İşte Deniz Seki’nin yeni sevgilisi

İşletmeci Tayfun Topal, yeme-içme-eğlence dünyasının son yıllarda en dikkat çeken ismi.
Televizyon için Acun neyse, bu dünya için o demek. Her ikisinin de magazin muhabirliğinden geliyor olması sadece bir tesadüf. Asıl benzerlikleri, Allah’ın “Yürü ya kulum” demesi.
İşe Kartalkaya’daki bir garajı kafeye çevirmekle ve kebapçılıkla başlayan Tayfun Topal (Hisar’daki Nezih), elini değdirdiği her şeyi altına çevirerek kimselerin canlandıramadığı mekânları küllerinden diriltti. Bodrum’daki Hazine, yani eski Ulus29 ve Interni...
Bugün aralarında otel (Highlights), plaj (X Beach), balıkçı (Del Mare), bistrolar (Grey, Hazine, La Scala), yazlık kulüp ve barlar gibi 20’nin üzerinde mekânı olan dev bir imparatorluğun, Jüpiter Grup’un başında.
Topal için, “Günümüzün Fahrettin Aslan’ı” diyenler de haksız sayılmaz, çünkü İstanbul’un en popüler gazinosu People da onun.
Nilüfer, Mehmet Erdem gibi starların yanında sevgilisi Deniz Seki’nin de patronu orada.

SAKIP AĞA GİBİ

Özel hayatında adı bazı oyuncularla anıldı ama bu konuda ketumluğuyla tanınıyor, hele kendi mekânlarında asla faça vermemeye özen gösteriyor.
Deniz Seki bu anlamda bir ilk. Ama ismi sözlüklere, ilk olarak Özlem Yıldız’la yaşadığı bir kazadan dolayı düşüyor.
İskeledeki bir şakalaşma sırasında Yıldız’ın düşüp kafasını merdivene çarpmasına neden oluyor.
2013’teki bu olaydan beri, en azından kendi adıma konuşayım, onu bir daha hiç mayolu görmedim.
Günde dört saat uyuyup, her nerede olursa olsun her sabah saat 6’da 1.5 saat yürüyüş yapıyor.
Patrondan ziyade, Sakıp Sabancı’nınkine benzer bir doğallığı var.
Para kimden kazanılır, kim dekordur, kim seyirci, bütün bunları bir orkestra şefi titizliğiyle yürütüyor.
Ama herkese karşı, her zaman son derece efendi...
Gerçek bir esnaf. Gazetecilerle arasını iyi tutuyor, ha bu arada Habertürk gazetesinde “Sonradan Gurme” adında neo-muhafazakâr bir yeme-içme köşesi yazıyor.
İkinci adamı yok ama asıl büyük gizem birinci adamı:
Yeme-içme dünyasında, nerede olursanız olun “Tayfun Topal” ismi geçtikten sonra sorulan ilk soru, arkasında kim olduğu.

İftara nereye gidelim?

Beef&Fish adında et ve balık üzerine muhteşem bir dergi var. Bayılıyorum, siz de mutlaka takip edin. Bu ay benden de bir yazı istediler, oraya yazdım yeni tutkumu.
“İftara nereye gidelim?” diye soran çok, buradan da yazayım. Öncelikle şunu söyleyeyim:
Ben ottan anlamam. Ama benim gibi etobursanız, o vakit doğru adrestesiniz. Çünkü et yemeden doymuyorum, o sofraya nahoş bir latife muamelesi yapıyorum. Pirzola evimin sultanı. Ama şu ara yeni gözdem “yağlı kara”.
Kuzunun tam sırtıyla kalçası arasından yapılıyor, tabakta görünce bile dişlerimin arasından tatlı bir sıvı akmaya başlıyor. Vedat Milor en iyisini Kurtuluş’taki Adana Ocakbaşı’nda yediğini söylüyor.
Ben size bir adres daha vereyim: İstiklal Caddesi’ndeki Münhasır. İki kişilik porsiyonu 58 lira ama Selman Usta’nın ölmüşlerine rahmet okuyacaksınız.
(0212) 249 80 13.