Paylaş
Bugün ülkenin en tanınan kadınlarından biri. Ona göre bir çevresi, imkânları, hayat standartı var.
Sevgilisi Umut Evirgen şehrin en popüler kulüplerinin sahibi. Ha dediğinde kapısına bir koruma ordusu yığabiliyor. Fakat yine de kadına şiddetten kendini koruyamıyor, tehdit alıyor, küfür hakaretler işitiyor, şehrin göbeğinde arabasında saldırıya uğruyor.
Takıntılı bir erkek hayranı yüzünden evini, arabasını değiştirmek; telefonuna KADES (Kadın Destek Uygulaması) indirmek zorunda kalıyor.
Ki başına bir şey gelirse en yakın güvenlik güçlerinden yardım alabilsin...
Yaşadığı kâbusu düşünebiliyor musunuz?
Türkiye’yi kadınlar için bir “can pazarı”na dönüştürdük.
Ve en muktedirinden en savunmasızına, bunun istisnası yok.
Serenay Sarıkaya’ya bunu yapan hayat diğerlerine neler yapıyor, zaten hemen her gün görüyor, izliyoruz.
Deniz Gezmiş filmini Timuçin Esen yönetirse...
Yine yapımcı Mustafa Uslu, yine Timuçin Esen. Daha önce Naim Süleymanoğlu, Neşet Ertaş, Müslüm Gürses gibi isimlerin filmlerini yapan Uslu, bu kez Deniz Geçmiş ve arkadaşlarını beyazperdeye aktarmaya hazırlanıyor.
Tabii önce ailelerin izni ve onayı gibi prosedürler var. Eğer proje hayat bulabilirse Deniz Geçmiş’i Murat Ünalmış’ın canlandırması planlanıyor. Filmin yönetmenliği için adı geçen isimse Timuçin Esen. Zaten daha önce “Müslüm” filminde birlikte çalışmış, yılın en çok izlenen prodüksiyonuna imza atmışlardı. Timuçin Esen yönetmen olarak da çok doğru bir tercih. Rollerine hazırlanırken gösterdiği titizlikle, oyunculukta aldığı sayısız ödüle bu yeni kariyerinde yenilerini ekleyeceğini tahmin etmek güç değil.
Bir kere Türkiye’de konservatuvar eğitiminin üstüne ABD Los Angeles’taki California Institute of the Arts’ta sinema-yönetmenlik üzerine master yapmışlığı var.
İlk filmi de olmayacak zaten.
Bu vesileyle hatırlatmış olalım: Daha öğrenciyken Engin Günaydın ve Olgun Şimşek’in rol aldığı, “Çıkmaz Sokak” adında orta metrajlı bir film çekmişti.
Ebru Gündeş bu işi çözebilir mi?
Demet Özdemir ile Oğuzhan Koç’un birliktelikleri kadar ani ayrılıkları da sürpriz oldu herkese.
Halbuki daha bir buçuk ay önce Cem Yılmaz’ın gösterisine girdiklerinde ayrılık iddialarını ti’ye almışlardı:
“Moralimiz bozuktu. Biz de ayrı ayrı bir şekilde gösteriyi izlemeye geldik. Belki aramız düzelir diye. Belki de yan yana koltuklara oturmayız!”
Instagram’ı bir “aşk barometresi” olarak kabul edenler için fotoğrafları önce kız tarafı sildiğinden ilişkiyi bitiren Demet Özdemir.
Zaten jüri üyesi olduğu programda Oğuzhan Koç’un gözlerden kaçmayan üzgün halleri de bunu doğruluyor.
En dikkat çekense Ebru Gündeş’in duruma müdahale edip “Araya girelim” teklifi yapması oldu.
Bu diyaloğun o kadar da spontane olduğunu zannetmiyorum.
Çünkü Ebru Gündeş sağlamcı kadındır. Ağzından kolay kolay boş laf çıkmaz, başını sonunu iyice düşünmeden, neyi yapıp neyi yapamayacağını tartmadan konuşmaz.
Şimdilik bir şey bilmiyoruz ama bakalım...
PANDEMİ GÜNLÜĞÜ
156 kişiden biriydi
Fatma Girik’i koronovirüse bağlı çoklu organ yetmezliğinden kaybettik. Hastanede mi kaptı yoksa ziyaretçilerden biri mi bulaştırdı henüz bilinmiyor. Kardeşi Günay Girik geleni gideni soruşturduklarını, bir ihmal var mı, araştırdıklarını söylüyor.
Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre Fatma Girik’le birlikte aynı gün 155 kişi daha koronadan vefat etti. Bir önceki gün 185 kişiydi. Ondan önceki gün 181. Bu verileri iki senedir dinlemekten artık o kadar yabancılaştık ki...
Artık birçoğumuz ekranın alt bantında akan sayılar olarak görmeye başladık olup biteni. İsmini bilmediğimiz insanlar olduğu sürece kontör gibi günlük değişen rakamlar sanki...
Oysa ki bütün Türkiye’nin tanıdığı, sevdiği Fatma Girik’in kaybı hepimize şunu hatırlattı/hatırlatmalı: O sayıların her biri bir insanı anlatıyor. Bir hikâyeyi. Bir dünyayı. Ateşin düştüğü yerde kahrolan yakınlarını... Tıpkı Fatma Girik gibi.
Fato’nun giderken bize yaptığı son bir iyilik bu olsun bari. Hâlâ ne kadar ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuzu hatırlatması.
Paylaş