ‘Başkan Yardımcısı’ sıfatıyla İstanbul’a gelerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı uzun bir görüşmede 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle Ankara ile Washington arasında beliren bulutları dağıtmaya çalışmıştı.
Biden, Erdoğan’ın yanında yaptığı bu açıklamada “Darbe girişimine gerektiği gibi tepki veremediğimiz için şahsen Türkiye’ye geldim” derken, ABD yönetiminin 15 Temmuz kalkışması karşısında sergilediği tutumun en azından yetersiz kaldığını kabulleniyordu.
Obama yönetiminden başka yetkililer de verdikleri mesajlarla, attıkları adımlarla bu çizgiyi yerleştirmeye çalıştılar o günlerde. Bunlardan biri, bugün ABD’nin Dışişleri Bakanı olan Antony Blinken’dır. O dönemde ABD Dışişleri Bakan Vekili olan Blinken, 27 Eylül 2016 tarihinde Ankara’ya yaptığı ziyarette bizzat TBMM’ye gidip, bombalanan bölümleri ziyaret ederek yıkıntıların önünde gazetecilere Türk demokrasisiyle dayanışma açıklaması yapacaktı.
Blinken’ın, aynı gün NTV’ye yaptığı bir açıklamada “ABD’de ve dünyanın geri kalan bölümünde Türk demokrasisine yönelik bu saldırının, darbenin neden yapıldığının yeterince anlaşılmadığını söylemeliyim” diye konuşması da açık bir özeleştiriydi.
Antony Blinken, 27 Eylül 2016 günü TBMM’de yıkıntıların önünde basına şu açıklamayı yaptı: “Burada, Türk halkının temsilcileri aracılığıyla darbenin karşısında, demokrasiden yana durduğu yerde bulunmak beni çok duygulandırdı. Halkın temsilcilerinin bir araya geldikleri Meclis’te bu saldırıya maruz kaldıklarını görmek çok açık ve kuvvetli bir mesaj veriyor. Temaslarıma Türkiye’de demokrasiden yana ve darbenin karşısında duranlara saygılarımı sunarak başlamak istedim.”
ABD’NİN İLK AÇIKLAMALARI YETERSİZ OLUNCA
Gelgelelim, sonradan kayda geçirilen bu özür ifadelerinin, yapılan özeleştirilerin Ankara cephesinde ortaya çıkmış olan ABD’ye dönük tereddütleri giderdiğini söyleyebilmek güçtür. Bunun gerisinde, kalkışmanın gerçekleştiği gece Obama yönetiminin bu harekete karşı sergilediği tavrın, Ankara’nın beklediği süratte ve kuvvet derecesinde olmaması önemli bir faktördür.
Dönemin ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin o gece saat 24.00 sularında yaptığı ilk açıklamada bir tavır almayarak, “Türkiye’de istikrar, barış ve devamlılığın sağlanacağını umuyorum” şeklinde genel ifadelerle konuşması Ankara’da kafaları karıştırmıştır.
Ardından Beyaz Saray’ın Türkiye saati ile 02.00 sularındaki açıklaması gelmiştir. Açıklamada Başkan Obama ve Dışişleri Bakanı Kerry’nin Türkiye’deki gelişmeleri telefonda görüştükleri belirtilerek, “İkisi de Türkiye’deki bütün tarafların demokratik yollarla seçilmiş Türk Hükümeti’ne destek vermeleri gerektiği hususunda mutabıktır” denilmiştir. Bu açıklama da yeterince kuvvetli bulunmamıştır Ankara’da.
DARBENİN ARKASINDA ABD Mİ VAR?
Sonradan daha vurgulu açıklamalar, kınama ifadeleri gelse de ABD yönetiminden, 15 Temmuz gecesinin ilk beyanlarının bıraktığı olumsuz izler kaybolmamıştır. Bunun yanı sıra Fethullah Gülen’in Pensilvanya’da oturuyor olmasından yola çıkılarak Washington’u darbe ile ilişkilendiren açıklamaların yapılması, Obama yönetimi üzerinde ciddi bir baskı yaratmıştır. Bu arada, resmi açıklamalarda ve görüşmelerde her vesileyle ABD’den Gülen’in Türkiye’ye iadesi talep edilmiştir.
Sonuçta 15 Temmuz kalkışması sonrasında Gülen faktörünün gölgesi Türkiye ile ABD arasındaki ilişiklerin üzerine iyice yerleşmiştir. Bu süreç aslında Gülenci gizli örgütün 17-25 Aralık 2013 hamlesi ertesinde uç vermişti.
