Havai fişeğin yerini dronlar alır mı?

30 Ağustos kutlamalarında hemen herkes, ışıklı dronlarla yapılan gösteriyi çok etkileyici buldu. Bayraklar, yazılar, Atatürk silueti...

Diğer taraftaysa her kutlamada akla gelen havai fişekler var.

Ankara’daki dron gösterisiyle hemen hemen aynı saatlerde Nevşehir’deki bir havai fişek gösterisinde yangın çıktı. Neyse ki havai fişeklerin tutuşturduğu otluk alandaki yangın, evlere sıçramadan söndürüldü. Sakarya’daki havai fişek fabrikasında çıkan yangın felaketi zaten hafızamızda, daha üstünden 1 ay bile geçmedi. 

Üstelik bu, aynı fabrikada çıkan ilk yangın da değildi.

Havai fişeklerin doğaya zararları da malum. Havayı kirletiyor, kuşların korkudan ölmesine neden oluyor.

Gürültü kirliliği de cabası. Ben Haliç’te oturuyorum, hemen her akşam bir havai fişek gösterisi var. Ucuzundan da galiba, görselliği az, sesi bomba gibi. Evin içinde oturulmuyor.

Havai fişekle kıyaslandığında dronlar, kömür enerjisi karşısında temiz enerji gibi.

Üstelik hem gelişmeye açık hem de çok ileri olduğumuz bir alan.

Tech Drone League (TDL) adında bir kuruluşumuzun olduğunu, dron pilotu ve eğitmenleri yetiştirdiğini, takımlar kurup yarışmalar organize ettiğini biliyor muydunuz?

Hatta şimdi Formula-1 geri geleceği için gündemde olan Tuzla’daki Intercity İstanbul Park’ta bir kampüsleri var.

Son 30 Ağustos kutlamaları gösterdi ki geleceğin teknolojisi dronlar başka birçok alanda olduğu gibi, kutlama sektöründe de havai fişeklerin tahtını sallayacak. 

Berrak Tüzünataç ile Ali Yörenç’ten yılın sobelenmesi

İkilinin daha önce yakınlaştıkları iddia edilmiş, taraflar bu konuda sessiz kalmıştı.
Sonunda Marmaris’te kaldıkları otelde diğer tatilciler tarafından çekilmiş görüntüleri
düştü sosyal medyaya.
Epeydir böyle bir şey görmemiştik, “yılın sobelenmesi” desek yeridir.
Şezlongda öyle bir haldeler ki tam da Amerikalıların “Hey siz, kendinize bir oda bulun” dediği cinsten.

TRT spikeri bayılırken reji nereye bakıyordu?

Açık havada sıcağın altında 30 Ağustos yayını yapan TRT spikeri Nilgün Balkaç bayıldı.
Mesele bayılması değil, göz göre göre bayılması.
Kadıncağız ekip arkadaşlarını üç kez uyarıyor, fenalaştığını anlatmaya çalışıyor, su istiyor.
Ekran başındaki izleyici bile anlıyor ama ekibinden duyan, gören, fark eden yok.
Hatta bir ara önündeki masaya veriyor ağırlığını, kafası düşüyor, başını eline yaslıyor. Ne su veren var, ne reklama geçen...
“Burada gerçekten zor şartlar altında yayın yapıyoruz” diyor ve canlı yayında olduğu yere yığılıyor.
O sırada reji herhalde başka bir şey falan seyrediyor.

Koreliler gençlerden sonra çocukları da ele geçirdi

Sizin olmasa bile yanınızda yörenizde bir çocuk varsa “Baby Shark” (Bebek Köpekbalığı) videosunun kulağınıza çalınmış olma ihtimali yüksek. 2 dakika 17 saniyelik bir çizgi-dans videosu.
Saçma sapan bir şey:
İki Koreli çocuk dans ediyor, şarkı da “Bebek köpekbalığı, anne köpekbalığı, baba köpekbalığı, dede köpekbalığı...” diye gidiyor.
Ama çocuklar bayılıyor, onları oyalamak isteyen anne-babalar da üst üste oynatıyor.
Onlar oynattıkça Güney Koreli Pinkfong firmasının bu videosunun YouTube’da indirilme sayısı 6.5 milyara ulaştı.
Koreliler K-pop’la ergen ve gençleri esir almıştı. Anlaşılan sıra şimdi çocuklarda.