Paylaş
Dario Moreno, 1950’lere müzik alanında sivrilen ve sevilen, dünya çapında bir sanatçı. Erkan Özerman’ın kaleme aldığı “İzmirli Dario”, bilinmeyen yönlerini, sıkıntılı çocukluk dönemini, yeteneklerinin keşfedilmesini ve başarıyı ülke dışında yakalamasına dair olan serüvenini anlatıyor.
Trajik olaylarla dolu bu serüveni yakın dostu Özerman’dan okumak ayrı bir keyif. Moreno, İzmir’de yetişen, vatani görevini Türk ordusunda yapan, sanat hayatına Türkiye’de başlayan ve başarıya ulaştıktan sonra da Avrupa’ya giderek dünyada popüler bir isim.
Dario’nun plaklarını satın alan hayranları onun Türk olduğunu çoğunlukla bilmiyor.
Oysa İzmirli Dario, hiçbir zaman başka bir ülkenin vatandaşlığını kabul etmedi ve yaşamı boyunca da Türkiye Cumhuriyeti pasaportunu gururla taşıdı.
Şarkıcılığını biliyoruz, oysa sinemada da ünlü. Zamanının önde gelen birçok şöhretiyle film çekti.
Kimler yok ki bu isimler arasında; Yves Montand, Brigitte Bardot...
Şov dünyası ondan sorulur
Erkan Özerman’ı bilenler bilir, bilmeyenler içinse küçük bir hatırlatma yapalım. Özerman, prodüktör, organizatör ve sanatçı menajeri.
Galatasaray Lisesi’ni bitirdikten sonra Université Paris 8 Sosyoloji bölümü ve Paris Siyasal Okulu’ndan mezun oldu. Doktora tezi “Sanatçının halk üzerindeki etkisi” üzerineydi. 1958’den itibaren çeşitli gazetelerde sinema ve tiyatro eleştirmenliği, magazin yazarlığı yaptı,
1960-1968 arasında Ankara Radyosu’nda Eğlence Programları Direktörlüğü görevlerinde de bulunan Özerman, “show business” sektörü denilince ilk akla gelen isim.
Birçok ilke imza atan Erkan Özerman, 1979 yılında 1. Uluslararası İstanbul Pop Müzik Festivali Başkanı oldu. Best Model of Turkey ile Best Model of the World kurucu başkanı oldu.
Özerman, mesleğinin 50. yılında Fransa Cumhurbaşkanı Chirac tarafından “Fransa Ulusal Liyakat Nişanı” unvanınıyla onurlandırıldı.
Ayrıca Fransa Senato Başkanı Alain Poher’in elinden de Olympia’da “Oscar de France” ödülünü aldı.
“Gerçekleri aktarmak görevimdi”
Erkan Özerman, hayatının en kritik zamanlarına şahitlik ettiği Dario Moreno’yu kitabıyla onurlandırdı. Kitabın her sayfasında Türkiye ve dünya popüler kültürüne dair önemli ipuçları, çok tartışılacak konular var. Okur, satırlar arasında Zeki Müren’le de karşılaşıyor, zamanının en önemli eğlence mekanlarıyla da çılgın turnelerle de... Erkan Özerman’ın sözleriyle bitirelim: “Bu kitapta, son 10 senesinde yakını ve menajeri olduğum bir sanatçının, gerçek hayatının doğru bir şekilde bilinmesi için elimden geleni yapmaya çalıştım. Dario Moreno, Aydın’da doğmuş, İzmir’de büyümüştür.
Onun için Dario’nun Meksikalı olarak tanıtılmasının yanlış olduğunu ve bu yanlışlığın da düzeltilmesi gerektiğini düşündüm. Dario ile ilgili bildiklerimi, gördüklerimi ve yaşadıklarımı tüm açıklığıyla hiçbir kişisel yorum eklemeden yazdım.
Ümit ediyorum ki bu kitabı okuyanlar mutlu olurlar, çünkü Türkiye sınırları dışında üne kavuşmuş tek bir şarkıcımız var. Onu da Meksika’ya kaptırmanın hiçbir alemi yok değil mi? Şayet Atilla Dorsay kitabında yazmasaydı ben de Dario’ya atfedilen bu yanlışı bilemezdim.
Daha sonra araştırınca gördüm ki; onunla ilgili sadece Frankofon ülkelerinde değil, Türkiye’de bile anlatılanların ve yazılanların birçoğu doğru değil. Onun için gerçekleri aktarmak benim için bir görev oldu.”
Şimdi Dario Moreno’yla tanışmanın tam zamanı!
“Ben Türk oğlu Türk’üm!”
