14 Ocak 2012
Sadece kayak yapanların değil, dağlarımızdaki temiz hava imkanlarından yararlanmak isteyenlerin de ilgi duyabileceği imkanları ifade eden kış turizmi, ülkemizde giderek artan bir önem kazanıyor. Yaz tatili alışkanlığının kış aylarına da yansımasını sağlayan konaklama, ulaşım ve hizmetlerin birlikte sunulduğu merkezlerimiz artıyor.
Bir zamanlar bilinen birkaç merkezde belli tarihlerde yapılabilen kayak tatili seçeneklerinde, meteorolojik verileri de günlük yayınlanan merkezlerin olduğu bir konuma ulaşıldı. Çok yakınlarındaki Elmadağ yanında diğer merkezler açısından, Ankaralı kayak severler en şanslı olanlar arasında. Kastamonu (Ilgaz), Çankırı (Kadın çayırı), Bolu (Kartalkaya,Esentepe), İzmit (Kartepe), Kayseri (Erciyes), Isparta (Davraz), karayolu ile birkaç saatte ulaşabilecek ilgi alanı içinde. Geçen yıl Dünya Üniversite Oyunları’nı izlediğimiz Erzurum (Palandöken) ve çam ormanları arasında dünyanın en kaliteli kar imkanlarına sahip Kars’a (Sarıkamış) Ankara’yı hava ulaşımının da Başkent’i haline getiren Anadolujet’le her gün ulaşmak ve en çok 2 saat içinde pistlerde olmak mümkün. Tüm kayak merkezlerinde çocuklara, yeni başlayanlara ve kendisine güvenen usta kayakçılara hitap edecek pistler var. Güvenlik ve sağlık imkanları da ilgili kuruluşlar tarafından alınmış durumda.
Kültür ve Turizm Bakanlığımız, kış turizmi ve kayak merkezlerimizi özel bir broşürle tanıtıyor. Sayın Çankırı Valimizin Ankara’da başlatacağını Ankara Hürriyet’te okuduğumuz kampanyanın Ilgaz Dağında komşu olan iki ilimiz Çankırı ve Kastamonu’nun Ankaralı kayak severler tarafından daha çok tanınmasına fırsat sağlayacağını düşünüyorum. Geçtiğimiz günlerde Abant’ta yapılan İpek Yolu Belediyeler Birliği Toplantısı’nda yakından tanıma fırsatı bulduğumuz, Bolu’daki Esentepe ve Köroğlu kayak merkezleri de kaplıca ve uzun kayak yürüyüşlerine imkan sağlayan yönleri ile tercihlerimiz arasında yer almalıdır. Önümüzde 20 Ocak - 6 Şubat arasındaki yarıyıl tatili var. Kayak mevsiminin Nisan ayına kadar devam ettiği yörelerimiz olduğunu unutmadan, kendimize ve çocuklarımıza güzel bir anı hediye etmeye ne dersiniz?
Tüm yıl, turizm yapılabilen bir ülkemiz var. Bu imkanların iç turizmde de, yaygın olarak kullanılmasını sağlayacak gelişim planları ve yatırım imkanları da Kültür ve Turizm Bakanlığımız tarafından sağlanıyor. Kapasitenin artışı ve ilginin yükselmesi ile gelecek yıllarda, yaz turizmini hedef alan erken rezervasyon uygulamalarının, kış turizmi için yaz aylarında başlatılması da mümkün olabilecektir.
Seyahat acentelerimiz, kayak severlere uygun fiyatlar yanında, özel destekler de sunmaya başladı. İlk defa kayağa başlayacaklar için kayak başlangıç dersleri, ekipman kiralanması ve kayak okullarındaki ders imkanlarını, turizm işletmelerimiz de sunduğu sıcak ortamlarla destekliyor. Sadece okul tatillerinde değil, hafta sonlarında da kayak yapma imkanımız, tüm ülkede çok yakınımızda. Yerinizi şimdiden ayırtmakta fayda var.
Yazının Devamını Oku 31 Aralık 2011
2011 yılını Antalya’da yapılan Turizm Değerlendirme Kurulu çalışmaları ile uğurlarken;sektöre destek geleneğini devam ettiren Kültür ve Turizm Bakanlığı ile başarısını kanıtlamış bir turizm camiasının varlığını büyük bir gururla yaşadık.
