Paylaş
◊ Her şeyden önce her gün yüzlerce kişinin ellediği mönüye dokunmamış oluyorsunuz.
Bu hijyen kısmı güzel tabii de... Menüyle bitmiyor ki iş. Masaya, sandalyeye, tuzluğa, küllüğe, kapı koluna da bir o kadar insan temas ediyor, onu ne yapacağız?
◊ Hızlı değişen yemek listeleri ve fiyatlar söz konusu olduğunda da pratik bir uygulama işletmeler açısından. Durup durup menüyü değil, dijital içeriği yeniliyorsunuz, olup bitiyor. Hem yer sıkıntısı olmadığı için yiyecek-içeceklerin fotoğraflarını da koyabiliyorlar böylece.
Ama şu da var: Okuması hiç keyifli değil, menüden ortaklaşa bir şey seçmesi zor.
◊ Sonra garsonla müşterinin iletişimini de koparıyor, daha teknik bir hale getiriyor sipariş aşamasını. Bu sistem Türkiye’de her ne kadar oturmamış olsa da (Çünkü garsonlar çoğunlukla sattıkları yemeği tatmamış, ne sattığını bilmiyor) o yemek üzerine konuşabilmek önemli servis elemanıyla.
◊ Hepsini geçtim, bizim gibi toplumlar için daha en başta “Little little into the middle” yani “Ortaya hepsinden az az” seçeneği olması lazım ki henüz hiçbir QR kodlu menüde bu seçenek yok.
Mercan Ezgi Mola Aksakallı
Ezgi Mola, 4 yıllık sevgilisi Mustafa Aksakallı’yla evlendi nihayet.
Diyeceksiniz ki “İki bayram arası nikâh/düğün olmaz”...
Haklısınız ama onların hikâyesi de memleketin halinden bağımsız değil ki. Evlenmek istemiş ama pandemi çıkınca ertelemişlerdi nikâhı. Sonra 2021 orman yangınları, sonra deprem, sonra sel... Şener Şen ile Müjde Ar’ın oynadığı “Arabesk” filminin sonu gibi: “Başlarından iki yangın, üç sel, dört deprem daha geçti...”
O yüzden fırsatını bulmuşken “bayram arası” falan dinlemeden imzayı basmalarını canı gönülden destekliyor ve tebrik ediyorum.
Bu nikâh vesilesiyle Ezgi Mola’nın kullanmadığı ön ismini de öğrenmiş olduk: Mercan.
Ne güzel bir isim, keşke onu da kullansa. Demek ki artık bizim sevgili Ezgi’mize Mercan Ezgi Mola Aksakallı diyeceğiz.
“Can Yaman” yaz, Y’nin kuyruğunu uzat
İtalyan kadınlarının Can Yaman tutkusu had/hudut tanımıyor.
Hayranlarıyla buluşan ünlü oyuncudan bu kez de göğüslerine ve göbeklerine imza atmasını istediler.
Can Yaman da kırmadı onları. Zaten paraf atmıyor, imzası kolay: “Can Yaman” yazıyor, soyadının Y’sini aşağı doğru azıcık uzatıyor, o kadar.
Yani aslında kuyruğa falan da girmeye gerek yok, kendi kendilerine pekâlâ atabilirler Can’ın imzasını.
Ama sonra o göğüsler, göbekler evrakta sahteciliğe girer mi, İtalyan kanunları ne diyor, orasını bilemem tabii.
Her Semoş kendi bacağından asılır
Semiramis Pekkan bir fotoğraf paylaşıp altına ablası Ajda Pekkan’ı da etiketleyerek “Aynı biz” yazdı.
Fotoğrafta 5-6 yaşlarında bir kız çocuğu, 2-3 yaşlarındaki kardeşini tek bacağından tutup havada sallandırıyor ve şöyle yazıyor: “Bu dünyada annenizden sonra sizi en çok seven ablanızdır.” Ajda ile kardeşi arasında 2 yaş var. Aslında fotoğraftaki kardeşlere benziyorlar bu yönüyle. Acaba küçük Ajda da küçük Semiramis’i vaktiyle hiç böyle sallandırmış mıdır, hayal edip güldüm tabii. Semiramis Pekkan’ın paylaşımına verdiği cevapta şöyle yazdı Ajda:“Semoşum ben sana kıyar mıyım hiç?”
Ama belli ki kıymış. Senesini de hesapladım: Yaklaşık 1951-52 yılları olmalı.
Tom Cruise, Gerard Pique’ye küme düşürtür
Kendi evinde falan, fena şekilde aldatıldığı için futbolcu Gerard Pique’den ayrılan Shakira, Miami’deki Grand Prix yarışında Tom Cruise ile hayli samimi sohbet ederken yansıdı kameralara.
Yan yana gelip sohbet eden herkesin aşk yaşadığını iddia etmek fazla olur tabii ama bu meşhurlar dünyası da biraz kezban. İki ünlü bir kez yan yana geldi mi, yüzde 90 aşk çıkıyor oradan. Ayrıca keşke olsa böyle bir aşk. Pique’nin hırtlığına yapılacak en güzel kapak, ondan daha sevecen, daha yakışıklı, daha popüler, daha başarılı ve zengin yeni birini bulmaktı.
Tom Cruise da bütün bu kriterleri fersah fersah karşılıyor.
Hadi yeni çiftin ismini de biz koyalım: ShaCruise.
Paylaş