Paylaş
Biz İstanbulluların hatta toptan Türklerin köpeklerle özel bir ilişkisi var. Tarih boyunca böyle olmuş. 1700’lerde çizilen gravürlerde, Osmanlı’ya gelen gezginlerin yazılarında bile şehrin köpeklerine rastlanıyor.
Mahalle mahalle örgütlenmiş kentte köpekler. O mahallenin de bekçi görevlileri olmuşlar aslında.
Onlar için sokak aralarında barınaklar, su içsinler diye çeşmelerde yalaklar yapılmış.
Fakat bu özel ilişki Tanzimat’la birlikte bozuluyor. Belirlenen yeni “Batılı” yaşam tarzında başıboş köpeklere artık yer yok...
Köpekleri Fransa’ya ihraç edip postundan, kemiklerinden, yağından faydalanma fikri öne sürülüyor.
Halktan hayvanları kurtarmak için evinde saklayanlar oluyor. Fransa’ya gönderilmek üzere Tophane’de bekletilen binlerce köpeği bir baskın yaparak salıyorlar.
Sonuçta 80 bin köpek toplanıyor ama Fransa almayınca hayvanlar Sivriada’ya gönderiliyor. Orada öyle aç kalıyorlar ki, günlerce süren ulumaları, sesleri şehrin Anadolu yakasından bile duyuluyor. Hatta ve hatta 1912’de yaşanan depremi bu köpeklerin günahına girilmiş olmasına bağlayanlar oluyor. Bu olaydan sonra Sivriada’ya ‘Hayırsızada’ denmeye başlıyor...
Sokak köpekleri Yıldız Tilbe’nin yaptığı açıklamayla yine gündemin başında. Hayvanların zehirlenmesini istedi Tilbe. Normalde etliye sütlüye pek karışmayan Ajda Pekkan bile isyan etti: “Mazlumları hedef alan hiçbir ölüm fermanına sessiz kalamam.”
Mahmut Tuncer’den Gonca Vuslateri’ye çok geniş bir yelpaze feveran halinde. Begüm Kütük, “Bize duygusal şarkılar söyleyen hanımefendiye bak!” diyerek daha önce hayvan zehirlemiş olmakla itham etti Tilbe’yi. İstanbul Barosu şarkıcı hakkında suç duyurusunda bulundu.
Aslında Yıldız Tilbe’nin söylediklerinin büyük bir kısmı, her makul insanın altına imza atacağı şeyler. Diyor ki: “Sahipsiz köpekler hayvan barınaklarında toplanıp aklı başında görevliler tarafından bakılmalı...”
E doğru şimdi. Günümüzün dünyasında bu kadar çok sokak köpeği olan, hayvanların çeteleşip insanlara hayatı dar ettikleri bir şehir düşünülemez.
Diyor ki: “Barınaklarda hayvanseverler görevlendirilsin. Hayvan sevmeyen biri sırf görev diye bu işi yapmasın. Hayvanlar birbirini yiyor açlıktan...”
E bu da haklı, hatta vicdanlı bir bakış açısı değil mi?
Ama aynı Yıldız diyor ki:
“İnsanlara grup halinde saldırıp parçalayan köpeklerin, insan öldüren bir insandan farkı yoktur, cezalandırılmalıdır. Ben de şu an çocukları, kadınları, insanları parçalayan köpeklerden nefret ediyorum. Saldıran köpek
gruplarına bulundukları bölgenin
halkı zehirli et versin, hepsi gebersin...”
E ama bu da olmadı şimdi...
O canım sözleri yazan şarkıcının, telefonun tuşlarına basarken “gebermekten” başka kavram mı gelmedi hatırına?
Sen hiç zehirlendiğinde titreyerek, ağzından köpükler çıkararak ölen bir köpek gördün mü? Trafikte yol vermedi diye birbirini bile öldürenlerin ülkesinde, bir sanatçı olarak bu mu senin önerin?
“İnsan öldüren köpeğin insan öldüren insandan farkı yoktur, cezalandırılmalı” diyorsun. Yarın öbür gün insan cezalandırmak için de mi aynı öneriyi yapacaksın?
Gerçi sen de haklısın. Aklıma geldi de... Başka bir şeyi savunacağım derken Hitler’e övgü düzmüşlüğün de vaki.
Siz olsanız defileye çıkar mıydınız?
Çağrı Telkıvıran’la aşk yaşamaya başlayan Biran Damla Yılmaz, genç kızların eğitimine katkı için düzenlenen “Geleceğin Güçlü Kadınları” defilesine podyuma çıkacaktı.
Fakat sevgilisinin eski sevgilisi Aslı Bekiroğlu’nun da projede olduğunu öğrenince katılmaktan vazgeçmiş. Bu tutumu “gereksiz” bulunabilir belki ama eleştirmek de yanlış.
Hatta ayrıntılı düşünülürse ince de bir davranış bence.
Sen ne güzel bir insansın
◊ Bütün bestelerini ücretsiz olarak gençlere açan Attila Atasoy... Aradım, “MESAM’a bildiride bulundum. İzin almadan icra edebilirler ve yayınlayabilirler. Tabii MESAM hakları mahfuz kalmak kaydıyla” diyor.
◊ “Kumral Ada Mavi Tuna” kitabı imzalı olarak satın alındığında gelirini Ukrayna’ya bağışlayan Buket Uzuner... Yazar bunun için “Semboliktir ama moral-etik değerlidir” diyor. Siparişler @acbakk_ üzerinden alınıyor.
Yalıda ısıtıcı mı yok?
Gülşen Bubikoğlu, Boğaz kenarındaki evinden “Buzun içine hapsolduk, bu nasıl bir kar yağışıdır? Resmen donduk” diye paylaşım yapınca duyarsız bulunup dalga konusu oldu haliyle.
Bir takipçisinin tepkisi çok komiğime gitti: “Yalıda ısıtıcı mı yok?”
Paylaş