Hedeflerin dünya ölçüsünde ki başarılarla ifade edildiği bu dönem tanıtım alanında örnek alınan çalışmaların yerindeliği yanında; tüm ülkeye yayılmakta olan yatırımların doğru yönlendirilmesi ile de kendini kanıtlayacaktır.
Turizm yatırımlarının büyük bir başarı ile sürdüğü Anadolu 10 milyonu aşan turist sayısı ile de şimdiye kadar bilinen turizm bölgelerimizle de boy ölçüşür bir nitelik kazanmıştır.Sayın Bakanımızın da verdiği büyük destekle kültür ve kültüre bağlı ekonomiler, Anadolu’nun belirleyici niteliği haline gelmiştir.Bu, Bakanımız Sayın Ertuğrul Günay’a verilen Fahri Doktorluk unvanlarının haklılığını ve doğruluğunu da bir kez daha ortaya koymaktadır.
Gelecek, turizm fuarlarında en iyi şekilde temsil edilen ülkemizin, Kültür Fuarlarında da yerini alması zamanının geldiğini işaret etmektedir.Turizm Fuarlarının başarısı içinde kültüre yer ayrılması ile birlikte, yeterli birikim ve kapasiteye ulaşan, kültürel değerlerimizle Çin, Almanya, Avusturya, İngiltere ve Amerika’da düzenlenmekte olan Kültür Fuarlarında da, yerimizi almamız gerektiğini düşünüyorum. Dünya Kültürel Miras listesindeki eserlerimiz, oluşturulan Alan Yönetimleri, sokak ve kent iyileştirmeleri, müzelerdeki yenilikler bu görüşümüzü destekleyen, geliştirilebilecek veriler arasındadır.
Ankara’da yapılması planlanan büyük müze alanı içinde de, uluslararası anlamda bir kültür fuarı düzenlenebilir.Dünya çapında bir gelişim anlayışı ile planlanacak Ankara Kültür Fuarı, emsallerinden farklı bir yapıya kavuşma ve ITB Berlin, Moskova gibi bir geleceğe, Çin’deki Shenzhen Kültür ve Viyana Çağdaş Sanatlar Fuarları ile birlikte, dünya çapında bir marka olma şansına sahip olacaktır.
2012 Dünyada yaşanacak beklenmeyen gelişmelere açık bir yıl olarak tanımlanmasına rağmen, bu gelişmeleri, beklenen sonuçları ile olumlu bir hale çevirme yeteneğini kazanmış olan sektörümüzün, başarı çizgisini devam ettireceğine inanıyorum.Bu inancım, Tanıtma Genel Müdürümüzün bütün öngörüleri kapsayan, cesaret veren, uzun yılların birikimlerini değerlendirerek, uygulamaya aktaran açıklamalarından destek alıyor.Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğümüz ise, gezgin olarak sizlerin; işletmeci olarak da bizlerin çalışmalarını kolaylaştıracak, önlemler geliştirmektedir.Anadolu’da Devam etmekte olan turizm yatırımları, işletmeye açıldığında, halen binden fazla otelle verilen hizmetin çeşitliliği ve çehresi daha da farklı olacaktır.Bizleri turizm merkezlerine ulaştıran turistik yolların, oralarda yaşamımızı kolaylaştıran altyapıların gerçekleşmesi ve Kentlerimizde kültürel etkinlikleri izleyebileceğimiz imkanlarla donatılmış, Kültür Merkezleri de, Genel Müdürlüğümüzün övgüye değer çalışmaları arasında, önemli bir yer tutmaktadır.
ATİD olarak 2012 için farklı gelişmelerin içinde olacağız.Bizi bu hedeflere 5 yıl önce yaptırdığımız bir çalışmanın verileri taşıdı.Bakanlığımızın destekleri ile yenilemeyi düşündüğümüz çalışmayla gelişmeleri izlerken, elde edeceğimiz yeni veriler de, kültür ekonomileri alanındaki çalışmalarımıza destek oluşturacaktır.
Esirgemediğiniz ilginizin devam edeceği, tatillerinizin kültürle değer kazanacağı, Mutlu Yıllar diliyorum.