Yurtdışında üne kavuşup büyük bir hayran kitlesi edinse de Dario Moreno her zaman “Ben Türk oğlu Türk’üm” dedi. Başarısını sahiplenmek isteyenler çoktu, onu başka ülkelerin vatandaşı gösterme çabalarına ise hep tepki gösterdi. Dışarıdan bakıldığında büyük servet sahibi olduğu zannedilse de aslında Moreno hayatı boyunca birçok sıkıntı çekti. Yoksulluktan ünlü olmaya yükselişte trajik olaylar yaşadı. Moreno yalnızca çok yönlü bir sanatçı değil aynı zamanda dostlarının değerini bilen, hümanist bir karakterdi. Elinden tutanlara hayatı boyunca vefa duydu. Kendisini destekleyenlerin başında ise kitabı yazan Erkan Özerman vardı.
KİTAPTAN ALINTILAR
Oda arkadaşı Orhan Veli
Dario otel odasına girdiğinde, karşısında o güne kadar hiç karşılaşmadığı oda arkadaşı vardır... Hakkında bildiği tek şey, sabahları kendisi gelmeden önce odadan çıktığı, akşamları da odasına gelmeden evvel birkaç bara takıldığı ve içki içtiği... Dario, ‘günaydın’ demiş. Beyefendi tabii, daha yeni yataktan kalkıyormuş. Neden sonra uykulu gözlerle nezaketen de olsa, ‘günaydın’ diye karşılık vermiş. Birkaç espriden sonra Dario kendisini tanıtmış: ‘Ben Dario Moreno, Gar Gazinosu’nda şarkıcıyım. Sizin adınız nedir?
Tanışabilir miyiz?’ Yataktan doğrulan bey hafifçe gülümseyerek cevaplamış: ‘Ben Milli Eğitim Bakanlığı’nda çalışıyorum. Adım Orhan Veli.’ Tabii, şunu da söylemek gerek.
Dario çok sonra öğreniyor Orhan Veli’nin aslında ne kadar ünlü bir şair olduğunu...”
Zeki Müren ile Dario
Zeki ile Dario, Münir Nurettin Selçuk konusunda da ayrı uçlardaydılar. Zeki Müren, Münir Nurettin Selçuk’un dikkate alınmaya değer sadece tek bir şarkısının bulunduğunu, onun da Yahya Kemal’in şiirinden bestelenen ‘Rindlerin Akşamı’ olduğunu, ancak şarkının yarım şarkı sayılabileceğini söylerdi.
Gitgide Münir Bey’i yok sayan bir tavır içine girmişti. Benim o kadar tuhafıma gitmişti ki, cevap bile verememiştim.
Dario’ya bunları anlatınca, büyük tepki gösterdi. 1948 yılında Fransa’ya gelmeden evvel Fenerbahçe’de Belvü Gazinosu’nda çalışmış olduğunu hatırlatarak, ‘Münir Bey’in Kalamış şarkısı bile bu sözlerin yersizliğini ve onun ne kadar büyük bir sanatçı olduğunu kanıtlamaya yeter’ dedi.”
Sinemada meşhur olduğu film
Yine İzmir’de olduğumuz bir gün, ‘La Prisonnière isminde bir filmde oynayacağım, iki günlük bir rolüm var. Hemen gidip geleceğim’ dedi. Tabii ki ben inanmamıştım dönebileceğine. Fransa’da iki günde filmi çekip nasıl geri gelebilirdi ki? Gerçekten İzmir’den uçakla Paris’e gitti, 48 saat içinde filmi çekti ve İzmir’e geri döndü. Bu Dario’nun oynadığı son filmiydi...
Filmin yönetmeni, Dario’yu sinemada meşhur eden, ilk oynadığı ‘Le Salaire de la Peur’ (Korkunun Bedeli) filminin yönetmeni, Henri-Georges Clouzot’ydu. Dario vefat ettikten sonra, ‘La Prisonnière’in afişlerini Fransa’da gördüm. Ölümünden altı ay sonra vizyona girdi.”
Ölümü sarsıcıydı
Dario Moreno’nun ölümü sarsıcıydı. 60’lı yılların mega starı ve rol arkadaşı Brigitte Bardot hüngür hüngür ağlamıştı. Dünyadaki tüm hayranları yastaydı. Dario Moreno, hazine sayılacak mücevherler, para ve çok sayıda gayrimenkul ile 20 milyon dolar civarında hisse senedi bırakmıştı. Babası ölünce onu yetimhaneye veren annesi hemen mirasına atladı. Para dünyada kalmış, büyük bir ses göçmüştü. Mezarının İzmir’de olmasını istemişti ama annesi evladının vasiyetini dinlemedi. Dario’yu inatla İsrail’e gömdü. İzmirliler ise onun adını doğduğu sokağa verdiler.”
Paylaş