Her halükarda AK Parti kadrolarında darbenin gerisinde ABD’nin bulunduğu yolunda güçlü bir kanaatin şekillendiği bir olgudur. Türk kamuoyunun azımsanmayacak bir kesimi açısından da bu yönde bir algının varlığından söz etmek hata olmaz.
S-400’LER ABD’YE 15 TEMMUZ YANITI MI?
15 Temmuz darbe girişimi sonrasındaki önemli yönelişlerden biri Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemleri alma seçeneğinin birden kuvveden fiile çıkması olmuştur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kalkışmadan üç hafta kadar sonra 9 Ağustos 2016 tarihinde St. Petersburg’da Rusya lideri Vladimir Putin ile görüşmesi bu bakımdan kritik bir dönüm noktasıdır.
Burada hatırlanması gereken bir husus, S-400 sistemlerinin Rusya’dan Türkiye’ye gelişinin 2019 yılında 15 Temmuz anma törenlerine denk getirilmiş olmasıdır. Rusya’dan S-400’lerin ilk partisini getiren kargo uçağının 12 Temmuz 2019 tarihinde Akıncı Üssü’ne inmiş olması zamanlama olarak bir tesadüf görülemez. Erdoğan’ın 15 Temmuz 2019 tarihindeki anma konuşmasında S-400’lerden kuvvetli vurgularla söz etmesi dikkat çekicidir.
Tabii, S-400’lerin Akıncı Üssü’nde konuşlanmasının sembolizmini de ayrıca vurgulamak gerekiyor. Fethullahçı darbecilerin 15 Temmuz’da darbe girişiminin ana karargâhı olarak kullandıkları Akıncı Üssü, sonradan Rusya’dan gelen S-400’lere ev sahipliği yapmaya başlamıştır.
New York Times’da 16 Temmuz 2019 günü yayımlanan, gazetenin Türkiye muhabiri Carlotta Gall imzalı haber yorumda “Bu anlaşmanın (S-400) altında yatan bir mesaj varsa, o da Erdoğan’ın 2016’daki kanlı gecede kendisini devirmeyi amaçlayan kalkışmanın gerisinde Washington’un olduğu yolundaki kökleşmiş şüphesidir” denilmesi, yaygın bir görüşü yansıtıyor.
OBAMA HABERİ OLMADIĞINI SÖYLEDİ
15 Temmuz sonrasındaki dönemde Türkiye’de birçok kesimden seslendirilen ABD’nin darbeyi desteklediği suçlamaları ya da imaları karşısında, Obama yönetimi darbeyle ilişkisi olmadığı yolunda birçok açıklamada bulunmuştur. Bizzat Başkan Obama, darbe girişiminden bir hafta sonra 22 Temmuz 2016 tarihinde darbeden haberleri olmadığını belirten, bu yöndeki iddiaları yalanlayan kuvvetli bir açıklama yapmıştır.
Fethullah Gülen’in iadesi, 15 Temmuz sonrasında Türkiye ile ABD arasındaki en sıkıntılı dosyalardan birini oluşturmuştur. ABD yönetimi, Ankara’nın ısrarlı talepleri karşısında Gülen’in iadesi konusunda kararı ABD yargısının vereceğini belirterek, aradan çekilmiştir. Ankara’nın darbe girişimine katılan sanıkların ABD’deki faaliyetleriyle ilgili delil sağlanmasına ilişkin talepleri de çok sınırlı bir şekilde karşılanmıştır.
Sivil imamlar Kemal Batmaz ve Adil Öksüz, darbe girişiminden iki gün önce ABD’den Türkiye’ye dönüşte kameralara birlikte yakalanmıştı. Kemal Batmaz
15 Temmuz gecesi de darbe girişiminin yönetildiği Akıncı Üssü’ndeydi.
ABD’NİN İŞBİRLİĞİ YAPTIĞI DOSYA
ABD’nin Türkiye ile işbirliği yaptığı sınırlı dosyalardan biri, Akıncı darbe davasının üç numaralı sanığı olan ve 15 Temmuz gecesi bu üste bulunduğu güvenlik kamerası kayıtlarıyla kanıtlanan sivil imam Kemal Batmaz’a ilişkindir.