Yazının Devamını Oku 28 Aralık 2011
AMALGAM; gümüş, kalay ve bakır alaşımının, cıva ile karıştırılması ile elde edilen gümüş dolgular olarak tanımlanabilir. Karışımın yüzde 45’ini oluşturan cıva, diğer metalleri birbirine bağlayarak dayanıklı bir dolgu malzemesi ortaya çıkmasını sağlar. Amalgam dolgular 150 yıldan beri çeşitli gelişmeler göstererek çok sayıda çürük dişin tedavisinde kullanılmıştır. Amalgam dolgudaki cıva zehirli değildir. Cıva diğer metallerle birleştiğinde kimyasal yapısı değişir ve zararsız hale geçer. Çiğneme ve öğütme sonucunda ağızda açığa çıkan cıva miktarı su, hava ve yiyeceklerle alınan miktardan çok daha küçüktür. Böcek ilaçları, akü, kimi fotoğraf ve lastik ürünleri, bazı boyalar cıva bileşikleri içermektedir. Endüstri atıkları içeren denizlerden çıkarılan balık, midye gibi gıdalarda ise sağlığa zarar verecek oranda cıva tespit edilmiştir. Yapılan bilimsel araştırmalarda amalgam içindeki cıvanın sağlığa zarar verdiğine ilişkin herhangi bir sonuca ulaşılmamıştır. Amalgam dolgular söküldüğünde, cıvanın oluşturduğu düşünülen bazı hastalıkların iyileştiğine ait veriler ortaya çıkmamıştır.
Amalgam neden tercih edilir?
Amalgam hâlâ en dayanıklı, en uzun ömürlü en kolay uygulanabilen dolgu maddesidir. Yılda bir milyardan fazla amalgam dolgu yapıldığı tahmin edilmektedir. Diğer dolgu maddelerine oranla çok daha kısa zamanda ve kolay uygulanabilirler. Porselen, altın ve beyaz dolgular, hem daha pahalıdır, hem de daha çok zaman ve dikkat isterler. Ayrıca diğer dolgu materyalleri genellikle amalgam kadar uzun ömürlü değildir. Amalgam cıvaya alerjisi kesin olarak tespit edilen bireylerde kullanılmamalıdır. Popülâsyonda bu oran yüzde birden çok daha düşük bir olasılıktır. Gerekmediği sürece amalgam dolgular sökülmemelidir. Çünkü hem gereksiz masraf getirmekte, hem de dişe zarar verme olasılığını artırmaktadır.
Şikayet yoksa söktürmeyin
Amalgam dolgu yapıldıktan sonra iki saat öğütme işlemi yapılmamalıdır. Takip eden 24 saat içinde ise sert besinlerin o bölgede çiğnenmemesi hastalardan istenmelidir. Hastaya 24 saat geçtikten sonra polisaj işlemi için ikinci bir randevu verilebilir. Bu uygulama dolgunun anatomik ve fonksiyonel olarak tekrar gözden geçirilmesini de sağlar.
Amalgam dolgulardan sonra kısa süreli bir sıcak-soğuk duyarlılığı olabilmekte ve bu zamanla kaybolmaktadır. Ancak ender olsa da bazı kişilerde ağızda çeşitli metaller bulunduğunda ya da çatal gibi başka bir metal ile temas ettiğinde elektriklenmeden doğan hassasiyetler olabilmektedir. Bu sorundan kesin olarak emin olunduğu durumlarda amalgam sökülerek, beyaz dolgu ile değiştirebilir.
Sonuç olarak estetik kaygınız ve cıva alerjiniz yoksa amalgam dolgularınızı gönül rahatlığı ile kullanabilirsiniz. Şikâyetiniz yok ise amalgam dolgularınızı söktürmenize gerek yoktur. Çünkü bilimsel olarak tersini kanıtlayacak bir durum tespit edilmemiştir.
