Kara cuma olmasın

Koskoca metropolde aylar sonra insanların “dışarıda” sosyalleşebileceği ilk hafta sonu bu cuma yaşanacak. Kaç restoran ve kafenin yeniden açılabileceğini, “yeni normal”e nasıl adapte olduğumuzu, kurallara uyup uymadığımızı tam anlamıyla cuma anlayacağız.

Haberin Devamı

İstanbul’da kafe ve restoranlar kısıtlı şekilde de olsa aylar sonra açıldı.

Bazı dükkânlar kararın açıklandığı gün temizlik ve açılış hazırlıkları yapmaya başlamıştı bile.

Bugün-yarın da biraz öyle, deneme-yanılmayla geçer gibi görünüyor.

Elbette herkes sevdikleriyle, arkadaşlarıyla buluşmayı özledi.

Bir yerde oturup bir şeyler yiyip içmeyi iple çekiyor.

Aslında koskoca metropolde aylar sonra insanların “dışarıda” sosyalleşebileceği ilk hafta sonu bu cuma yaşanacak.

Kaç restoran ve kafenin yeniden açılabileceğini, “yeni normal”e nasıl adapte olduğumuzu, kurallara uyup uymadığımızı tam anlamıyla cuma anlayacağız.

Hava durumuna da baktım, cumartesi yağışlı ama cumayı parçalı bulutlu gösteriyor.

Bu da cumayı öne çıkaran bir etken. Pandemi korkusuyla kapalı alanda değil, açık havada görüşmek isteyenler de olacaktır muhakkak.

Haberin Devamı

İnsanların geceden kuyruğa girip kapılar açılınca birbirini çiğneyerek marketleri yağmaladığı “kara cuma”lar (black friday) var ya...

Yeter ki işi onun restoran versiyonuna çevirmeyelim.

Karantina hafifledi diye hurra mekânlarda, meydanlarda, kaldırımlarda yığılmalar yaratmayalım, mesela rezervasyon sistemini daha iyi çalıştıralım.

Yale Üniversitesi’nden profesör sosyolog Nicholas Christakis gibi virüs sonrası hedonizm (hazcılık) patlaması yaşanacağını, insanların kısıtlamaların acısını çıkarırcasına eğlenmek isteyeceğini savunanlar da var. 

En özlediğim yerler

İlk güzel havada Kilyos’taki Kayıkhane’de dostlarla bir sofra istiyorum. Sabah oturalım, kahvaltıdan akşam yemeğine kadar şen kahkahalarımız plajı inletsin.

Mümkünse Karaköy’deki UnPo gibi bir yerin masasına çöküp gelip geçenlere boş boş bakmak istiyorum. Böyle böyle saçına başına, tepeden tırnağa, çekinmeden, arsızca, uzun uzun. 

Şöyle Esnaf gibi bir modern meyhanede hep aynı retro şarkıları, hep aynı sırayla çalsınlar ama ben yine de çok eğleneyim istiyorum. Ama öyle müzikli eğlencelere daha ne kadar zaman var, biraz uzak gibi duruyor.

Güzel bir kahvaltı şart. Ama önce göz doyurmalı. Etiler’deki Atiler de olabilir, Hisar’daki Nezih de, Karaköy’deki       Namlı da. 

Haberin Devamı

Dalyan’daki İztuzu gibi salaş bir beach club’da şezlongda güneş batırmak istiyorum.

Varsın hava soğuk olsun, denize girmeyelim.

O bile yeter.

Şöyle çok iyi İstanbul manzarası olan bir yerden Boğaz’ı seyretmek istiyorum. Keşke Emre Ergani’nin Karaköy’de JW Marriott otelinin terasına açtığı Sky Bar açık olsaydı.

Geçen yazın sürprizi olmuştu. Ama bir alt kattaki deniz ürünleri lokantası Octo da keser.

Yani Boğaz’dan uzun süre mahrum kalma titremesini...

Fazıl Say’ın yastık savaşı neden o kadar yadırgandı?

Savaş dediğime bakmayın: Fazıl Say muharip, yastık tamamen müdafada.
Televizyonda maç seyrederken futbolcu Samatta’nın kaçırdığı gole çok sinirleniyor, yastığı sallayıp hırpalayıp yere fırlatıyor.
Aslında sık gördüğümüz, tipik bir futbolsever tepkisi.
Ama dünyaca ünlü bir piyanist yapınca gündem oluyor.
Sadece yazık, sinirlerine yazık. Hiçbir şey için bu kadar üzmese kendini.

Haberin Devamı

Bu sene ekrandan seneye canlı

Geçen hafta katılamadığıma hayıflandığım etkinliklerden biri Uludağ’da yapılan kar havuzuydu. Pandemiden dolayı sadece yarışmacılar ve jürinin katıldığı, seyirciye kapalı yarışta kayak ve snowboard performansı kadar, stil sahibi bir atlayış, kostüm seçiminde yaratıcılık da gözetildi. Yarışmadan renkli görüntüleri Redbull’un sitesindeki “kostumsavaslari” bölümünden izleyebilirsiniz. Seneye salgın gündemden çıkarsa canlı izleriz artık...

 

 

Yazarın Tüm Yazıları