Paylaş
Rap’çi Uzi, sahneye en son çıkmadığı için Mustafa Sandal ile polemiğe girdi. Daha doğrusu girmeye çalıştı ama olmadı.
Önce özetler...
Ağrı Dağı Müzik Festivali...
Tekstil ve moda markası Dosso Dossi tarafından destekleniyor, 70 metre uzunluğuyla “ülkenin en büyük sahnesi”ne sahip olmakla övünüyor. Doğubayazıt gibi küçük bir yerdeki bu etkinliğe tam 30 bin kişi katılıyor.
Seyirciler arasında Ağrılılar olduğu gibi, komşu illerden hatta muhtemelen İran, Gürcistan gibi yakın ülkelerden hayranı oldukları Türk sanatçıları dinlemeye gelenler var. Mustafa Sandal, Zara, Kadr, Uzi...Müthiş bir şey!
Fakat bu organizasyon başarısıyla değil, genç bir müzisyenin “kıdemli bir ağabey”ine yaptığı ayıpla konuşuluyor.
Rap’çi Uzi olarak bilinen Utku Cihan Yalçınkaya...
Spotify’da “en çok”la başlayan başarıları, Instagram’da 1 milyon takipçisi olan bir yetenek.
Sahneye en son kendisinin değil, Mustafa Sandal’ın çıkacağını öğrenince festivale katılmaktan vazgeçiyor.
“Ben olsam ilk çıkarım, işim erken biter, yevmiyemi de alıp uzarım” diye düşünmeyin.
Sahneye son çıkan olmak mühim. Bir nevi assolistlik.
Sıra en büyük stara gelene kadar seyirci sabırsızlanacak ama böylece ön grup ve müzisyenler de dinlenmiş olacak, festival baştan sona yüksek tempoda seyredecek.
Rap’çi Uzi’nin verdiği kavga bu. “Assolist ben olacam!”
Festivale katılmadığı için organizatör Hikmet Eraslan sahneden onu eleştiriyor, uçakta “Sadece business uçarım” gibi kaprisler yaptığını söyleyip Uzi’yi halka şikâyet ediyor.
Bir kere ilk yanlış burada.
Hiçbir profesyonel o anda öfkeye kapılıp festivalin böyle bir polemikle anılmasına izin vermez.
Her ne sorun yaşamışsan, onu seyirciye asla belli etmeyip konserlerin başarıyla sonuçlanmasını beklersin her şeyden önce
İş bittikten sonra ne açıklama yapacaksan yap. Kendi etkinliğinde, coşkuya kapılmış seyirciye “adam yuhalatmak” nedir yahu...
Uzi ise zor bir semtin hırçın delikanlısı... Bu rap’çilerin ömrü zaten birbirlerine “diss atmakla” yani sataşmakla geçiyor. Bıçkınlık, kültürlerinde olan bir şey.
İkinci büyük hata da orada geliyor zaten.
Organizatörün bu davranışına sinirleniyor ve şu açıklamayı yapıyor Uzi:
“Benim önüme Mustafa Sandal’ı çıkaramazsın. Hele hatır gönülle, ‘Aman adam yaşlı, aman şöyle böyle’ diyerek asla çıkaramazsın. Sene 2023. Kimin ne iş yaptığı, kimin ne kadar dinlendiği ortada. Değerli Mustafa Sandal’ı konuşsaydınız neden bu devirde hâlâ son sahneye çıkmak istiyor diye!”
Ne büyük terbiyesizlik/saygısızlık... İki cihanda birden hem de: Hem pop hem de rap dünyasında!
Hazımsızlığın göstergesi.
Siz olsanız ne yapardınız mesela?
Ben olsam, “Tabii ki Mustafa Sandal en son çıksın, hatta müsaade ederseniz, anonslamak da isterim müzisyen büyüğümü” derdim.
Sonuçta sen daha suya “bu” derken, “bu” adam milyonlar satıyordu “bu” ülkede.
Mustafa Sandal’ın 14 yaşında genç bir oğlu var: Yaman.