Yazının Devamını Oku 9 Aralık 2011
Bu hafta Genç turizmciler tarafından düzenlenen Turizmde Gençlik Ödülleri töreni, 100 yılı aşan turizm tarihimizin son 25 yılında yakalanan başarı çizgisinin, mutluluk veren etkinliklerinden biriydi. Bu ödüllerin üzerinde durulması gereken yönü ise, kişilere yönelmiş olmasıydı. Türkiye 2000 yılında örnek alınan tanıtım kampanyası nedeniyle, başarı ödüllerini kazanmaya başlamış; dünyada adından söz edilir hale gelmişti. Halen aynı çizgide devam ettirdiğimiz kampanyanın en güzel yönlerinden biri de, tüm ülkeye benimsenen bir logo kazandırmasıydı. Kendi ürettiği pazarlama ve satış teknikleri ile de tüm kriz dönemlerini başarıyla sonuçlandıran turizm işletmelerimizin, uluslararası alanda elde ettikleri başarılar, başlangıçta Almanya’da alınan ödüllere konu olurken; başarı çizgisi de yükselmeye, ödüller dünya çapında gelmeye devam ediyor. Artık ödül törenleri de ülkemizde düzenlenmeye başladı.
Turizmde bir başka ödül heyecanı da Skalite ödülleriyle Uluslararası Skal Dernekleri Federasyonunda yaşanmaktadır.
SKAL gibi Uluslararası kuruluşlar dünya başkanlıklarını ülkemiz temsilcilerine teslim ederken; genç turizmciler, gelecek yüzyıl için ümidimiz olduklarını bizlere bir kez daha gösterdiler. Gözden uzak tutulması mümkün aksaklıklar, geceye renk katan, gelecekte düzeltilebilecek güzellikler olarak anılacak. Geleceğe ve dünya gençlerine yönelik projelerinin merkezinin Ankara’da olmasını kendilerine öneriyorum.
Ankara tüm kurum ve kuruluşları yanında kendilerini Başkentli olarak kabul eden hemşerileri ile yeni bir turizm yapılanması yaşıyor. ATİD’de bu yapılanmada yer alacak kuruluşların destek beklentilerinin arkasında olabilecek çabalarını giderek artırıyor.
Geleceğin kongre şehirleri arasında olma yarışında ATO Kongre merkezimiz, uluslararası deneyimleri olan bir işletmeci tarafından, hizmete hazır hale getirildi. Son değerlendirmelerle İçkale ve Doubletree by Hilton Ankara; Ankara’da beş yıldızlı otel sayımızın yükselmesine katkıda bulundular. JW Marriott otel de, iş dünyasını bir arada toplayan yapılanması ile Ankara’ya uzun yıllar marka değerleri ile hizmet veren otellerimizin arasında yer aldı.
Güvenlik ve huzurun olmadığı bir yerde turizmin gelişmesi beklenemez. İki gün önce Televizyon kanallarının haber bültenlerini izlerken bir turizmci olarak beni fazlasıyla mutlu eden ve birçok tv kanalında bıkmadan defalarca izlediğim; Ankara’nın turizm açısından güvenlik sorunu olmadığını gözler önüne seren bir olayı, sizlerle paylaşmak istedim. Kızılay’da Akşam saatlerinde Sakarya Caddesi’nde başlayan kavgada bir grup genç, bir kişiyi önce dövdü, sonra ise bıçakladı. Bu sırada Ankara Kent Güvenlik Yönetim Sistemi Merkezi tarafından polis ekipleri telsizle yönlendirildi. Kızılay’ın değişik noktalarına konuşlandırılan MOBESE kameraları, kavgayı başlangıcından itibaren takip etti. Şüpheliler, haber merkezinin yönlendirmesinin ardından kısa sürede olay yerine gelen polis ekiplerinin müdahalesiyle gözaltına alındı.Öte yandan haber merkezinin ihbarı üzerine olay yerine gelen Hızır Acil görevlileri yaralıya müdahale ederek hastaneye sevk etti. Başta Ankara Emniyet Müdürü Zeki Çatalkaya olmak üzere bu olayı saniye saniye MOBESE kameralarıyla takip eden ve suçluların filmlerde olduğu gibi yakalanarak adalete teslim edilmesini sağlayan emniyet görevlilerine turistin huzur içerisinde gezeceği bir Ankara sunmalarından dolayı teşekkür ediyorum.
