Paylaş
Yabancı bir ülkeye gittiğimde doğasını, deresini, dağını, sahilini değil ama insan yapımı binaları, köprüleri, tesisleri kıskandığım oluyor; hayalimde onları İstanbul’a ışınlıyorum. Hepsinin yeri bile belli. Mesela Gaudi’nin Barselona’daki apartmanları Galata’ya; meydanda, tam kulenin karşısına. Londra’daki Golden Bridge, Haliç’e; sonradan yapılan o çirkin, modern şeyin yerine. Roma’daki Trevi Çeşmesi, Maçka Parkı’na; tam Taşkışla’nın altına...
Böyle haset ettiğim yerlerden biri de Tel Aviv’in sahil şeridi olmuştu. Ne özene bezene yapmışlar; böylesi Miami’de, Los Angeles’ta bile yoktu. Alacaksın, aynen Kalamış-Bostancı sahiline konduracaksın...
Neyse ki hırsızlığa gerek kalmadı. Benzeri, belki daha iyisi Antalya Konyaaltı sahiline yapıldı. Belki daha iyisi çünkü orada bizdeki doğa yok. Arkasında dağı, ormanı eksik; tırmanıp sahili seyredecek falezler noksan.
Sahil Antalya Yaşam Parkı, Varyant mevkiinden başlayıp Boğaçayı’na kadar 7 kilometre boyunca uzanıyor. Toplam sahası 1 milyon metrekare. En güzeli de bu alana 7 bin yeni ağaç ve bitkinin dikilmiş olması.
31 beach club
Bu yaz aktif olarak misafirlerini ağırlamaya başlayacak. Yılda 9 milyon kişinin girip çıkması bekleniyor.
Bir kere burası, her şeyden önce bir plaj. O yüzden deniz her şeyden öncelikli. 7 kilometrelik sahile 31 beach club serpiştirilmiş. Aralar halk plajı. Engellilerin ve yaşlıların denize girebilmesi için asansör var.
Şu anda 40 dükkân faaliyette. Proje tamamen bitince bu sayı 93’e çıkacak: Alışveriş ve yeme-içme mekânları. Bunun dışında yaya ve bisiklet yolları, basketbol sahaları, tenis kortları, açık alan spor aletleri, kaykay-paten parkı, çocuk oyun alanları, köpek parkı, 350 kişilik amfitiyatro, 10 bin kişilik konser alanı...
Konser demişken... İşletmeci ortaklar Ender Alkoçlar ve Suat Ünver’in müzik ve eğlence konusunda kafaları biraz karışık geldi bana. Sahil şeridinde daha önce yaşanmış tatsızlıklardan dolayı aşırı bir hassasiyet gösteriyorlar.
Ender-Gülşah Alkoçlar ve Suat Ünver
Mesela konserler olacak ama rock ve elektronik türü ‘sakıncalı’ buluyorlar. Peki nasıl ayıracaksınız? Demet Akalın pop da Hande Yener elektronik mi mesela? Serdar Ortaç pop da Haluk Levent rock mı? DJ Suat Ateşdağlı makbul, Mercan Dede mekruh mu olacak? Oralar biraz muallak.
Zamanla kıvamını bulacak
Bir de mekânların çoğu içkili ama sahil şeridinde bar ve disko olmasını istemiyorlar. “Biz burayı toplum için, aileler için tasarladık” diyorlar. İyi de toplum sadece ailelerden oluşmuyor ki: Bunun genci, bekârı, öğrencisi, turisti, her türlü kesimi mevcut.
Koca sahil... Bir başka ucu da gece eğlencesine ayrılabilir pekâlâ. Mesela şube açacak yerlerden biri de Öküz. Şimdi Öküz, bara mı giriyor yoksa bistroya mı?
Ama ben bütün bunların zamanla oturacağını, kıvamını bulacağını düşünüyorum. Pırıl pırıl, çok güzel bir yer olmuş. Antalyalılara ve hepimize hayırlı, uğurlu olsun.
Paylaş