Paylaş
Bu sözleri nedeniyle ağır eleştiriliyor Altuğ. Halbuki kötü bir şey söylememiş, ne köylülere ne başkasına bir hakaret var sözlerinde.
Köylü kadın tiplemesi için tipinin uygun olmadığını söylüyor sadece.
Zaten yanlış anlaşıldığını açıkladı, konunun güzellikle-çirkinlikle alakası olmadığını anlattı:
“Ben çok güzelim, ondan o role giremem değil. Aslında haddimi bilmeye çalışmıştım...”
Buraya kadar tamam ama benim başka bir eleştirim var Pınar Altuğ’a. “Şundan katil olur, bundan olmaz; filanca hırsız tipli, falanca doktor suratlı” diye rolleri tipe göre mi belirleyeceğiz artık?
Ayrıca tipi niçin köylü kadın rolü için uygun olmasın Altuğ’un?
Daha 2 ay önce Rize’de çay toplarken fotoğrafları çekilmişti, gayet de “yerlisi” duruyordu tarlanın.
Sonra kostüm-makyaj diye bir şey var. Gençleri yaşlı, sağlıklıları hasta, ölümlüleri vampir yapabiliyorlar.
Hatta köylü kadını oynamak için kadın olmaya bile gerek yok! En son “Erşan Kuneri”deki köylü kızı Nazlı’yı hatırlayın. Çağlar Çorumlu’nun elinde müthiş bir karaktere dönüşmüş.
Diyeceğim o ki Pınar Altuğ bu meseleyi bir daha düşünmeli.
Kader değil, sen kendin ettin
Yasa dışı bahis operasyonu kapsamında ev hapsi devam eden Serdar Ortaç, kumar pişmanlığını dile getirdi ama olayı tamamen yanlış anlamış maalesef.
Diyor ki Ortaç: “Eğer üniversiteyi bitirip İngilizce öğretmeni olsaydım başıma hiçbir şey gelmeyecekti. Huzurlu, güzel bir evlilik yapıp çocuklarıma bakacaktım. Ama kadere bak, beni Serdar Ortaç yaptı. Başım beladan hiç kurtulmadı. Hata benim tabii ama böyle yazılmış, Rabbim böyle karar vermiş. Öbür türlü de 3 bin şarkı olmayacaktı...”
Yahu Allah aşkına...
Serdar’ın başına gelenlerin üniversiteyle, İngilizceyle, evlilikle ne alakası var? Ünlü olunca ille de kumar mı oynaman lazım?
Varını yoğunu, şarkılarının telifine kadar masaya mı sürmen lazım?
Bunca ünlü var, evliliklerini yürütüyor.
Serdar Ortaç çıkamıyorsa kabahat yazgının mı yani?
Yok hayır, düşünce sistematiği toptan yanlış Ortaç’ın.
“Kendim ettim, kendim buldum” demedikçe, suçu kaderde, sanatçı olmasında aradıkça korkarım çözüm de bulamayacak.
Akalın’ın tövbesine inanmak istiyorum
Demet Akalın bundan yaklaşık 1 ay önce yaptırdığı zayıflama iğnesi yüzünden ölümden döndüğünü açıkladı:
“Zayıflama iğnesi oldum, kusmaktan 2 hafta yemek yiyemedim. Ölümlerden döndüm, bir daha tövbe!”
Tövbesine inanıyor musunuz Akalın’ın? Artık nasıl bir baskıysa, sanat dünyasının tuhaf bir ilişkisi var diyetle. Stockholm Sendromu gibi: Katiline âşık mağdur hikâyesi.
Çünkü bu zayıflama iğnesini olmadan 1 ay önce, yine iğneden hayatını kaybeden Metin Arolat’ın cenazesinde ağlayarak şöyle demişti Akalın:
“Metin’le hep bu konuları konuşurduk: Zayıflamamız lazım. Biz sanatçılarda bir geri zekâlılık mı var?”
Umalım ki bu son musibetten sonra akıllanmış olsun, sağlıklı yoldan zayıflamayı düstur edinsin Akalın...
Paylaş