Sibel Can’ı eleştirmek hak mı?

Son 20 yılda çıkan “Sibel Can kilo aldı”, “Sibel Can şu kadar kilo verdi” haberlerini tarasak, alınan-verilen kiloların toplamı Kuzey Kore ordusuna eşit neredeyse. Ama bırakın da insanlar doğruya doğru, yanlışa da yanlış desinler.

Haberin Devamı

Sibel Can’ı eleştirmek hak mı

Ünlülerin dış görünüşünü, kılık kıyafetlerini konuşmak ayıp değil.
Zaten bunun için çıkmıyorlar mı arenaya?
Görünmek, medya ve sosyal medyada dönmek, bunun karşılığında da filmi varsa filmine, albümü varsa albümüne katkı olsun; sonra da reklamlar, sponsorluklar gelsin diye hepsi...
Yani ünlülüğe soyunmak demek, bütün bunlara baştan razı olmak demek aslında.
Sibel Can’ın son konserinde giydiği kırmızı kıyafeti de bu minvalde.
Ünlü şarkıcı kilolu bulundu, seçtiği kıyafetin o kiloya uygun olmadığı yazılıp çiziliyor.
Zaten son 20 yılda çıkan “Sibel Can kilo aldı”, “Sibel Can şu kadar kilo verdi” haberlerini tarasak...
Alınan-verilen kiloların toplamı Kuzey Kore ordusuna eşit neredeyse.
Sibel Can’ın son sahne kostümü bence de yanlış.
Keşke vücudu bu kadar saran, hatları ortaya çıkaran kostüm yerine daha az iddialı bir tercih yapsaymış.
Ama bırakın da insanlar doğruya doğru, yanlışa da yanlış desinler.
Herhangi bir hakaret, aşağılama olmadığı sürece ne var ki bunda?
Sibel Can’a destek, Demet Akalın’dan geldi:
“Zaman zaman ben de şişiyorum. Dalga geçilecek bir durum değil. Ve herkes incecik olmak zorunda değil.”
Yerden göğe kadar haklı.
Elbette kimse incecik olmak zorunda değil.
Hatta kilolu da olabilir.
Zaten geçen hafta Bostancı Gösteri Merkezi’ndeki konserinde “Kortizon yemekten şiştim ama hâlâ giderim var” deyince alkış/ıslık kıyamet kopmuştu. Samimi, gerçek ol; canımızı ye.
Biz Sezen Aksu’yu “uzun boyu”, Akrep Nalan’ı “fitliği” ya da ne bileyim Kalben’i “seksilik abidesi” olarak tanıyıp sevmedik.
Hepsinden başka başka güzellikler çıkardık kendimize, öyle benimsedik.
Buradaki mesele yakışıp yakışmadığı, topluma pazarladığı imajı taşıyıp taşıyamadığı.
Çünkü iddia zaten bunun üzerine.
6 yıl aradan sonra ilk kez gece kulübünde çıkan Sibel Can’ın kolye ve tektaşının 2.5 milyon lira değerinde olduğu konuşulacak...
Ama kostümünün proporsiyonundan kimse bahsetmeyecek.
Hep iyi yazılacak, hep övülecek.
Hep şahane, hep aristokrat, hep güzel...
Yok öyle yağma.
Bir milli sporcunun çıkıp “Başarı elde edemedim, kusura bakmayın, bu hafta biraz ödemim var” demesine benziyor bence.
O sporcu performansından dolayı nasıl eleştirilecekse, o sanatçı da okların hedefinde olacak tabiatıyla.
En başta söyledik ya...
Üst komşu Ayşe Abla’dan, kayınço Ahmet Abi’den bahsetmiyoruz.
Siz hedef tahtasında olmayı baştan göze almış, bunun getirilerinin de götürülerinin de altına peşinen imza atmış insanlarsınız.
Şimdi oyunbozanlık, “çanak çömlek patladı”cılık yok.
Son not: Ha bir de “Bu, kadınların üzerinde estirilen bir terör” diyorlar.
Hayır, değil efendim.
Murat Boz da kilo alıp memeleri sarkık halde teknede fotoğrafı çekildiğinde aynı eleştirilere, hatta daha sertlerine maruz kalmıştı.

Haberin Devamı

◊ Üzülüyorum
Hakan Sabancı’ya âşık olup kendini yakan oyuncu Aygün Aydın’a... Hakaret etti, hapse girdi, şimdi de Türk milletine saygısızlıktan 2 yılla yargılanıyor. “Avukat parası bulamıyorum” diyor. Bu kızcağızın hakim değil, psikolog karşısına çıkması lazım. Yazık, keşke önüne, yoluna bakabilse artık...
◊ Bayılıyorum
Mutlu çiftlerin ilk tanışma hikâyelerine... Yasemin Şefkatli, İdo Tatlıses’in kendisine nasıl yürüdüğünü anlattı. İdo’yla aynı kafeye gidiyorlarmış, devamlı kesişiyorlarmış. Sonra İdo o günkü tişörtüyle paylaşım yapmış: “Sarışın kız beni bul.” O da bulmuş, hem İdo’sunu hem de mutluluğu...
◊ Mahvoluyorum
Kayıp Yörük kızı Müslüme hakkında ayrıntılar ortaya çıktıkça... Ha bulundu, ha bulunacak diye ümitle beklerken, acı haber geldi. Cansız bedeni yarı çıplak bulunmuş. Ailesi gözaltında olduğu için cenazesinde bile yapayalnızdı Müslüme. Mahkemede ortaya çıkacak, günahı varsa boynuna, dedesi tutuklandı.

Yazarın Tüm Yazıları