Paylaş
◊ OMERTA:
Mafyasıyla ünlü Sicilya’da sessizlik yemini etmek anlamına geliyor. Yani mafyanın işlediği bir suçun asla anlatılmaması, eğer anlatılırsa ölümle cezalandırılmasını anlatıyor.
Narin’in katli sonrasında yaşadığı köyde kimsenin konuşmaması “omerta” sessizliğine benzetildi.
Narin’in öldürüldüğü Tavşantepe köyünün nüfusu 445 kişi. Yani İstanbul’daki büyükçe bir apartmanın nüfusu kadar. Üstelik bunların çoğu birbirlerini tanıyan akrabalar. İtirafçının konuşmasına kadar geçen 19 günlük bu sessizlik, “bilip de söylenmeyen” şeklindeki bu mafya terminolojisiyle tanıştırdı bizi.
◊ HTS VERİLERİ:
İngilizce’de Historical Traffic Sources terimin kısaltması. Türkçeye, “geçmişe dönük kaynak akışı” olarak çevrilebilir. Kişinin kimle, nerede, ne zaman iletişime geçtiğine dair kayıtlar anlamına geliyor. WhatsApp yazışmaları gibi bu veriler katil ya da işbirlikçilerine ulaşmada çok değerli ipuçları içeriyor olabilir. Narin cinayetindeki önemi, başta amcası olmak üzere aile üyelerinden bazılarının yazışmalarını sildikleri, hatta köyün ortak WhatsApp grubundan da bazı paylaşımların kaldırılmış olması.
Siz ne derdiniz?
Konumuz:
Kıraç.
Dersimiz:
Konser.
Soru:
Nerede?
Kıraç’ın Edirne Havsa’daki Tarım Aletleri ve Hayvancılık Festivali’inde konseri var...
Belli ki kendi aracıyla gitmeye karar vermiş konsere.
Fakat Havsa’ya varınca kayboluyor, konserin yapılacağı alanı bir türlü bulamıyor.
Direksiyonda kendisi, yan koltukta başka biri, arkada da olup biteni telefonla çeken başka biri.
Muhtemelen menajeri, asistanı falan...
Yolu iyice kaybettiğini anlayınca Kıraç arabayı durduruyor, o sırada oradan geçen bir adama “Selamünaleyküm, burada Kıraç konseri varmış, nerede acaba” diye soruyor.
Kıraç’ı tanımayan vatandaş “Kıraç konseri merkezde, aşağıda” diye ters yönü gösteriyor.
Belli ki adam Kıraç’ı tanımamış.
Olabilir, normal.
Peki Kıraç’ın yerinde siz olsaydınız nasıl sorardınız konser yerini?
“Ben Kıraç, konser yerini bulamadım” dese belki de adam tarif etmekle kalmayacak, arabaya atlayıp “Kıraç Bey hoş geldiniz, ben sizi götüreyim” diyecek misafirperverliğinden.
Ama düşündüm de Kıraç’ın yerinde olsam ben de kendimi tanıtmazdım.
Sonuçta “Konser vereceğin yeri sen bilmiyorsun da ben nereden bileyim” cevabı almak da var.
Vefat edenlere makyaj
Meryem Uzerli, Marie Claire dergisine verdiği röportajda ünlü olmadan önce Almanya’da cenaze öncesinde ölmüş kişilere makyaj yaptığını açıklamış:
“Orada vefat etmiş kişilerin son yolculuklarına en iyi halleriyle çıkmasını isterler.Hastanede çalıştığım dönemde bir ekip onları bu yolculuğa hazırlardı. Ben de vefat etmiş kişilere makyaj yapıyordum.”
Zor, çok zor iş ya.
İnsanın rüyasına falan girer.
Ama sen bütün bunlara dayan, gel “Muhteşem Yüzyıl”da tükenmişlik sendromuna yakalan...
Tezene büyür, sen küçülürsün
Kırşehir Belediyesi’nin düzenlediği bir konserde sahne alan Ahmet Tekkuş isimli bir sanatçı Kırşehir’in gururu olarak bilinen “Bozkırın Tezenesi” lakaplı merhum Neşet Ertaş hakkında ileri geri konuşmuş:
“Kırşehirli olmak bir ayrıcalık. Kırşehir’de hepinizin bildiği bir Neşet var. Kargadan başka kuş tanımıyorsunuz. Burada üç tane deve dişi gibi bir sanatçı var. Bu kadar orkestralar ve sazlar var. Bu sanatçılarımıza büyük bir alkış lütfen...”
Bu hazımsızlığı alkışlayan oldu mu bilmiyorum ama “Kargadan başka kuş bilmiyorsunuz” diyerek sadece Neşet Ertaş’ı değil, dinleyicileri, hatta toptan Kırşehir’i aşağılıyor aslında bu zat.
Tesadüfe gelin ki soyadı da Tekkuş bu kardeşimizin.
Bunu yaparak büyümedin bence Ahmet kardeş, zerre büyümedin.
Ama “Tezene” durduğu yerde çınar gibi duruyor.
Paylaş