Paylaş
Bu buluşmada Türk sinemasının önemli filmleri tanıtılıyor. Festival başkanı Cenk Sezgin, önümüzdeki yıl bu festivali daha da büyüteceğini söyledi.
Bakalım bu gelişen festivalde yarışmalar da olacak mı?
Yapımcı Mustafa Uslu da “2024-2025 sezonunda “Bi Umut”, “Hayat Sevince Güzel”, “Hükümsüz” ve yurtdışı pazarı için çekeceği “American Immigrants” isimli filmleriyle sektöre dönüyor.
Bodrum Türk Filmleri Haftası kapsamında Yunanistan’ın İstanköy (Kos) Adası’nda “Gelin Takımı” filminin ilk gösterimi yapıldı.
Seda Bakan’ın oyunculuğunu sevdim, samimiyetini de.
Öğrenmeyi öğrenmek de gerekiyor. Festivalle birlikte, hem birçok sanatçıyla bir araya gelme şansı bulduk, hem de hayatınıza yeni şeyler kattık.
O derin hüznü görebiliriz
“Keşke daha önce söyleseymiş” demeden edemiyor insan Adalet Temürtürkan’ın h2o Kitap’tan çıkan öykü kitabı “Çoktandır Söylenmemiş” için. İnsanın insana ettiğini bu kadar yumuşak, ince, kibarca anlatmak, iyilik konusunda insanı ikna etmek elbette bir yazarın çok zamanın alır, çoğu kez de bütün bir ömrünü.
Bozkırda bir insanı anlatıyor örneğin ama İstanbul’da bir sokakta da o yazgıyı, o derin hüznü görebiliriz yürüyüp gidenler arasında.
Ya da herhangi bir köyde en sıradan bir karı koca atışmasının acıyla buluşmasını anlatıyor ama sanki ebeveynlerimiz onlar, buruluyor içimiz.
İyi söylenmiş bu öyküler, teşekkürler Adalet Temürtürkan.
İyinin aurası öldürür mü?
Geçtiğimiz aylarda yayımlanan “Kızıl Aura” okurların büyük ilgisiyle karşılandı.
Soner Gedik’in ilk romanı “Kızıl Aura” ütopik bir hikâyeye sahip. Editörlüğünü Rıza Kıraç’ın yaptığı romanda sanat eserlerinin aurasını araştıran Osiris ve aktivist Lili’nin macerası anlatılıyor.
İnsanlığın kaderini değiştiren teknolojik bir buluşun sonuçlarını, iyiyle kötünün savaşını anlatan romanın can alıcı sorusu: “İnsanları auralarından yola çıkarak iyi ve kötü olarak kategorize edebilir miyiz?” Daha fazla spoiler vermeyeyim, sorunun yanıtı, Kızıl Aura’da.
Kitap dünyası hareketleniyor!
Geçtiğimiz günlerde “Olasılıksız” ve “Empati”nin fenomen yazarı Adam Fawer’ın ülkemize yeniden geleceğini yazmıştım.
Detaylar netleşmiş ve yeni roman “Mobius” 10 Ekim’de tüm kitapçılarda olacakmış.
2009 yılında Türkiye’ye gelen Fawer 15 yılın ardından bir kez daha Türkiye’ye gelecek ve beş farklı şehirde etkinliklere, söyleşilere, panel ve okur buluşmalarına katılacak...
“Mobius”a gelince... Editörüne göre kader, özgür irade, geçmiş, gelecek, aşk, felsefe, bilim, polisiye var bu kitapta. Zamanda yolculuğun merkezde olduğu roman önemli tartışmaları ateşleyecekmiş.
Algan Sezgintüredi imzalı çevirisiyle “Mobius” kitap dünyasını hareketlendirecek.
Bu arada kitabın ilk baskısı 100 bin adet olacakmış.
Aklımda Kalanlar
Yüzünde kan var Nevzat!
Başkomiser Nevzat bu kez geçmişin hayaletleriyle mücadele ediyor. Ailesini katledenlerin peşinde maceradan maceraya koşarken, Nevzat ve ekibinin yaşadıkları olaylar bir 21. yüzyıl Türkiyesi portresi çiziyor.
“Yırtıcı Kuşlar Zamanı”nda Ahmet Ümit Türkiye’nin yıllardır mustarip olduğu toplumsal hastalıkların röntgenini çekiyor.
Hamburg romanı
Alman yazar Marco Lupo, “Hamburg” romanıyla bu ay okurla buluşanlardan. Okuru Hamburg’un yıkıntıları arasında, İngiliz bombardıman uçaklarından yağan ateş fırtınasına götüren Lupo, kurgu ile gerçeklik, kâbus ile hafıza arasında anlatının ana hatlarını sürekli olarak bulanıklaştıran bir eser yaratıyor. Kitap, Can Yayınları tarafından yayımlanıyor.
Gurbeti anlatan roman
Necati Tosuner, Almanya sokaklarında vücut bulan ilk romanında gurbeti ve gurbetçiliği, umudu ve umutsuzluğu, hayalleri ve hayal kırıklıklarını insan insan, hane hane dolaşarak anlatıyor.
1978 Türk Dil Kurumu Roman Ödülü’nün sahibi “Sancı”, Everest Yayınları tarafından yeniden yayımlandı.
Kim Ne Okuyor?
◊ Derviş Zaim, Jens Rehn’in “Görünürde Hiçbir Şey Yok” adlı eserini okuyor.
◊ Zeydan Karalar, İlber Ortaylı’nın “Cumhuriyet’in Doğuşu” adlı eserini okuyor.
◊ Nebil Özgentürk, Soner Yalçın’ın “Tağut” adlı eserini okuyor.
◊ Menderes Samancılar, Stefan Zweig’in “Ay Işığı” adlı eserini okuyor.
Paylaş