Paylaş
Semt turuna Bahariye’nin bitip artık Moda’nın sınırlarına girdiğiniz eski McDonald’s havuzundan başlıyoruz. Havuz artık yok. Civardaki okullardan arkadaşlarını karga tulumba havuza atan liseliler de... 1980-81’de semtin ilk patates-sosis tavacısı bugün Beylerbeyi Profiterol. O zamanlar çok havalı bir şeydi. Daha McDonald’s’ın gelmesine beş sene vardı...
Dolaşmaya barlar sokağından başlamak iyi fikir değilmiş: Kadife Sokak’ın başında Rexx Sineması’nın etrafı inşaat panelleriyle çevrili hali karşılıyor sizi. Sokağın içinde de hasar büyük. Solda Teachers Pub kapalı. Sağda Kadife Bar kapalı. Smokes Cafe ve Hera açık ama Buddha Sahne ile Barmy gitmiş. Hakeza Agapia Meyhanesi ve Bahane Kültür de kapalı.
Açık kalanlar sokağın sonuna doğru sağlı sollu devam ediyor: İncir Pub, Lâl, Aksi, Brox Burger, Punch, Virane Bahçe... Ama her birinde bir masa, bir ya da iki kişi.. Nerede sokağın pandemi öncesi canlı hali... Birinden çıkıp diğerine geçen insanlar, müzik sesleri...
Karşı sokak sol, sağ da benzer halde. Yavaş pişim lokantalar Suvi ile Go Slow, En Moda ve yılların Hard Rock Cafe’si açık. Ama yan komşusu Belfast Irish Pub gitmiş. Belfast’ınki duyduğum en ilginç hikâyelerden. Ruhsatı gece mekânı göründüğü için pandemide kapanmış. Gidip Moda Burnu’nda Belfast diye yeni bir yer açmışlar. Fakat ikinci dalga önlemlere o da dayanamamış. Yani bir pandemide iki kere batmış.
Fakat aşağı doğru inip Moda Caddesi’ne kavuşunca işin rengi birden değişiyor. Semtin bir ucu Moda Burnu’ysa, diğer ucu burası. Çarşı tarafından, Bahariye’den ve Caferağa’dan gelenler burada kavuşuyor.
Yan yana Fil, Ayı, Bob, Who gibi mekânlar, bir çaprazda Kropka kahve-kafe, diğer çaprazda Selfish balıkçısı.
ZAMANDA IŞINLANMIŞ GİBİ...
Her dükkânın kendi barı var. Onlara bir sıra insan dizilmiş, camlar açılmış. Bir de alta iki sıra masa atmışlar. Yarım kapasite insan var, onların da sosyal mesafesi uygun ama üç sıra insan bara doğru arka arkaya yükselince zamanda ışınlanmış gibi oluyorsunuz. İnceden ritmik bir müzik de geliyor, fotoğrafçımız Emre (Yunusoğlu) de ben de afallıyoruz. Epeydir böyle bir şey yaşamamışız: Açık havalı bir yerde müzik eşliğinde keyif yapabilmek... Önün insan, sağın solun insan...
18.00 itibariyle tek boş yer yok. Caddede yer bakınırken tak diye dibimdeki masa boşalıyor, hemen oturuyorum. Pandemide gezdiğimiz semtler arasında bence Moda sosyal yaşama en kuvvetli devam edeni.
Ama sanmayın ki kurallar daha gevşek ya da insanlar daha lakayt. Haklarını vermek lazım, maske disiplini çok yüksek. Modalılar maskeyi tam takıyor, burun dışarıda olmuyor.
GÜLLAÇ MI KRUVASAN MI?
Caddeden Moda Burnu istikametine yürüyoruz. Sağda Pacific Pastanesi. Ramazanda güllacı meşhur. Biraz daha Avrupai bir yer isterseniz az ileride Levantin var: Cinnamon roll, kruvasan, scone...
İlk sola girerseniz Manche Cafe, ikinci sağda vegan kasap Limonita...
Biz düz devam ediyoruz. Nisan başı olmasına rağmen amma çok dondurma yiyen var...
Saucisse Moda’yı sağda, Inizio kokteylcisini solda, dondurmacı Ali Usta’yı sağda bırakıyoruz. Coni&Co’yu hızla solda bırakıyoruz. Meşhur Kırıntı kafe ilk burada doğmuştu. Yan komşusu Nor Kokteyl kapalı.
Ve nihayet Moda Çay Bahçesi... Neden nihayet? Çünkü semt turumuzun kalan kısmına sağ tarafımızda hep deniz eşlik edecek.
Çay bahçesinin 1.000 kişilik kapasitesi pandemide 500’e inmiş ama koca alanda 50 kişi ya var ya yok. Çınarların kurumuş dallarıyla Rexx’ten sonra en büyük hüzün burada galiba.
Yine de burna doğru ortalık biraz daha şenleniyor. Duvarlara oturmuş gelip geçenler, taşınabilir sandalyelerini atıp manzaraya bakanlar... Kendisini uzaktan alkışlayan seyircilerine gitar çalan bir adam bile vardı. Burundan sola kıvrılınca sırasıyla Moda Deniz Kulübü, Kayıkhane ve ona bağlı Paslı Pelikan meyhanesiyle Garbo.
Kayıkhane’ye ölü toprağı atılmış gibi ama karşı sıradaki TRC Pub, Cibalıkapı Balıkçısı (paket servise başladı) ve 1928’den beri nice badire atlatmış, yılların Koço’su faal. Eğer gidecek olursanız, altındaki gizli ayazmayı gezmeyi unutmayın.
Paylaş