Paylaş
Herkes çocukların kitap okumadığından yakınıyor. Çocuklar neden kitap okumayı sevmiyor?
Çocuk kitapları editörü olduğum için herkes bana “Aaaa ne kadar da eğlenceli bir alan” diyebiliyor. Evet, eğlenceli ama çocuk kitapları ‘eğlence işi’ değil. Yetişkin kitaplarına ne kadar değer ve önem atfediyorsak, çocuk kitaplarına da aynı önemi atfetmemiz gerekiyor. Çünkü kitapta önemli olan edebi değeridir. Eğer biz çocukların kitap sevmesini istiyorsak, onlara iyi edebiyat vermeliyiz. Kitap okumak, aldığın hazdan sonra gelişir. Eğer sen bir sanat eserinden keyif alıyorsan, bir film izlemekten zevk alıyorsan, okuduğundan da zevk alırsın. Okuduğundan zevk alırsan kitap okumayı seversin.
Çocuk kitaplarının eğitici ve öğretici olması isteniyor. Oysaki çocuk kitapları da edebi bir türdür. Nasıl yaklaşılmalı çocuk kitaplarına?
Türk ve dünya çocuk edebiyatı, çocuklara bir şeyler öğretme temeline dayanıyor aslında. Bu ilk başta dindi. Kiliseler çocuk kitabı basıyordu. Sonra gelişti. Ancak çocuk kitabı dediğimizde akla hâlâ ‘çocuklara bir şey öğretmek’ geliyor. Oysaki çocuk zaten annesinden bir şey öğreniyor, öğretmeninden öğreniyor, babasından dedesinden öğreniyor. Herkes çocuklara bir şeyler öğretmeye çalışıyor. Neden kitaplara da öğretici bir dil koyuyoruz ki? Buna gerek yok. Zaten ders kitabı var, öğretmeni var, okulu var. Çocuk kitabı alanı, onun zevk alma ve hayal gücünü geliştirme alanı olmalı. Dolayısıyla bir şey öğretmek zorunda değil. Çünkü bir şey öğreten aslında edebiyat olmuyor. Eğer bir kitap, anlatırken içselleştirirse edebiyat olur.
Günümüz çocuk kitaplarının resim ve içerik bütününe baktığımızda çeşitli sorunlar olduğunu görüyoruz. Sadece yazılar değil, bazı resimler de çocuklara uygun değil. Nasıl olmalı?
Çocuk kitaplarının ticari bir yanı var Türkiye’de. Bu nedenle de pek geliştirilmiyor. Eğer birileri çıkıp da “Çocuk kitaplarını psikologlar denetlesin” diyorsa, burada çok ciddi bir sorun var demektir. Bağımsız bir zemin oluşturulmalı hâlbuki... Meselâ İsveç’te bu var. İsveç’te çocuk kitaplarıyla ilgilenen, araştırmalar yapan bir dernek var. Bizim eksiğimiz bu Türkiye’de. Bir dernek kurulabilir, o dernek raporlar yazılabilir; ama denetleyen bir birim kurma fikir yanlıştır, yasakçıdır, sansürcüdür. Bağımsız bir dernek olsa ve o dernek raporlar çıkarsa “Bu iyi illüstrasyondur” dese, “Bu çocuklar için iyi değildir” derse… Piyasada kötü bir kitap dolaşıyorsa, alıp bu kitabı incelese ve bu kitap hakkında raporlar yazsa...
Ama birileri çıktı ve ısrarla “Çocuk kitaplarını psikologlar incelenmeli, kötü olanlar yasaklanmalı, toplanmalı” dedi. Ne diyorsun bu konuda?
Yasaklanma, toplatılma gibi şeyler çok yanlıştır. Üzerine düşünülmeden ortaya atılmış şeyler olarak değerlendiriyorum. Birileri de “İsteyen her kitabı bassın, ebeveynler seçsin” diyor meselâ... Bu da yanlıştır. Çünkü her ebeveyn bilinçli değil. Örneğin bazı ebeveynler marketten bir liraya çocuğa kitap alıyor ve o kitaplar çocuğa ulaşıyor. Üstelik bu kitapların pek çoğunun içeriği kötü, resmi kötü, yazısı kötü…
Editör, akademisyen, illüstratör, çocuk psikoloğu, yazar çizer gibi yetkinlikleri olan insanların bir araya geldiği dernekler olmalı, çalıştaylar yapılmalı ve bunu tartışmalı. Bu, devletin bir organı olmamalı. Bağımsız olmalı. “Şu kitap yasaklansın, şu toplatılsın” gibi bir öneri olmamalı. İyi raporlar yazmalı ve bu raporları toplumsallaştırarak herkese ulaştırmalı. Doğru olan budur. Bir denetim mekanizması kurup yasak istemek değil.
Ayrıca kitapların okumasını psikologlar yapmamalı, editörler yapmalı. Psikolog sadece öneride bulunabilir. Editör, psikolojik bir geri bildirim alabilir. Disiplinler birbirine karışmamalı! Herkes kendi profesyonel işini yapmalı. Yayıncı veya editör bir psikoloğa “Şurada şöyle bir şey var, sizce bu yaş grubuna uygun mu?” diye danışabilir sadece... Yani psikoloğa kitabı gönderip okutamazsın. Psikolog editör değildir çünkü!
Peki, kitaplardaki yazı boyutu ve resimler?
Çocuk kitapları yaş gruplarına göre ayarlanmalı. Meselâ, soyut resimler 0-5 yaş grubu için uygun değilken, 10 yaş için son derece uygun olabilir. Yazı puntoları da aynı şekilde. Küçük yaşlardaki çocuklar için yazılan kitapların puntoları daha iriyken, yaş ilerledikçe puntolar normalleşir. Resimlerin yerleştirilmesine ve uyumuna, tarzına ve içeriğine de yaş gruplarına göre karar verilmelidir.
Çocuklar bazı kitaplarda ‘bilinçaltı mesaj’ bombardımanına da maruz kalıyor. Kitap içerikleri belirlenirken nelere dikkat edilmeli?
Burada ebeveynlere ve öğretmenlere çok büyük bir görev düşüyor. Kitapların içeriklerini okuyup anlamaları gerekiyor. Türkiye’de sadece belli başlı bilinçaltı mesajları vermek için hazırlanmış çok niteliksiz kitaplar var. Bunlar hem çocuğu kötü bir eserle tanıştırdığı için iyi değil hem de bir çocuk propagandaya maruz kaldığı için bunlardan olumsuz etkileniyor. Çocukların zihni öğrenmeye, yeni bilgiler almaya çok açık çünkü… Bu nedenle biz çocuk kitaplarını seçerken onların bilimsel bir temelinin olmasını çok önemsiyoruz. Çocuklara her şeyi sunamayız. Çocuğu evrene inandıran, insana inandıran, dünyaya inandıran bilimselliği aşılayan içerikler çocuklar için uygundur. İllâ ki bilinçaltı bir mesaj verilecekse de yardımlaşmak, insan sevgisi, hayvan sevgisi, doğa sevgisi gibi çocuğa değer katacak şeyler verilmeli. Dini veya siyasi propaganda, ırkçılık vb. şeyler değil.
Paylaş