Paylaş
Hatırlarsınız, Hadise Ankara konserinde “Sıfır Tolerans” şarkısının “Sen hep biraz yalandın” sözlerini değiştirip “Sen biraz değil, çok yalandın” diye okumuştu.
Karşı atak sosyal medya üzerinden geldi. Hadise ile sahne kıyafetleri yüzünden ayrıldıkları söylenen Dinçerler, manidar bir paylaşımı beğendi.
Bu paylaşım Prenses Kate Middleton hakkındaydı:
“Güzellik gösterisi ve teşhir çağı bu çağ. Kate Middleton ise asil, zarif ve sofistike olanın aslında en yüksek çekicilik olduğunun kanıtı...”
Bu cümleyi beğenerek aslında Hadise’ye ne demek istiyor Dinçerler... “Bak Prenses ne güzel. Çekici olmak için teşhirciliğe gerek yok” demeye getiriyor.
İyi, güzel de Dinçerler’in boşandıktan sonra bile hâlâ anlayamadığı bir nokta var.
Kate Middleton bir prenses ve ona uygun olarak giyinmek zorunda. Ürdün Prensi’nin düğününde giydiği pembe kıyafetin transparan kısımlarını kapattırması falan da bu yüzden.
Mehmet’in boşandığı kişi ise Hadise. Bir pop şarkıcısı. Bir sahne ve şov insanı.
Kate Middleton da şarkıcı olsa üç aşağı beş yukarı benzer kostümler giyecekti konserlerde.
Tıpkı kendisi İngiltere veliahdı olsa, kumsallardan paylaştığı o mayolu, ıslak, kaslı pozlarını paylaşamayacağı gibi.
Bence kesin unutamıyor Hadise’yi ve kafası fena halde karışık.
Benzer bir durum Şeyma-Meedo ikilisinde de yaşanıyor.
Mısırlı milyarder Alsaloussi, 1 ay önce evlendiği Şeyma Subaşı’nın artık bikinili fotoğraf ve video paylaşmasını istemiyormuş. Sosyal medya hesabından bikini reklamı yapan Subaşı da içinde bikini, üstünde elbiseyle tanıttı markayı.
Olabilir, evlendiğin kadının artık bikinili poz vermesini istemeyebilirsin.
Bunlar, çiftler arasında karşılıklı konuşularak halledilebilecek özel meseleler.
Tamam ama o zaman da dersin ki, “Karıcığım, istiyorsan parasını da sana ben vereyim ama artık bikini reklamı alma...”
Konu kapanır gider, kimseyi de ilgilendirmez.
Ama böyle “hem karnım doysun hem de börek tepsim tamam kalsın” halleri çok “mış gibi” geliyor kulağa.
Simge’yi aforoz mu edelim?
Yahu denk getirmeye çalışsan bu kadarı olmaz.
Ezeli rakibin o sene şampiyon olacak... Cimbom’a 3-0 yenileceksin...
Bir de aynı maçta kupayı kaldıracaklar! Sert, çok sert.
Fenerbahçe’ye tsunami vurdu sanki.
Yetmezmiş gibi, kutlamalarda Beşiktaşlı bir şarkıcı çıksın, GS’li futbolcuyla şarkı söylesin.
Simge’nin Icardi ile özdeşleşen “Aşkın Olayım” şarkısından bahsediyorum.
Üstüne tuz biber oldu her şeyin.
Peki ne yapacağız şimdi?
Simge’yi aforoz mu edeceğiz? Kızıp şarkılarını mı dinlemeyeceğiz?
Kanalı mı değiştireceğiz radyoda çıktığında?
Fanatizminin ölçüsüne göre Simge’ye böyle tepki verenler de olacaktır elbette.
Bence yersiz olur.
Çünkü durduk yere çıkmadı Simge kutlamalara.
Bütün sezon hep beraber takip ettiğimiz bir hikâye var ortada.
Tribünler Icardi’ye tezahürat yapmak için onun şarkısını seçti, Icardi bunu paylaştı, like’lamalar, takipleşmeler, takipten çıkmalar, göndermeler yaşandı.
Yani Cimbom tribünleri için dış kapının dış mandalı değil Simge.
E davet de edilmiş konser vermesi için.
Ne diyecekti?
“Yok ben Beşiktaşlıyım, şarkım dilinize pelesenk de olsa asla çıkmam oraya” mı deseydi?
Bunu söyleyecek sanatçılar da mutlaka çıkar, kendi tavırlarıdır, saygı duyarım.
Ama çıkana da kızmamak lazım bence.
Sonuçta işini yapıyor.
Yetmedi mi kamplaştığımız, bari burada biraz esnek olalım.
Hadi çuvaldızı da kendime batırayım. Yazması zor, çok zor ama: Galatasaraylı okurlarımızın 2023 sezonundaki şampiyonluklarını tebrik ederim.
Onların NASA’sı varsa bizim de Yusuf’umuz var
NASA’nın uzaylılarla ilgili açıklamasının bütün dünyadaki yankıları sürüyor.
Konu elbette Türk bilirkişi Yusuf Güney’e de soruldu.
Neden bilirkişi? Çünkü kendisi astral seyahatlerle gezegenler arası yolculuk yapabiliyor. Mars’taki yeşil gölü, Ay’ın karanlık yüzündeki askeri üssü falan herkesten önce gören oydu.
Aslında bütün bunları anlattıydı da biz inanmamıştık.
“Yavaş yavaş varlıklarına inanacağız onların” diyor ünlü şarkıcı.
Fakat bir uyarısı var: Uzaylının çakmasına dikkat etmek lazımmış. Çünkü sahtelerini gönderiyorlarmış, gerçekleri bunlar değilmiş. Hatta sahte bir savaş bile çıkacakmış.
Yusuf Güney kendinden öyle emin konuşuyor ki adınızdan şüphe edersiniz.
Diyelim karşılaştık uzaylıyla... “Merhaba dünyalı, biz dostuz” dese...
“Sen git aslın gelsin” mi diyeceğiz?
“Ver TC’ni” deyip sahtesi mi, gerçeği mi diye GBT mi yapacağız bunlara?
Acaba Yusuf’a göstersek şak diye anlar mı sahtesini, gerçeğini? Ya o sırada Yusuf yine astral seyahatteyse?
Öyle kan ter içinde uyanmışım.
Paylaş