Paylaş
Ahmet Kural’dan olaylı şekilde ayrılan şarkıcı Sıla’nın yaklaşık 1 yıl sonra şef Hazer Amani’yle birlikte olduğu ortaya çıkmış, bu senenin başında da evlenmişlerdi. 11 ay evli kalan çift, ortak bir açıklama yaparak ayrıldıklarını duyurdu. Tabii ki herkes tanışabilir, beğenebilir, âşık olabilir, ani bir kararla evlenebilir...
Tabii ki boşanmak da aşka/hayata dair. En “olur” dediğiniz insanla 1 senenin sonunda olmayacağına karar verebilirsiniz. Ama söz, nişan gibi ara kurumlar da boşuna kurulmamış.
İnsanlar birbirlerini iyice tanısınlar, en doğru kararı alabilecek vakitleri olsun diye... Çünkü bazılarının boşanmaları, evlenmelerinden daha hızlı oluyor.
Neyse ki bu sefer patırtı kütürtü yok. Her iki tarafın avukatları ortak bir metin üzerinde anlaşmış, kamuoyuna o duyuruldu. Halbuki ne acelesi vardı Sıla’nın? Zaten Ahmet Kural’la travmalı, davalık olmuş bir ilişkiden çıkmıştı. Sonra başlat işlemleri evlen, 11 ay sonra tekrar boşan... Sırf bunlar bile iş, insan yorulur yahu.
Magazin ne yazsa çıkıyor
Bir de işin şöyle bir boyutu var: “Elâlem ne der?”
Başkalarını, çevreyi en takmıyor görünen insanlar bile belli ki acayip takıyor: Yalan söylemeler, saklamalar, hatta başkalarını yalan söylemekle, yalan haber yapmakla suçlamalar...
Sıla ile Hazer Amani, ilişkilerini ilk başta gizlemişler, birlikte görüntülendiklerinde “Aşk yok, iş için buluştuk” açıklaması yapmışlardı.
Hatta Sıla’nın Ahmet Kural’la aralarının bozulmasının nedeninin Hazer Amani olduğunu ileri sürenler olmuştu.
Daha senesi dolmadı, bu kez de ayrıldıklarını gizlemek zorunda kaldılar. Ayrılık nedeninin Hazer Amani’nin Sıla’dan dolayı boşandığı eski eşi Deniz Mumcuoğlu’yla görüşmesi olduğu yazılıp çiziliyor.
Epeydir bilinen ama reddedilen bir durumdu. Hazer Amani en son doğum gününde “Çıkan haberler gerçeği yansıtmıyor. Boşanmıyoruz” dedi.
Bu ne demek? Bunlar yalan haber, bunları söyleyenler yalan konuşuyor.
Ama 4 gün önce yalanladığı ayrılık haberi, 3 gün sonra avukatlarının kaleminden yayımlandı.
Ateş olmayan yerden duman çıkmıyor ve tuhaf bir şekilde magazin ne yazsa doğru çıkıyor.
“2 hafta kapanalım” taraftarları
Kiminle konuşsam aynı şeyi söylüyor: “Bir seferde iki hafta kapanalım, sokağa çıkma yasağı olsun.”
Böylece şu anda virüsü kapmış olanların kuluçka süresini evde atlatacaklarına, 15 günün sonunda sayıların bir anda düşeceğine inanıyorlar.
Dinleyince haklılık payları var. İki gün-iki gün, üç gün-üç gün devamlı kapanacağımıza, bir kerede uzun karantinaya girmek insana daha mantıklı geliyor.
Ama bu işin ekonomisi, lojistiği gibi sorunlar var.
Küçük yerlerde bir şekilde hallolur da 15 milyonluk İstanbul’u iki hafta kapatınca bunlar nasıl olacak?
Altı dükkân olan evler tercih edilmiyor
Kendisi de jeofizik mühendisi olan emlak danışmanı Evrim Kırmızıtaş açıklamış:
“Artık ev sahibi olmak isteyenlerin dikkat ettiği konulardan biri de evlerinin altında işyeri olup olmadığı.
Eskiden altında market, spor salonu, manav, kafe gibi işyerlerinin olması binanın değerini artırır, insanların tercihlerini olumlu yönde değiştirirdi.
Depremden sonra bu değişti.
Çünkü gördük ki İzmir’de yıkılan bazı binaların altına yapılan işyerleri, mekânlarını büyütmek için kolonları kesmiş.”
Haydi spora
Salgınla birlikte bir kez daha gördük ki, bağışıklık sisteminin güçlenmesi için sağlıklı beslenmenin yanında spor yapmanın büyük payı var.
Futbolcu Gökhan İnler’in kurduğu ISEV (İnler Spor Eğitim Vakfı) tarafından hazırlanan “Haydi Türkiyem Spora” kamu spotu işte tam da buna dikkat çekiyor, televizyonlarda denk geliyorsunuzdur.
Kamu spotunda güçlü bir kadro yer alıyor: Çağla Kubat, Melek Baykal, Selçuk Şirin, Aslı Şafak...
Çok dikkatli bakarsanız belki beni de fark edersiniz...
Paylaş