Oh ne rahat, tek tabanca seyahat

Mart ayında Metin Şen’den boşanan Aslı Gümüşel, Ege’de tatilde. Kürek sörfü falan yapıyor, board üzerinden pozlar paylaşıp altına da “Her gün yeni bir ben keşfediyor ve inanılmaz heyecan duyuyorum. Ve keşfettiğim beni beslemek ve orada kalmak için aklımı kullanıyorum...” gibi şeyler yazıyor.

Bana biraz mesaj kaygılı yani “Yıkılmadım ayaktayım, yeni halimden de çok memnunum” temalı geliyor paylaşımlar.
Umalım ki daha da iyi olsun ama konumuz bu değil.
Konumuz tatilde kendini keşfetmek...
Ne demişler: Bir insanı en iyi seyahatte tanırsın...
E o zaman kendini tanımanın yolu da seyahatten geçiyor olmalı.
Ama tek başına seyahatten.
Birçok insan için ürkütücü, hatta “looser” bir şey tek başına tatil.
Oysa pek öyle değil işin aslı.
Benim ilk başta, iş seyahatlerimin başına, sonuna 1-2 gün takmakla başladı tek başına seyahat alışkanlığım. Sonra Hindistan, Zanzibar, ABD gibi uzak yerlere de hep tek başıma gittim.
Hem tek olunca oranın ruhunu daha çok hissediyorsunuz. Daha iyi sosyalleşiyorsunuz. Yeni insanlarla tanışıyorsunuz. Oysa yanınızda bir arkadaşınız varsa gittiğiniz yerde de ister istemez “kendi küçük Türkiye”nizi kuruyorsunuz, belli oranda kendinizi soyutluyorsunuz ortamdan. Ayrıca tek başına seyahatte istediğin zaman yatma, istemediğin zaman kalkmama, istediğin restoranda yeme, istemediğin müzeye gitmeme gibi konforlar da var.
Kendinizi daha çok dinliyorsunuz. Etrafta tabii ki insanlar var ama sanki bütün sesler kısılmış gibi, sadece iç sesinizi duyuyorsunuz, kaldırımda, kafede, parkta kendinizle konuşuyorsunuz bol bol. Türkiye’deki alışkanlıklarınızdan, kalıplarınızdan, önyargı ve çekingenliklerinizden daha kolay sıyrılıyor; bambaşka bir coğrafyada doğsanız nasıl biri olacağınızı anlıyorsunuz.
Aslı Gümüşel’den çıktık, nerelere seyahat ettik.
Size de tavsiye ederim.

Düğününüze çocuklarınız katılsa…

Haftanın en iç ısıtan haberi Volkan Konak cephesinden geldi. Ünlü müzisyen, 25 yıl önce parasızlıktan düğün yapamadığı eşine düğün yaptı. Belli ki çok zorluk çekmişler ama Sema Hanım da Volkan Bey de ne güzel tercihler yapmışlar birbirlerini seçerek.
Acısıyla tatlısıyla bir yastıkta 25 yıl ve nihayetinde her şeyin “mutlu son”a ermesi...
İnsanın ilişkiye, saadete, aileye imanını tazeliyor.
Kendi çocuklarınızın düğününüzde göbek atması da ayrı bir eğlence, herkese nasip olmaz.
Fakat Sema Hanım düğününde dar kıyafeti ve ayağını sıkan ayakkabılarından dolayı yürümekte güçlük çekmiş.
Düğün dansı da yarım kalmış bu acıdan.
Görseniz, Külkedisi’nin cam ayakkabıyı giyen ablası gibi. Yahu 25 yıl beklemişsin, insan hiç mi ayakkabı provası yapmaz düğün için? Hadi sıktı, çıkar at. Düğün senin, damat senin; çıplak ayak dolaş, n’olacak?
Neyse, bu da nazar boncuğu olsun.

Şeyma’nın sosyal medyacısı nasıl biri olmalı?

Meedo ile evlendikten sonra üzerine bir “hanım hanımcıklık” gelen Şeyma Subaşı verdiği bir iş ilanıyla ortaya çıktı.
Kendisine sosyal medya işleri konusunda yardımcı olacak birini arıyor Subaşı.
Bu kişi bir sosyal medya uzmanı da olabilirmiş, bir menajer de.
Kim olur bilemem ama bir kişinin yetmeyeceğine eminim. Şeyma’nın gecesi gündüzü olmayan hızlı hayatına ancak gündüzleri birisi, geceleri birisi nöbetleşe bakabilir.

Serenay’a, Demet’e, Farah’a yeni rakip: Wanda

GS’li futbolcu Icardi’nin menajer, fenomen ve oyuncu eşi Wanda Nara, Arjantinli bir takipçisinin sorduğu “Bir Türk dizisinde oynamayı düşünür müsünüz” sorusuna “Teklifler var” diye cevap verdi. Güzellik desen... Ortalık Wanda diye yıkılmıyor ama çirkin diyeni de Allah çarpar.
Medyatiklik desen...
Âlâsı var.
Oyuncularda yüksek takipçi sayısı aranıyor ya...
Wanda’nınki 16 milyon.
E zaten oyuncu. Dizinin Arjantin’e satılacağı da garanti.
Geriye bir tek dil engeli kalıyor. Meryem Uzerli başrol olduktan sonra ona da bulunur bir formül.