Paylaş
Hamile videoları çekerek fenomen olan Mükremin son olarak yalandan doğurunca ünlüler birbirine girdi.
Edis şöyle girdi topa:
“Neden her şeyi bu kadar ciddiye alıyorsunuz? İnsanların eğlendiği sıradan bir mevzuyu ideolojilere bağlayıp keyif kaçırıyorsunuz.”
Haksız olduğu nokta şu:
İtirazlar, videoda gerçek bebek kullanılmasına.
Hakikaten kimin bebeği o yenidoğan?
Ailesinin haberi var mı böyle bir videoda kullanıldığından?
Haberleri var da para ya da başka bir menfaat karşılığı mı kabul etmişler?
Hazal Kaya, Edis’ten atak davranıp daha önce daldı konuya: “Ne oldu bu kadar mevzu yaratacak? Ben bir şey mi kaçırdım? İsim verip hedef göstererek elinize ne geçiyor? Mükremin’in başına bir şey gelmesi halinde bu sorumluluğu almaya hazır mısınız?”
Hayda... Hazal Kaya da bir başka tuhaf.
Bir şeyi eleştirmek ille de hedef göstermek anlamına mı geliyor?
Kimsenin aklına gelmeyecek bir şeyi telaffuz ederek aslında kendisi sokmuyor mu bunu insanların aklına?
Ya birisi de çıkıp “Hazal Kaya’da okudum, oradan aklıma düştü bu ‘başına bir şey gelmesi’ gerektiği fikri” dese...
Hazal sorumluluğu almaya hazır mı peki?
Peki Hazal Kaya bu sözleri kime sarf etmişti? Bergüzar Korel’e. Neden? Çünkü o da “anne duyarlılığı” kasmıştı:
“Dün gece bu paylaşımı gördüm ve ilk düşündüğüm şu el kadar bebek oldu... Belli ki yenidoğan, biz kendi yavrumuzu öpmeye kıyamazken nasıl böyle espri malzemesi olmasına müsaade ediliyor! Buna gülen, sayfasında paylaşan hesaplara da yazıklar olsun. Hepiniz beğeni ve takipçi delisi olmuşsunuz. Yettiniz artık gerçekten ya!”
Peki niye “duyar kasmak” diyoruz Bergüzar Korel’in paylaşımına?
Çünkü insanın söylediğiyle yaptıklarının birbirini tutması lazım.
Marka yüzü olduğu Hepsiburada’nın reklamında öpmeye kıyamadığı kendi yavrularını değil ama başkalarının bebeklerini oynatıyor, bu ticarette sorun görmüyor. Ama başkası yapınca “el kadar yenidoğan”... Madem yer aldığın reklam kötü bir şey değil, kendi çocuğunu neden oynatmıyorsun?
Mükremin’i hiç komik bulmuyorum, hatta düşük bir mizah anlayışı bence. Ama yine de bu mevzuda en masum Mükremin’in kendisi kaldı galiba. Baksanıza: Kim daha anne, kim daha korumacı, kim daha özgürlükçü... Onun üzerinden duyar savaşları yapılıyor.
Küçük bir de dipnot:
Fenomen Mükremin’in hesabının kapatıldığı yazılıyor, oysa ki hesabı TikTok değil, gelen tepkiler üzerine Mükremin’in kendisi kapatmış.
Gerard Pique #MeToo’su başladı
Shakira’nın takım arkadaşının annesiyle basıp ayrıldığı Gerard Pique hakkında bir açıklama daha geldi. “En güzel kalçalı kadın” unvanlı Suzy Cortez de Barcelona’lı futbolcunun kendisine yürüdüğünü, şimdiye kadar Shakira’ya saygısından sustuğunu duyurdu.
Pique sürekli Avrupa’ya ne zaman geleceğini soruyormuş, Messi dövmesi yapmasını çok kıskanmış.Belli ki Pique’nin tek marifeti bunlar değil.
#MeToo hareketindeki gibi “Ben de, ben de” diye yeni kadınlar ortaya çıkarsa hiç şaşırmayın.
Duyanlara, duymayanlara: Seni seviyorum
Ünlü arabeskçi Cengiz Kurtoğlu özel hayatını anlattığı “Yarım Asrı Devirenler” kitabında eşiyle birbirlerine “Seni seviyorum” diyemediklerini açıkladı:
“Biz 70’li yıllarda köyde birbirimize ‘Seni seviyorum’ diyemezdik, utanırdık. O utangaçlık hâlâ devam ediyor. Sevgimizi birbirimizin yüzüne söyleyemiyoruz. Ama kalbimizde yaşıyoruz.”
Üzüldüm açıkçası...
“Seninle aşkımız eski bir roman” diye şarkıların olsun...
“Duyanlara, duymayanlara” diye milyonlara haykır...
Ama kendi eşine gelince tutulup kal öylece.
Hayat kısa ama hiçbir şey için geç değil. Al bir buket çiçek, bu akşam karşısına öyle çık. İlk seferde söylemesi zor geliyorsa, buketin bir kenarına yaz “Seni seviyorum” diye.
Sonrası çorap söküğü gibi gelir.
Paylaş