Paylaş
Aynı zamanda hem İstiklal Caddesi’nin kalabalığını hem köprüyü gören, hem Tarihi Yarımada’ya hem Maslak gökdelenlerine bakan, hem Anadolu Yakası’na hem de Haliç’e hâkim başka manzara bilmiyorum. Üstelik 360 derece dolaşabiliyorsunuz mekânın dört yanını.
Taksim Meydanı’ndaki ikonik The Marmara Taksim otelinin 20 ve 21’inci katları restoran ve bar artık. Zaten bugüne kadar niçin atıl kalmış, asıl ona şaşırmak lazım.
Üst katın adı Upperist. Yemek yok, gece kulübü. 600 kişiyi rahat rahat alabilecek büyüklükte. Yüksekte olduğu için nasıl püfür püfür esiyor, inanamazsınız. Salı akşamı aşağıda meydan cayır cayır yanıyor, yukarıda Upperist’te insanlar garsonlardan şal istiyor. Yaz buhranının ortasında o üşüme, hafif ürperme hissi öyle keyifli ki...
İstediğiniz kadar güzel, istediğiniz kadar yakışıklı olun... Kusura bakmayın ama burada başrol İstanbul’un. Dalıp dalıp gidiyorsunuz şehrin caddelerine, sokaklarına. İşte bak, şurası Cihangir Akyol Yokuşu olmalı, şurası da Valikonağı...
O sırada DJ çok tatlı house müzikler çalıyor, isteyen olduğu yerde sallanıyor, isteyen sohbet ediyor. Harika bir parti mekânı ama işletmecileri burayı event alanı olarak konumlandırmak istemediklerini, arada sadece özel partiler yapmak istediklerini söylüyor.Okra’da menünün yıldızı kalamarlı kuskus
‘Levreğin her yeri’
Alt katsa Okra restoran. Yine muhteşem bir manzara var. Dünya mutfağı sunuyor; kum midyeli linguine, ağır ateşte dana yanak... Ama menünün yıldızı kalamarlı kuskus. Yabani semizotu ve alfredo sosla servis ediyorlar; acayip lezzetli. Fakat bir kusurcuğu var: Tabağı 620 lira. O kusurcuk aslında bütün yemekler için geçerli: Kuru dinlendirilmiş dana tartar ve açık ateşte karides gibi başlangıçlar 320- 1.200 lira, ağır ateşte dana yanak ve yedi baharatlı kuzu kol gibi etler 820- 1.850 lira, ızgara lagos ve ‘levreğin her yeri’ gibi balıklar 1.350-2.150 lira. Fakat bu ‘levreğin her yeri’ ilginç, balığı iki ayrı tabakta hem buğulama hem de ızgara olarak getiriyorlar önünüze.
Kokteyllerin fiyatları 350-400 lira
Upperist’e ve Okra’ya The Marmara Taksim otelinden girip asansörle çıkıyorsunuz. Asansör 20’nci kata kadar,
terastaki bara ulaşmak için bir kat merdiven zorunlu.
Tepeli şehirler daha demokratik
Yedi tepeli İstanbul ya da yokuşlarıyla meşhur San Francisco gibi şehirlerin görmek/görünmek açısından daha eşitlikçi bir hali var. En büyük gökdelenin sahibi olmayabilirsiniz, eviniz belki iki katlı bir gecekondu ama topografyanın inişli çıkışlı halleri sayesinde herkes o panoramada kendi yerini bulabiliyor, sırf boyu kısa diye manzaradan, açıklıktan nasipsiz kalmıyor. Upperist gibi bir yerden İstanbul’a baktığınızda Levent’in devasa kuleleri gibi, Dolapdere gecekondularının balkonlarına, Çamlıca’nın mütevazı evlerinin bahçe sefalarına da şahit olabiliyorsunuz. Merak ederseniz işin demokratik tarafı da şu: Evet, Zeki Müren de sizi görüyor.
Paylaş