Paylaş
◊ Önceki günkü yazıda ne demiştik: Murat Dalkılıç, Hande Erçel’den güya çocuk sahibi olmak istediği için ayrılmışmış...
Tamamen yanlış! Çünkü yapılan açıklamaya göre Murat Dalkılıç hemen çocuk sahibi olmak istemiş, Hande Erçel de “3 sene sonra” demiş. Bunun için ayrılmışlar.
Hiç öyle şey olur mu? İnsan, çocuğu 3 sene sonra olacak diye âşık olduğu kadından vazgeçer mi?
Zaten hesap da tutmuyor: Murat Dalkılıç hemen birini bulsa, evlenmesi 1 sene, çocuğun dünyaya gelmesi 1 sene, kafadan gitti 2 sene...
Üstelik bu açıklama, Murat’ı, yarın öbür gün “çocuğu olmuyor diye eşinden boşanabilecek erkek” pozisyonuna sokuyor.
◊ Başka ne demiştik?
Acaba bu ayrılıkta Hande Erçel’in yeni rol arkadaşı Kerem Bürsin’in etkisi var mı? Son yıllarda Türk dizilerinde görülmemiş uzunluktaki öpüşme sahnelerinin rolü oldu mu?
Belli ki var. Belli ki olmuş.
Çünkü Kerem Bürsin ve Hande Erçel birlikte fotoğraflarını paylaştı, bu satırlar yazılırken Murat Dalkılıç sosyal medyada TT...
İnsanlar en çok şunu paylaşıyor: Sen misin Merve Boluğur’u terk edip Hande Erçel’i tercih eden, bak şimdi şapa oturdun...
Herkes Murat Dalkılıç’ın bunu hak ettiğini düşünüyor.
Ben yine de kıyamıyorum. Haksızlık etmemeyi öğrenir, canı yanıp burnu biraz sürtülürse Murat’tan köy de olur kasaba da.
Seyyal Taner’e edilen hakaretler
Seyyal Taner’le 44 yıl sonra yeniden piyasaya sürdüğü “Son Verdim Kalbimin İşine” şarkısı vesilesiyle bir bayram röportajı yaptık.
Röportajı için atladım, Bodrum’daki evine gittim günübirlik.
Eskilerden başladık, günümüze kadar hayatını, Türkiye’yi, eski anıları, Maksim Gazinosu yıllarını, pop müziği, sosyal medyayı, yeni projelerini, aklınıza ne gelirse konuştuk.
Neredeyse 4 saat sürdü.
Röportajın bir yerinde Barış Manço’nun bir dönem kendisinden hoşlandığını öğrendiğimi, bu işin aslının ne olduğunu sordum.
O da açık yüreklilikle anlattı.
Barış Manço, aslında nişanlısı Arda Uskan’ın arkadaşıymış. O vesileyle tanışmışlar. Kısa bir süre de Seyyal Hanım’a ilgi duymuş. Hatta gidip bu durumu Seyyal Hanım’ın annesiyle bile konuşmuş.
Olabilir, ne var bunda?
Yarım asırlık hikâyeler bunlar...
Ama öyle olmadı.
Barış Manço’nun efsanevi orkestrası Kurtalan Ekspres ekibinden Ahmet Güvenç bir Facebook paylaşımı yaptı. Seyyal Taner’i kınadığını, Barış Manço’nun adını kullanarak gündem yaratmaya çalıştığını söyledi.
Halbuki alakası yok; röportajı biz talep ettik, kadının evine kadar biz gittik, soruyu soran da biz...
Aman Allah’ım, bir görseniz, sosyal medyadan ne hakaretler...
Röportajı okuyan okumayan...
Önünü sonunu bilen bilmeyen...
Yani diyeceğim o ki zaman zaman hepimiz galeyana gelebiliyor, getirilebiliyoruz.
Böyle durumlarda bulunabilecek en sivri lafları, en iğneleyici hakaretleri ederken aslında iki düşünüp bir yazmak lazım.
Hangimizin haksızlığa uğradığı olmadı ki?
O halimizi hatırlayıp, kendimizi o kişinin yerine koyup, öyle yazıp çizmek gerek.
Siz de biliyorsunuz: Bazılarımız ağladığımızı göstermek istemeyiz.
Ama bu, koca kadının hüngür hüngür ağladığı gerçeğini değiştirmiyor işte.
Tuğba Ekinci şaşırtmadı
Kazanamasa bile gönüllerin birincisi: “Antipati Kraliçesi”.
İnsanların sinirlerini hoplatmak için verdiği çaba bile yeter o tacı takmaya.
Tuğba Ekinci...
Sadece son üç gündeki vukuatını anlatıyorum.
Son single’ını... Çoluk çocuk da okuyor, nasıl desem... “Arka kısmını” kadrajlayarak duyurdu sosyal medyadan.
Sanki kulağımızın üstüne oturup dinliyoruz şarkıları.
Ardından “Çok üzülüyor” diyerek fenomen Murat Övüç’e sahip çıktı. Niçin?
Çünkü o da Yeşim Salkım’a alenen... Çoluk çocuk da okuyor, nasıl desem... “Seks işçisi” diye hakaret etti.
Yahu bu insanları gazetede anlatmaya gündelik Türkçe yetmiyor!
Tencere-kapak. Bol bol sahip çıkın birbirinize. Biz de söyleyemediğimizle, anlatamadığımızla kalalım böyle.
Yok yok, “Antipati Kraliçesi” yetmez: İmparatoriçe...
Paylaş