Kemal Batmaz, bu iddianamenin iki numaralı sanığı diğer sivil imam Adil Öksüz ile darbe girişiminin hemen öncesinde 11 Temmuz 2016 günü aynı uçakla New York’a gitmiş, 13 Temmuz tarihinde de yine kendisiyle aynı uçakla New York’tan İstanbul’a dönmüştür. İkisini hem Atatürk Havaalanı hem de Kennedy Havalimanı’nda gösteren fotoğraflar iddianamede de yer almıştı. Batmaz ile Öksüz’ün ortak bir yönleri, darbe girişimin ertesi sabahı (16 Temmuz) Akıncı Üssü’nün civarında açık arazide farklı noktalarda Jandarma tarafından yakalanmalarıydı. Her ikisi de gözaltındaki ifadelerinde “arsa bakmak” için orada bulunduklarını söylemişlerdi.
Ancak Akıncı Üssü’ndeki 143’üncü Filo’nun güvenlik kamera kayıtları, Batmaz’ın uğraşının arsa bakmak olmadığını, o gece filoda yoğun bir mesai yaptığını ortaya koymuştur. Batmaz, yapılan yargılamada 79 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştır.
Fetullah Gülen’in Pensilvanya’daki çiftliği.
“FETHULLAH GÜLEN’İN YANINA GİDİYORUM”
Şimdi Batmaz’la ilgili ilginç bir ayrıntıya geçelim. ABD makamlarının Türk tarafına verdiği belge, 15 Temmuz gecesi Akıncı Üssü’nde faal bir konumda olduğu saptanan Kemal Batmaz‘ın 1 Ocak 2016 tarihinde ABD’nin New Jersey eyaletindeki Newark Havalimanı’ndan bu ülkeye giriş yaptığı sırada sorgulanmasını konu alıyor.
ABD İç Güvenlik Bakanlığı’na bağlı gümrük ve sınır muhafaza memuru, giriş damgasını vurmadan önce Batmaz’ın pasaportunu incelerken, ABD’ye çok fazla giriş yapmasını dikkat çekici bulunca, kendisinin detaylı bir mülakata alınmasına karar verir.
Mülakatta ABD’ye neden bu kadar sık geldiği ve nerede kalacağı gibi sorularla sıkıştırılınca, Kemal Batmaz’ın verdiği yanıt 15 Temmuz’la ilgili pek çok gerçeğin yerli yerine oturmasını sağlayacak niteliktedir. Batmaz, sorular karşısında “Pensilvanya’da İmam Muhammed Fethullah Gülen’in yanında kalacağını” bildirir.
ABD’li görevli, rutin bir uygulama olarak bu görüşmenin tutanağını sisteme kaydeder. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Ankara’da Adalet Bakanlığı’nın ABD’den bilgi talebinde bulunması üzerine arşivden çıkartılan bu belge Ankara’ya iletilir.
DARBEYE GİDEN YOLLAR PENSİLVANYA’DAN GEÇER
Bizzat ABD’nin Ankara’ya ilettiği bu belgenin önemi, 15 Temmuz gecesi Akıncı Üssü’ndeki 143’üncü filoda bulunduğu ve darbe girişiminde rol oynadığı kanıtlanmış olan Kemal Batmaz’ın, kalkışmadan altı ay kadar önce ABD’ye gittiğinde bu ülkede yaşayan Fethullah Gülen’in misafiri olmasıdır.
ABD yönetimi, darbe girişiminin dışında olduğunu, bu hadiseden haberdar olmadığını ileri sürüyor. Bu belge ise 15 Temmuz darbe girişiminin bazı başat aktörleri açısından kalkışmadan önce Pensilvanya ile Türkiye arasında bir trafiğin işlediğini gösteriyor.
Bizzat bu ABD belgesi, 15 Temmuz’un perde arkasına bakıldığında, darbeye giden yolların, ABD’nin bir eyaletine, Pensilvanya’ya kadar uzandığını kanıtlıyor.
ABD yönetimleri, darbenin dışında olduklarını söyleyebilir.
Bunun ifade edilmesi, bir başka ülkenin demokrasisini hedef alan bir girişimin -ABD’nin dahli olmasa bile- belli ölçülerde kendi ülkelerinde, ABD topraklarında kurgulandığı gerçeğini ortadan kaldırmıyor.
ABD, 2016’dan bu yana bu gerçekle yüzleşmekten kaçınıyor...
Yok eğer ABD’li yetkililer, Kemal Batmaz’ın Pensilvanya’da Fethullah Gülen’in yanına sadece misafirliğe gittiğini düşünüyor ve buna inanıyorlarsa, bu da başka bir soruna işaret eder ABD sistemi açısından.
Paylaş