Paylaş
Anıl Aba, Boğaziçi Üniversitesi’nde öğretim üyesi. Enteresan yazılar kaleme alıyor. En son Birgün gazetesinde Türkiye’de düzenlenen festivallerle ilgili bir yazı yazdı.
İddiası en özet haliyle şu: Farklı isimler altında birçok festival var ama bunların birçoğunu Umut Kuzey’in kurucusu olduğu Milyon Yapım düzenliyor.
Milyon Yapım öyle bir güce ulaşmış durumda ki, sanatçı ve gruplara başka festivallerde çıkmamaları için baskı yapıyor, tekel olduğu için sahne ücretlerini kırıyor, festival bileti ve yiyecek içecek fiyatlarına kafasına göre zam yapıyor.
Ortalık birbirine girdi. İlk olarak gazetenin köşe yazarı Serkan Fidan istifa etti.
Her kafadan bir ses çıkmaya başladı. Tantana Records, MilyonFest’in sanatçılara nahoş davranışlarını anlatan tweet’ler atmaya başladı.
Meselenin ne olduğunu anlayabilmek için festival müdavimi, müzisyen, organizasyon çalışanı insanlarla konuştum.
Konuştukça kafam daha da karıştı, iş daha da çetrefilleşti.
Bir kere kimse bu konuda konuşmak istemiyor, herkes ismini vermekten imtina ediyor.
Ama öbür yandan da Milyon Yapım’a yekten tekel demenin imkânsızlığı ortaya çıkıyor. Mesele, öyle kestirip atacak kadar basit değil.
Mesela müzik yazarımız Tolga Akyıldız, Anıl Aba’nın iddialarıyla ilgili şunları söylüyor:
“Gazetecilik açısından; konuya çok boyutlu yaklaşıp kararı okura bırakmak daha doğru olurdu. Milyon Yapım; ‘tekel’ olmuştur diyemeyiz. Bir ekonomi yaratmış, yeni festivallere hem ön ayak olmuş hem onlarla rekabet etti. Ancak nitelik olarak büyümesi nicelik olarak büyümesinin gerisinde kaldı. İçeriğe ve standartlara daha çok yatırım yapıp, fırsat eşitliğinin çerçevesini geliştirmeleri sektöre daha büyük katkı sağlar. Sanatçılar da baskı iddiası doğruysa bireysel ya da kolektif olarak tavır koyabilirler.”
İsmini veren bir başka müzik otoritesi Barış Akpolat da benzer görüşte:
“MilyonFest çok bilinmeyenli denklem. Bir sürü iddia var ama yeterli kanıt yok. Yaşadığımız sistem, sürekliliği olan tüm organizasyon ve markaları tekelleşmeye zorluyor. Bugüne kadar dedikodular üzerinden yorum yapmayı reddettim. Çünkü gazetecilik dediğimiz şey fiskos masası değil. Şu anda elimizdeki tek somut belge, Tantana Records’un geçen hafta yönetimle yaşadıklarını anlattığı tweet’ler.
Festival yönetiminin gruplara ve kendi çalışanlarına nahoş davrandığına dair iddialar geliyor ama bu iddialar ‘isimsiz’ kaldığı ya da ‘N’olur yazma’ denildiği sürece ancak taraflarını ilgilendirir.
MilyonFest Anadolu’da konser yapılmayan yerlerde gençlere konser götürmesi açısından iyi bir iş yapıyor mu? Hiç kuşkusuz evet ama güvenilir bir yapıya sahip mi? İşte bundan emin değilim.”
Festivallerin tekelleşmesi, müzik piyasasında mafyavari yapıların ortaya çıkması mevzusu belli ki daha çok su kaldırır.
Şimdilik en heyecanlı yerinde keselim ama konuyla ilgili gelişmeleri hep beraber takip etmeye devam edelim.
Ah o gemide bir de Bezos olsaydı
İşte Türk medyasının gücü: Amazon.com’un kurucusu Jeff Bezos’u parmağında oynatıyor.
110 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en zengin adamını, canı istediği gün Bodrum’a çağırıyor ertesi gün Datça’ya yolluyor, oradan Göcek’e...
Canı sıkılınca gerisin geri getirip tekrar Bodrum’a koyuyor.
Bodrum’a ne zaman lüks bir megayat yanaşsa, neredeyse 15 gün arayla düzenli olarak tekne Jeff Bezos’un teknesi ilan ediliyor, megayata milyonlarca dolarlık fiyatlar biçiliyor hatta Bezos’un Bodrum’a yatırım yapmak için geldiği palavraları sıkılıyor.
Oradan oraya, o siteden bu siteye derken anlı şanlı haber merkezleri bu teraneye katılıyor.
En sonuncusu “Flying Fox” adlı megayatın Jeff Bezos’a ait olduğu. Değeri de 400 milyon dolarmış...
Amazon.com Türkiye “Bezos Türkiye’de değildir. Flying Fox da kendisine ait değildir” diye açıklama üstünü açıklama yapıyor. Ne gam!
Bizden iyi mi bileceksiniz? Burada dediysek burada işte!
Paylaş