Paylaş
Oyuncu Ayşen
İnci, anlatıcıları kediler olan bir kitap yazdı: “Pisi Kolojik Öyküler”.
Kedilerin bazıları Ayasofya’nın kedisi Gli, CHP’nin kedisi Şero, Özdemir Asaf’ın kedisi Josephine, Ahmet Hakan’ın kedisi Sekter gibi kamuoyunun bildiği, tanıdığı ünlü kediler.
Bazıları da bir göçmen ailesinin, bir transseksüelin ya da bir figüranın isimleri bilinmeyen kedileri.
Hepsi bulundukları yerden kendilerini ve sahiplerini anlatırken aslında fotoğraf fotoğraf Türkiye’yi anlatıyorlar.
Mesela AKM’nin kedisi Rigoletto. Annesi onu sahnede doğurmuş.
Adı da AKM’de o sırada “Rigoletto” oynandığı için böyle konmuş.
Kendi anlatımıyla zamanla kendini yetiştirmiş, her şeyi öğrenmiş:
“Eskiden bağırtı dediğim müzik hayatımın vazgeçilmezi oldu...”
AKM’nin tadilat için kapanışını da bu olaya tanık olan Rigoletto’dan dinliyoruz kitapta:
“Annemle beni bile attılar dışarı.
Bahçedeki arkadaşlarımızla şaşkın ve mutsuz dolaştık günlerce.
Umutla, o güzelim seslerin yine sızmasını bekledik binanın kapalı pencerelerinden.
Ne tek bir nota duyuldu tekrar, ne de bize bakan, karnımızı doyuran, başımızı okşayan o güzel insanlar görüldü...”
Ünlü kedilerden Ahmet Hakan’ın kedisi Sekter biraz dedikoducu.
Sekter, kendisi gibi meşhur diğer kedilerin de farkında:
“Şöhret olmanın bedelini ben de ödüyorum Ahmet gibi. Kıskançlıklar, rekabet... Bir ara Şero (CHP Genel Merkezi’nin kedisi) diye bir kedi çıktı. Aslında fena kedi değildi, severdim onu.Ne zaman ki seçimleri kazandılar, bir havalara girdi. Televizyonda gördüm, bir kasıntı olmuş ki sormayın.”
Kitapta bir de Ayasofya’nın kedisi Gli var dikkatimi çeken.
Meşhur olma öyküsünü şöyle anlatıyor:
“2009 yılıydı. Bir gün Ayasofya’nın içi gazetecilerle, korumalarla doldu. Eski ABD Başkanı Obama, Tayyip Erdoğan’la birlikte Ayasofya’yı ziyarete gelmişlerdi. Ben de bir kenarda oturmuş, kalabalıktan başım dönmüş bir şekilde olan biteni izliyordum ki beni gördüler, gülümseyerek yanıma gelip başımı okşadılar. Bir anda flaşlar patladı. Ertesi gün şaşı gözlerimle dünya manşetlerindeydim...”
Bu eğlenceli kitabı okurken insanın aklından ister istemez şu geçiyor:
Kendi saltanatında yaşayan, insanlara hiç tenezzül etmeyen kediler bu kadarını anlatıyorsa...
Bir gün biri de gözünü sahiplerinden ayırmayan köpekler için “Kuçu Koloji” diye bir kitap yazar...
Yer yerinden asıl
o zaman oynar.
Sizin oyunuz kime?
Heyecan dorukta, “Gillette & Milliyet Yılın Sporcusu Ödülleri” için halk oylaması devam ediyor.
Bu organizasyon sadece Türkiye değil, dünya spor tarihinin en uzun soluklu spor organizasyonlarından biri. Bu sene 7 kategoride 42 aday var.
İşin güzel yanı P&G’nin desteklediği 42 olimpiyat adayının 16’sı kadın sporcu.
Elbette hepsi gururumuz ama mutlaka birine oy vermek gerektiğinde benim gönlüm Evin Demirhan’dan yana.
Serbest stilde mücadele veren kadın güreşçimiz.
Siirt’te doğmuş. 15 yaşında güreşe başlamış. Ve Siirt dışına ilk kez yarışmalara katılmak için çıkmış.
Hatta hikâyesi, İnan Temelkuran ve Kristen Stevens tarafından hazırlanan “Siirt’in Sırrı” adlı belgesele konu olmuş.
Sporun bir insanın hayatını değiştirmesini anlatan, sıcacık bir başarı hikâyesi.
Ama Evin gibi ilginizi çekecek başka adaylar da var.
Henüz vermediyseniz, oy verirken seçim yapmakta çok zorlanacaksınız.
Paylaş