Yazının Devamını Oku 3 Aralık 2011
TÜRKİYE, topraklarındaki 12 bin yıla varan kültürel değerlerini, turizm ekonomisi içinde değerlendiren yeni bir yapılanmayı sürdürüyor. Hukukun, dinlerin, felsefenin, sağlığın, astronominin, sanatın, ticaretin Anadolu’da gizli temellerinin dünya kamuoyu ile paylaşıldığı bir dönem yaşıyoruz. Dünya müzelerine yayılmış eserleri tekrar vatanları ile buluştururken Dünya tarihinin izlerini de yerine oturtmaya çalışıyoruz. İmparatorluklara Başkentlik yaptığı için “Dünya Kenti” unvanını taşıyan İstanbul; her ne kadar beklentilere cevap vermese de artık bir “Avrupa Kültür Başkenti” olarak da anılıyor. 2004 yılında yürürlüğe giren Kültür Yatırımları ve Girişimlerini Teşvik Kanunu ile Turizm İşletmeleri gibi Kültür İşletmelerine de belge verilmesi imkanı getirildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bürokrasisi gerekli ortamı hazırlayamadığı için yaygın olarak yararlanılamayan bir imkan olarak duruyor.
İlgi alanı genişler
Anadolu Turizm İşletmecileri Derneği (ATİD) olarak destek vermek istediğimiz kültür işletmecisi dostlarımızı da aramızda görmek istiyoruz. Kültür işletmeleri geleceğin ekonomisi anlamında daha çok destek ve ilgi bekliyor. Söz gelimi TOBB bünyesinde bulunan sektör meclisleri arasında bir “Türkiye Kültür Meclisi” oluşturulması; bu anlamda çok önemli katkılar sağlar. Sanat, gösteri, müzecilik, Safranbolu, Beypazarı gibi sokak ve kent düzenlemeleri alanlarında faaliyette bulunan ticari işletmelerin temsil edileceği bu Meclisin, Bakanlığın çalışmalarının hızlanmasına da vesile olacağı düşüncesindeyim.
Ankara’da Sayın Valimiz Alaaddin Yüksel’in önderliğinde hızla ilerleyen turizm ekonomisini destekleyecek birçok yeniliğe tanık oluyoruz. Söz gelimi TCDD Genel Müdürü Ankara’nın demiryolu ulaşım ağlarının merkezi olacağını açıkladı. Ardından Mevlana’yı anma törenleri için Konya’dan 23.30’da özel sefer konması, Ankara’yı çevresi ile birlikte değerlendiren bu yenilikçi çalışmaların bir sonucudur. Aynı seferin Eskişehir hızlı treni ile eşgüdüm halinde genişletilmesi, ilgi alanının 1000 Km.lik bir genişliğe yayılmasını sağlayabilir.
Ankara’nın konuklarına sunacağı imkanlardaki genişlemeyi, Ankara Kalkınma Ajansı’nın düzenlediği Çevredeki İpekyolları’nın değerlendirileceği bir başka çalıştayda da göreceğiz. Sayın Valimizin de katılacağı bu çalışmanın Ankara’dan Sapanca’ya kadar uzanan yörede, kültür ve turizm ekonomisine olacak katkılarını, destek alacağımız diğer projelerimizle birlikte, gelecek haftalarda burada sizlerle paylaşacağız.
İşbirlikçi ve öncü
Ankara Kalkınma Ajansı’nın bu etkinliği diğer Ajanslara da yardımcı olacak, çevre ajansların birbirleriyle işbirliğini ortaya koyan öncü ve örnek bir proje. Bundan sonra Frig Vadisi odaklı bir çalışmanın da kültürel bir etkinlikle (Midas, Yunus Emre gibi) desteklenerek Eskişehir’le birlikte yapılması yeni bir örnek olacaktır. Anadolu Turizm İşletmecileri olarak bizlere katkı ve destek sağlayan; 2023 Stratejisinde yer alan ilkelere, Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan daha fazla değer veren tüm kuruluşlarımıza teşekkürlerimizi burada yinelemek isteriz.
Ayrıca, ATO ve Valiliğimizle birlikte katılacağımız etkinliklerin, Başkent’in özelliklerine uygun olmasını öngören çalışmalar içindeyiz. Seçici ve seçkin faaliyetlerde olmak çabasındayız; söz gelimi, beklentilerimize uygun olduğu için Berlin ITB’ de, Moskova MITT’de ve geçen yıl büyük ilgi toplayan EMITT Fuarında kendi standımızda olmayı planladık.
