Paylaş
Ağustos başında hizmete girecek 248 oda ve 18 süitli otelde, 4 restoran, 3 de bar olacak.
Çeşme’nin en güzel plajı Ilıca’daki Swissotel’de yer alacak restoranlardan biri de İstanbul’un imza markalarından Hamdi.
Eminönü’ndeki Hamdi restoranın hikâyesini bilmeyenlere hemen hatırlatalım:
Urfa Birecikli Hamdi Arpacı 1960’lı yıllarda İstanbul’a gelir ve Yeni Camii’nin yanındaki otoparkta, 3 metrekarelik seyyar tezgâhta kebap satmaya başlar.
Yemekleri o kadar beğenilir ki 7 yılın sonunda ilk dükkânı olan Hamdi Restoran’ı açar.
2014’te Şişli ve Beyoğlu’nda da birer şube açan Hamdi, İstanbul dışındaki ilk şubesini Çeşme’ye taşıyor.
Mekân, 200 kişilik olacak.
Yeni laf: Özenilmiş salaşlık
“Çabasız seksi”yi biliyorduk. Hani çok da özen göstermeden seksi görünen insanlar için kullanılıyor.
“Ulaşılabilir lüks”ü de duymuştuk. Hem lüks hem de çok pahalı olmayan anlamında. Şimdi başımıza “özenilmiş salaşlık” çıktı.
İlk kez Bodrum Torba’da, Vogue Hotel’de açılan Pinsky Beach için kullanıldığını duydum.
Pinskiy Beach’in sahibi de enteresan bir adam: Anton Pinskiy. Novikov’ların sahibi Arkadiy Novikov’un ortağı.
Henüz 39 yaşında ama dünyanın çeşitli yerlerinde 16 restoranı ve 12 gece kulübü var. Vietnam’da elektronik müzik festivali falan yapıyor.
Sempatik biri.
Konuşmasına “güle güle”, “yavaş yavaş”, “para” gibi öğrendiği Türkçe kelimeler serpiştiriyor.
Dünyanın her yerinde işletmeleri olan biri olarak Türk müşterileri zor bulup bulmadığını sormuştum, tam aksini düşünüyor: “Son derece haklı istekleri oldu. ‘İnce bellide çay nerede? Niçin Türk kahvesi yok?’ diye sordular. Hemen eksiklerimizi kapattık...”
Sen cambazsın ben cambaz
Deniz Seki’nin “Böyle Gelmiş Böyle Geçer Dünya” şarkısına bayılıyorum. YouTube’da 2 milyon tık’ı varsa yarısı bana ait falan olabilir.
O ağdalı ağdalı, eze eze okuma biçimi çok hoşuma gidiyor Seki’nin.
Sonra 1970’te yapılmış bir şarkıya denk geldim. Adı “Cambaz”.
Mürüvvet Kekilli adında bir şarkıcı söylemiş vaktiyle. Evet bildiniz, Murat Kekilli de yeğeniymiş.
Şarkı o kadar güzeldi ve “Böyle Gelmiş”i andırıyordu ki bunu da mutlaka Deniz Seki de okumalı diye düşündüm.
Eski menajeri aracılığıyla Deniz Seki’ye ilettim.
Sonra şarkıyı çok beğendiği, hemen stüdyoya kapanıp okumaya karar verdiği haberi geldi.
Ve buluşup bitmiş halini birlikte de dinledik Deniz’le. Muhteşem olmuş, bence yazın şarkısı.
14 Temmuz’da raflara düştü şarkı. YouTube’da dört günde 200 bin tıklanmayı aştı bile.
“Sen cambazsın ben cambaz, aşkta cambazlık olmaz / Bilmez misin bir telde iki cambaz oynamaz” gibi sözleri var.
Hem biraz giderli, hem işveli, hem aşk dolu, hem sitemli... Kıpır kıpır bir parça. Tıklayınız, dinleyiniz, dinletiniz, gittiğiniz mekânlarda DJ’den ısrarla isteyiniz.
Şekerlik başa bela
Sempatik oyuncu Enis Arıkan kendisiyle fotoğraf çektirmek için kapısına dayananlara isyan etti:
“Lütfen Alaçatı’da evime gelmeyin kardeşim. Çok ayıp bir şey bu. Tanımadığınız bir insanın kapısını çalıp ‘Fotoğraf çektirmek istiyorum’ diyemezsiniz. Yıllar evvel de yatak odamdan bir herif çıkmıştı. ‘Buyurun beyefendi’ dediğimde ‘Fotoğraf çektirmek istiyorum’ demişti. Tamam tatlıyız, çok şekeriz de yani zıkkımın dibi! İstemiyorum evimde sizi! Donlayım, çıplağım, gelmeyin!”
Yahu Enis’çiğim, tatlısın, çok şekersin, “kabul” de...
Acaba donla falan olduğun zamanlarda kapıyı mı kitlesen her normal insan gibi?
Hatta biraz daha ileri gideyim, perdeleri kapat be...
Beleş konser merakı
Her şeye para ödüyor. Ama ne para. En son bilmem kaç milyona mutfak mermeri yaptırmış.
Her şeye para ödüyor. Ama ne para.
Aldığı son çantayla ayakkabının fiyatı bir lüks otomobil parası.
Ama yana yakıla bedava konser bileti istiyor.
Onu arıyor, buna soruyor, bir konser davetiyesi için atmadığı takla kalmıyor.
Bana da çok dadanıyor bu tipler.
Arkadaş hayatta her şeyin olduğu gibi konserlerin de bir ücreti var ve çok izlemek istiyorsan vereceksin onun da parasını, alacaksın biletini.
Para ödeyeceksin ki o sanatçı da müzisyenler de organizatör de mekân da para kazansın ve devamı gelsin.
Sıkıldım, bunaldım, yıldım.
Nedir bu Türkler’in beleş konser merakı?
Paylaş