Babası hakkında böyle ileri geri konuşulunca ağırına gidiyor, o da bir açıklama yapıyor:
“Daha dünkü çocuk 30 senelik Mustafa Sandal’dan üstün mü görüyor kendini? Komedi. Eski köye yenisin bro!”
Bakın bu da olaydaki üçüncü hata. Eğer konu “dünkü çocuk”luksa sen de orada duracaksın, çünkü laf attığın kişi de senden 11 yaş büyük, 25 yaşında. Aslında sizin de aranızda kuşak farkı var.
Sana söz düşer mi?
Bu adamın asistanı, menajeri, basın danışmanı yok mu? Hem ayrıca Musti kendini koruyamayacak biri mi?
Nitekim korudu.
Ama kendini değil, karşısında “hazımsızlık” yapan genç müzisyeni.
Tecrübeli şarkıcı şöyle seslendi Uzi’ye:
“Sevgili Uzi kardeşim. Kayıtlara geçen; senin okuduğun ve başka sanatçıların okuduğu 150 adet ‘hit’ olmuş eserin olduğunda, Avrupa’da ödüller aldığında ve 30 yıl sonra da on binlerce kişi seni alkışladığında tekrar konuşuruz. Şarkılarını beğeniyorum, umarım başarırsın.
Bu arada beni konser öncesi arasaydın benden sonra çıkmana müsaade eder, destek olurdum. Genç yetenekler başımızın tacıdır...”
Oy oyy oyyy... Cümle alemin içinde böyle olgun lafları işitip yerin dibine gireceğime...
Bir daha bütün konserlerde ilk çıkarım daha iyi.
Mustafa Sandal, 14 yaşındaki Yaman’ın üslubuyla değil, bu kadar olgun ve sevecen bir yerden girince, Uzi de anladı bence ne halt ettiğini ama iş işten geçti bir kere.
Durumu toparlamaya çalıştı:
“Sen de beni arayıp buradaki gibi samimi bir dille sahneye en son çıkmak istediğini söyleseydin ben de geçmişindeki başarılarına saygı duyarak senden önce çıkabilirdim Mustafa Abi. 30 yıl sonra geçmişimde başardıklarım ve o an elde ettiklerimle yaşamayı öğrenmek istiyorum, fazlasını değil. Ben de seni seviyorum...”
“Abi” falan diyor ama bu ukala yanıt bile gösteriyor ki Uzi hâlâ çok anlamamış olup biteni.
Mustafa Abi’sinden “hayatının diss”ini yedi, haberi yok.
Sıktı artık şu gelinlik-kefen muhabbeti
Müzisyen Serkan Kaya evliliğinde sorun olduğu iddiaları üzerine saçma sapan bir açıklama yaptı:
“Bizde bir laf vardır: Gelinliği ile giren kefeniyle çıkar. Ölüm yoksa ayrılık da yok...”
Serkan Kaya’nın ne demek istediğini yorumlamak bile istemiyorum. Fakat şunu biliyorum ki bazı deyimleri bile günlük konuşmamızdan çıkarmamız lazım.
Hatta yasaklanmalı çünkü suça teşvik bence.
“Bir kadın boşanmaya kalkarsa bunun sonucu ölümdür” demeye geliyor bu laf. Hayır efendim, en mutlu çiftler bile gün gelir, birbirlerinden ayrı yaşamak isteyebilir.
Evlenmek gibi boşanmak da medeni bir haktır ve aleyhinde söz söylenmesi, insan haklarına karşı açılmış bir savaştır. Sırf bu tehdit cümlesi bile boşanma sebebi sayılmalıdır.
Serkan Kaya’nın eşi Ayşegül Hanım “Can güvenliğim yok” dese, koruma istese, hangi hâkim reddedebilir böyle bir açıklama üzerine.
Ayrıca Serkan Kaya’nın belli ki evliliğinde bazı sorunlar var. Yoksa niçin bu kadar yaralı bir yerden gocunsun?
Paylaş