Yazının Devamını Oku 26 Kasım 2011
ANKARA’dan Eskişehir, İstanbul, Samsun’a uzanan karayolları üzerinde Divriği, Alacahöyük, Çorum, Hattuşaş, Safranbolu gibi yörelerimizi tanımlayan levhalar var.
Bu, daha önceleri paylaştığım turizm değerlerimizin yollarımızı süsleyebileceği önerimin gerçekten güzel bir uygulaması. Bize yol bilgileri sunan ışıklı cihazların da bu amaçla kullanılması beldelerimizi birbirine bağlayan karayollarımızın Anadolu turizmine olan katkısını tamamlayacaktır. Karayolları üzerinde yer alan kültürel değerlerimizin gezilebilirlik imkanını artıracak, katkıda bulunacak bir başka yapılanma da uzun süredir ihmal edilen Kamping Tesisleri ve Karavanlar.
Oysa kalitesi giderek yükselen yollarımız, yol boyu tesislerimizle, birer turizm destinasyonu haline geliyorlar. BP MOCAMP’lar Türkiye’de turizmi başlatan tesisler olarak uzun süre önemli bir fonksiyona sahiptiler. Kilyos’ta Dünya Kamp Karavan Rallisi’nin yapıldığı 40 yıl öncesinden günümüze kalan, Şükrü Kızılot hocamızın gazetemizde değindiği gibi, uçaklarla kıyaslanan ÖTV’lerle bir karavana sahip olmanın zorluğudur. Oysa yollarında tekrar karavanlarla seyahat edilen bir ülkede olmak hakkımız.
Turizm türü sayılmıyor
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Nitelikler Yönetmeliğinde kampingler “karayolları güzergahları ve yakın çevrelerinde kent girişlerinde deniz, göl gibi doğal güzelliği olan yerlerde kurulan ve genellikle ihtiyaçların kendi imkanlarıyla karşıladığı tesisler” olarak tanımlanıyor. Ama gelin görün ki bunlar Bakanlığın internet sitesinde, turizm türlerinin sayıldığı bölümde yer almıyor.
Eğer Turizm Bakanlığı’nın değerli bürokratları bu konuyu, 2023 stratejisinde, yayla turizminin son satırındaki yerinden, dünya ölçüsünde bir noktaya taşıyacak projeleri ve teşvik önerilerini, kültürel değerlerimizin dünyadaki yerini almasında çabalarını esirgemeyen Sayın Bakana sunabilirlerse, çeşitlendirme konusunda da, farklı bir gelişim elde edebileceğimiz görüşündeyim. Karavanlarıyla seyahat edenler kamp yeri sağlandığında Alacahöyük, Hattuşa, Çorum ve Amasya’da daha çok zamana sahip olacaklar; bu örnekleri Eskişehir’den Gordion ve Frig vadisine, Ege’de ise daha çok seçenekle artırmak mümkün. Bir YPK Kararı olan 2023 Turizm Stratejisinin, özellikle eylem planları bazında, yetkili olmayan kurum ve kuruluşların revizyon çalışmalarından kurtarmak açısından, yeniden gözden geçirilmesi zamanı gelmiş bulunuyor.
Karavanın değeri depremde anlaşıldı
Kamp tesislerinin ve karavanların gerekliliğini son Van Depremi sırasında da yaşadık. Çok kimse farkında olmasa da Türkiye, yollarında 200 karavanın dolaştığı dönemlerde bu karavanları kiralayanların büyük bölümü basın mensuplarıydı. Son depremde böyle bir imkan olmadığı için güvenli olmayan yapıları tercih ettiler. Kamp alanları aynı zamanda ihtiyaç olan günlerde en başta suyu, tuvaleti, mutfağı olan birer açık alan olarak da kullanılabilecek özellikler taşırlar. Bu turizm türünün, Türkiye yollarında konuklara, basın mensuplarına hizmet verdiği bir tarihi geçmişi ve bugün de kültür turizmine konu olan Anadolu’da geleceği vardır. Karavan turizmi ülkenin genelinde düzgün yolların olduğu ve güvenlik sorunu olmadığını kanıtlayan bir anlam da taşımaktadır. Farklı bir turizm ve gezi anlayışına hitap eden karavanlar, modern İpekyollarının kişisel ulaşım aracıdır. Karavan dostları kendi araçlarını binlerce km taşımak yerine, imkanların sağlandığı ülkelerde, ihtiyaçlarına cevap veren araçları kiralamaktadır.
