Güncelleme Tarihi:
'Erkeği seve seve ölüme yollayacak derecede cinsi bir üstünlük ve kudrete sahip olan kadının erkeğe; yani kendi kölesine eşit olmak ve benzemek için dişiyle tırnağıyla yaptığı gayretlerin sebebi delilikten başka ne olabilir?'
* * *
Sabahleyin, gazetelerin birinci sayfalarında Fazilet Partisi'nin vitrinindeki kadınları gördüm.
Hürriyet'te bir başka resim daha vardı. Tansu, 1995 seçimleri öncesi DYP'li adaylarla fotoğraf çektirmişti. Resimdeki tüm kadınlar, başta Sarışın Güzel Kadın olmak üzere, sağ ellerinin işaret parmağını havaya kaldırmışlardı.
Resmin altında, fotoğraftaki kadınlardan tümünün Tansu'yu terk ettikleri yazılıydı. Başı daire içine alınmış bir profesör hanım da, Fazilet Partisi'nin vitrinine girmişti.
Bir başka gazetede, Meral Akşener'in demecini okudum. Gerçi fotoğrafı yoktu ama, demeç Akşener'in yüzünü yansıtacak derecede açıktı. Bu kadının saklısı gizlisi, pervası yoktu. Dürüst ve netti.
Sonra aklıma 28 Şubat sürecinin en civcivli zamanlarında işittiğim bir espri geldi. Mucidini bilmediğim bu espriye hayran olmuştum.
‘‘Türkiye'de üç erkek var. Tansu Çiller, Meral Akşener ve Nazlı Ilıcak.’’
O zaman Türkiye'deki siviller arasında, bu üç kadından başka hiçbir erkek cinsinden sivilin sesi çıkmıyordu. Gerçi hâlâ çıkmıyor ya...
Espriye bu yüzden hayran olmuştum.
* * *
Sonra Ahmed Haşim'in yazının başına aldığım sözü aklıma geldi. Bu sözü Internet'te ‘‘Liberter erkek hareketi’’ adıyla gruplaşanlar bana mesaj olarak yollamışlardı. Mesajı okuduğumda, benim de düşüncelerime fena halde uyduğu için gülümsemiş ama üzerinde fazla düşünmemiştim. Ne var ki bu söz, sonradan, ‘‘erkek kadın’’ deyimini açmakta bana yardımcı olacaktı.
Bilgisayarın başına oturana kadar bu sözü düşündüm. Bazı kadınlar gerçekten erkektiler ve Tansu Çiller, Meral Akşener, Nazlı Ilıcak için ‘‘erkek’’ esprisi yapılmasının nedeni bu sözde yatıyordu.
Çünkü bu üç kadın, erkeklerle eşit olmaya çalışmıyorlardı. Erkeklerle eşit olmak amacıyla dişleriyle tırnaklarıyla yırtınmıyorlardı. Bilakis, erkeklerden üstün olduklarını biliyor ve onlara ancak layık oldukları değeri veriyorlardı.
Savaşı işte bunun için kadınlar kazanacaktı.
* * *
Ben politikada da, hangi düşünceden olurlarsa olsunlar, ‘‘erkekten üstün kadınlar’’ın çoğalmalarını istiyorum. Ancak böylesi kadınlardır ki, ülkeyi çağdaş demokrasiye ulaştıracak cesareti taşımaktadırlar.
Ancak böylesi kadınlardır ki, erkeklere örnek olacak cesareti taşımaktadırlar. Erkekler onlar kadar cesur olabildikleri gün mesele kalmayacaktır.
Biliyorum onların sayıları her gün artıyor. Gelecek, erkekten üstün olduklarının bilincindeki kadınların yaratıcılıklarıyla inşa edilecek.
Umudum kadınlardır; ‘‘bizim kadınlarımız.’’