Paylaş
Romeo ve Juliet... Onların yaşadığı aşk, dünyanın en büyük aşkı. Ve hikâyeleri, asırlardır anlatılır.
Ankara Devlet Opera ve Balesi (ADOB) de, bu en ünlü aşkın hikâyesini tam 17 yıl sonra bale gösterimiyle sahneye koyarak, sanatseverlerle yeniden buluşturdu. Gösterimlerin biletleri satışa çıkar çıkmaz tükendi. ‘Romeo ve Juliet’in son temsilini perşembe akşam yapan ADOB, sezonu da kapatmış oldu.
Dünyada ilk kez Çaykovski müzikleriyle sahnelenen büyük aşk hikâyesinin Opera’daki veda gösterimi öncesi kulisteydim.
İşte, ‘Romeo ve Juliet’ aşkını anlatan balenin perde arkasında yaşananlar...
SON DÜZLÜK KOSTÜM VE MAKYAJ
Bir buçuk yıllık çalışmanın eseri olan Romeo ve Juliet balesinin sahne arkasında da hummalı bir hazırlık var. Yıllarca eğittikleri bedenlerini, müziğin ritmiyle uyumlu hale getiren balerin ve baletler, temsil öncesi ilk olarak bale dersinde ter döküyorlar. Sanatçılar dersteyken, sahne de gösteriye hazırlanıyor. Bir yandan izleyiciyi eserin ilk kez sahnelendiği 1594 yılına götürecek devasa dekorlar sahneye yerleştirilirken, bir yandan da kilolarca ağırlıktaki spot ışıkları kuruluyor. Ve tabii, perdenin ve sahnede kullanılacak küçük dekor eşyaların kontrolleri yapılıyor.
NASIRLI AYAKLAR EKMEK TEKNESİ
Sahnede bunlar olup biterken, dersi biten sanatçılar “Son düzlük” dedikleri makyaj ve soyunma odalarına giriyor. Karakterlerine uygun kostümlerin içine giren balerin ve baletler, makyajlarının ardından sahneye yöneliyor. Kostümlerden sonra sıra, “Onlar bizim ekmek teknemiz, gurur duyuyoruz” dedikleri ve uçlarında yürüdükleri için yıllar içinde nasırlaşan, kemiksi bir yapıya bürünen ayaklara geliyor. Çorap ve puantların içine girdikten sonra bileklerine dolanan kurdeleler ile zarif bir görünüme kavuşan ayaklar, artık dans etmeye hazırlar. Ve, perde...
EN GÜZEL SÜREÇ SEYİRCİYLE BULUŞTUĞUMUZ AN
Eserde Romeo’yu, 18 yıllık bale sanatçı Burak Kayıhan canlandırıyor. “En güzel süreç, hazırlık aşamasının tamamen bitip, sahnede seyirciyle buluştuğumuz an” diyor ve şöyle devam ediyor:
“Çok dramatik bir eser. Eseri sahneye koyarken çok keyif aldık. Ankara seyircisi de, biz de çok mutluyuz. ‘Romeo’ olmak çok keyifli. Çünkü çok masum birinin, kendini ölüme itmesi kadar çıldırdığı bir karakteri canlandırıyorum.”
SON TEMSİL OLDUĞU İÇİN DAHA ÇOK HEYECANLANDIM
14 yıldır profesyonel olarak balerinlik yapan Sultan Menteşe de eserin diğer baş karakteri olan Juliet’e hayat veriyor. Son temsil olduğu için daha çok heyecanlandığını söyleyen Menteşe, “Juliet olmak nasıl bir duygu” diye sorduğumda, “Çok keyifli. Karakterin etkisinde kısa süreli kalabiliyorum” yanıtını veriyor.
Opera’nın ‘Mahir Ağabeyi’ Mahir Erdaş da kostümlerdeki son rötuşları yapıyor. Erkek Gardırop Şefi olan Erdaş, “Birlikte çalıştığımız iki arkadaşımız daha var. İşte bizi zorlayan bir şey yok. Sanatçılar kadar biz de heyecanlı oluyoruz ama oyun başladıktan sonra ‘Bitti’ diyoruz” diye görevini anlatıyor.
Önündeki konsoldan takip ettiği orkestra şefi ile sürekli iletişim halinde olan Bale Notatörü Aslı Öngören de perdeleri, ışıkları, sahne düzenini sağlıyor. Daracık alanda 19 yıldır sürdürdüğü işi için, “Temsilin sağlıklı geçmesini organize ediyorum” diyor.
ÖNÜMÜZDEKİ SEZON DEVAM EDECEK
Sezona veda eden eserin libretto ve koreografisini ADOB Müdürü Volkan Ersoy ile Armağan Davran, müzik düzenlemesini Tolga Taviş, dekorunu Çağda Çitkaya, kostümlerini Sevtaç Demirer, ışık tasarımını Fuat Gök yaptı. Sunay Muratov ve Murat Cem Orhan ise dönüşümlü olarak orkestraya şeflik etti. Geride kalan sezonda seyirci yüzdesi olarak büyük artış sağlandığını belirten Ersoy, Romeo ve Jüliet’in önümüzdeki sezon da devam edeceğini söyledi. Ersoy, şöyle konuştu:
“Bu aşk hikâyeleri çok seviliyor. Bale, anlatımı sözsüz bir sanat dalı. Bu güzel dramatik baleler, seyircimiz tarafından ilgi görüyor. Önümüzdeki sezona daha yeni ve büyük eserler hazırlıyoruz. Repertuar çok renkli ve iddialı. Görkemli bir açılış planlıyoruz. Her ay yeni bir prömiyerle Ankaralı sanatseverleri sanata doyuracağız.”
Dünyaca ünlü İngiliz yazar William Shakespeare tarafından 1591-1596 arasında yazıldığı tahmin edilen eser, ilk kez 1594’te sahnelendi ve daha sonra defalarca operaya, baleye, sinemaya uyarlandı.
Paylaş