Yazının Devamını Oku 19 Kasım 2011
KALKINMA politikaları önceleri ulusal kalkınma anlayışı içinde belirlenirken, geçen süreç içinde bölgesel kalkınma ve yerel kalkınma kavramları ön plana çıkmıştır. Günümüzde sivil toplum kuruluşları, insan odaklı kalkınma politikasının uygulanması doğrultusunda çaba harcamaktadır. Ülkemizde de son yıllarda STK’lar ön plana çıkmaya ve özellikle yerel kalkınmada, önemli roller almaya başlamışlardır.
STK’lar, özgürlüğe, demokrasiye, sivilleşmeye ve katılıma dayalı sürdürülebilir bir kalkınma modelinin uygulanmasında ve ülkelerin uygulamaya koyduğu kalkınma programlarının gerçekleştirilmesinde, yerel dinamikleri harekete geçiren kuruluşlar olmuşlardır. STK’lar bir yandan devletin (hükümetlerin) karar ve eylemlerinin desteklenmesinde önemli görevler üstlenirken, diğer yandan kişilerde sorumluluk ve katılımcılık bilincinin oluşturulmasında yadsınamaz roller üstlenmektedir. Kalkınma Ajanslarının ve Tarımsal ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu’nun desteklerini bu kuruluşlar aracılığı ile kullanması da, bu anlamdaki kanıtlardan biridir.
GİAD örneği
Ancak maddi açıdan yeterli ekonomik kaynaklara sahip olmayan STK’ların, bu tür faaliyetlerin bizzat içinde olmak ve ekonomik destek vermek için yeni katılımcılar ve oluşumlar organize etmeye başladığını görüyoruz. İllerin kendi dışındaki şehirlerde (özellikle büyük şehirlerde) bulunan hemşeri dernekleri ile illerinin tanıtımına ve kalkınmasına katkıda bulunmak için gerekli maddi kaynakları oluşturmak üzere şirketleşmeye başlamışlardır.
Bunlardan birisi de Gümüşhaneli İş Adamları ve Girişimcileri Derneği’dir (GİAD). Derneğin “Birlikten doğan güç GİAD” sloganı ile 20 Kasım 2011 pazar günü Ankara Dedeman otelinde yapacağı toplantı, şirketleşme çalışmalarının dernek bünyesinin dışına taşınması açısından Gümüşhaneliler için özel bir önem taşımaktadır. Gümüşhane’de daha güzel yarınlara ulaşmak, ekonomik ve sosyal hayatta daha çok söz sahibi olabilmek için gerçekleştirilecek yeniden yapılandırma toplantısı, Gümüşhaneli hemşerilerimizin geniş katılımı ile daha anlamlı hale gelecektir.
Turizm potansiyeli
Amaç, tüm sektörlerde, kendi girişim gücünü gerçekleştirmiş, yaratıcı faaliyetleri ile öne çıkmış Gümüşhaneli İş Adamı ve Girişimcilerini bir çatı altında toplamak ve ortaklaşa faaliyetlerle daha başarılı bir iş ortamını ve ürünleri ortaya koymaktır. Gümüşhane’nin tanıtımı, iller arası yarışta ön sıralarda yer alması ve büyük şehirlerde daha iyi temsil edilecek organizasyonlara katılımının sağlanması ve hiç kuşkusuz Gümüşhane’nin kalkınması olacaktır. Bu gelişmeyi Karadeniz’e ulaşan yolların kavşak noktasında yer alan Gümüşhane’nin turizm potansiyelinin daha iyi değerlendirilmesi açısından da yeni teşebbüslerin yolunu açacak bir yapılanma olarak görmek istiyoruz.
Bu oluşumda toparlayıcı misyonu üstlenen ve birleşmeyi sağlayan, 20 Kasım 2011 Pazar günü yapılacak toplantıya da Oturum başkanlığı yapacak olan başta Eski Adalet Bakanımız sayın M.Oltan Sungurlu’ya, Gümüşhane milletvekillerimiz Kemalettin Aydın ve Feramuz Üstün’e, Gümüşhaneli olup da diğer illerden seçilen milletvekillerimize, GİAD Yönetim Kurulu Başkanı Baki Telli’ye ve yeniden yapılanma grubu çalışmalarında özel gayretleri için de Rubil Gökdemir’e bir Gümüşhaneli olarak teşekkür ediyorum.
Yazının Devamını Oku 12 Kasım 2011
DÜNYANIN en önemli turizm fuarlarından biri olan World Travel Market (WTM) Londra Fuarı 7-10 Kasım 2011 tarihlerinde gerçekleşti. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nı temsilen Tanıtma Genel Müdürü Cumhur Güven Taşbaşı’nın katıldığı fuara, Kurban Bayramı dolayısıyla geçen yıllara göre ülkemizden daha az ilgi ve katılım olduğu ifade ediliyor. Türkiye’nin 965 metrekarelik stand ile katıldığı fuarda, dünya kültürel miras listesinde bulunan yerlerimizin de tanıtımlarının ilk defa özel standlarda yapıldığı ve 1.5 milyar pound’luk iş anlaşmasının imzalandığı belirtilmektedir.
Türkiye’nin önem verdiği fuarların başında gelen Londra Fuarı’nı, Utrecht, Milano BIT, Madrit FİTUR, ITB Berlin, Moskova MITT fuarları takip edecek ve Türkiye 2011-2012 fuar sezonunda yüzden fuarda yerini almış olacak.Londra fuarının en önemli özelliklerinden birisi de diğer fuarlardan farklı olarak fuar ziyaretçilerinin çoğunluğunun turizm profesyonellerinden oluşmasıdır. Diğer bir özelliği ise, dünya ve Türkiye turizminin 2012 yılında göstereceği performans ile ilgili öngörüler için nabız yoklaması niteliği taşımasıdır.
BİR MİLYAR TURİST
Bu tespitler, “World Travel Market 2011 Industry Report” (Dünya Turizm Endüstirisi Raporu) ve “World Travel Market Global Trends Report 2011” (Dünya Turizm Eğilimleri Raporu) başlığı altında yayınlanan iki raporda yer almaktadır.
Sözkonusu raporlarda, dünyada yaşanmakta olan ekonomik kriz ortamının, tüm sektörlerde olduğu gibi, turizm sektörünü de olumsuz yönde etkilediği ve etkilenmeye devam edeceği vurgulanmaktadır. 2012 yılında, seyahat eden kişi sayısı 1 milyar’a ulaşacağı, turizm harcamaları 1 trilyon dolar olacağı, sosyal medya üzerinden paylaşımın artacağı, Tunus ve Mısır’ın turizm cazibelerini artırmaya çalışacağı, Asya’da Çin’in etkisinin artmaya devam edeceği, İngilizlerin 2012 olimpiyatlarına ev sahipliği yapmaya hazırlanacağı, Amerikalıların macera turizmine yöneleceği, Avrupalıların çevreye saygılı bir turizm anlayışını benimseyeceği, Avrupa ve Amerika’daki borç krizinin, finansal belirsizliği artıracağı, Asya’da yükselen orta sınıfın etkisinin ön plana çıkacağı, tur operatörlerinin varlıklarını sürdürebilmeleri için temkinli olarak çalışmaya devam edecekleri, ekonomik problemler nedeniyle, İngilizlerin herşey dahil tatillere yönelecekleri, ifade edilmektedir.
KRİZİN DAMGASI
Bu çerçevede, dünyada yaşanan ekonomik krizin 2012 yılına da damgasını vuracağı beklenmektedir. Hiç kuşkusuz, bu kriz her sektörü olduğu gibi dünya turizmini de olumsuz yönde etkileyecektir. Avrupa Birliği ülkelerinin ekonomilerini ve dolayısıyla insanların sosyal yaşamlarını, olumsuz yönde etkileyecek olan krizin durumu ve muhtemel belirsizlikler 2012 yılında turizm sektöründe beklenen hedeflerin gerçekleşmesinde belirleyici rol oynayacaktır. Zaman turizm sektörü içindeki tüm aktörlerin birlikte hareket etme zamanıdır.
Yazının Devamını Oku