Paylaş
Elbette bu listenin içinde yüzmilyonsal değişken var.
Mesela yurtdışında bu Türk müzisyenleri dinleyenlerin ne kadarı Türkiye kökenli, ne kadarı “hakikaten yabancı”?
Eğer bunda “gurbetçi” tabir ettiğimiz yurtdışına çalışmak için gitmiş Türklerin bir ağırlığı varsa, o ağırlık ne kadar Türkiye ortalamasını temsil ediyor?
Ve tabii ne kadar “dünya ortalamasını” temsil ediyor?
Memleketimiz Türkiye olunca şunu da sormadan edemiyoruz tabii:
“Yurtiçi tıklanma oranları nasıl manipüle ediliyorsa, acaba bizimkiler yurtdışı tıklanma oranlarını çarptırmanın da bir yolunu bulmuş olabilirler mi?”
Ama ne olursa olsun liste çok ilginç.
Mesela Türkiye dışında en çok dinlenen sanatçımız Reynmen. “Renklensin” adlı şarkısıyla.
Ardından “Lan” ile Zeynep Bastık geliyor.
Bu “lan” lafı üzerine doktora yapsanız yeridir zaten.
Dünya literatürüne girse hakkıdır. Bizim günlük hayatımızda “bro” desen tam o değil.
“Ne diyon lan!” dediğinde kötü bir hitap şekli, “Yerim seni lan” dediğinde iyi bir şey.
Öyle enteresan ki nereye koysan oturan bir laf.
Dünyanın diğer halklarına da öğretmemiz, faydalanmalarını sağlamamız gereken bir sözcük.
Dolayısıyla uluslararası arenada yerini bulması iyi.
Üçüncü şarkı, Lvbel C5’ten “Doğuştan Beri Haklıyım”.
Tıklanmasına hiç şaşırmamak lazım.
Müziği ne olursa olsun, bu ismi gördüğümde neymiş diye bakarım zaten:
Lvbel C5...
Sanki yeni bir element, vitamin, ilaç ismi gibi. İnsanda kafadan “Ne kaçırıyorum” hissi uyandırıyor.
Ardından “Kapalı Kapılar” ile Sefo geliyor listede.
Bunu bildim işte: Zerrin Özer’in dönüşünün muhteşem olduğu arabesk şarkı.
Yanına kesin puf böreği ve kısır lazım.
Listeye devam ediyoruz:
Sonra yine Lvbel C5, sonra yine Reynmen, sonra yine Lvbel C5, sonra yine Lvbel C5...
Sanki bir nevi çok Sandoz içmişim de ne bileyim C vitamini, kalsiyum zehirlenmesi olmuşum gibi.
Arkadaş, peki bu listede niye hiç Kenan Doğulu, Gülşen, Tarkan, Avrupa’nın seçtiği Sertab, Hande Yener, Demet Akalın, Ajda, Sezen Aksu yok?
Acaba dünya Mersin’e biz tersine mi gidiyoruz?
Üstüne bir yatıp, kalkınca tekrar mı konuşsak?
Ben de unutmadan C vitaminimi alayım, yazacağım derken düşmesin seviyesi.
Ayvalıklı olsam çok bozulurdum
Sahiller birbirini yiyor. Müşteri az. Kaç işletmenin önümüzdeki sezonu görebileceği belli değil. Herkesin canı burnunda. Son dizisi Ayvalık’ta geçen Tuba Büyüküstün, Bodrum’da mısır yerken objektife takıldı.
Yani Ayvalık’ta kazanıyor, Bodrum’da yiyor.
E haklı tabii. İnsan ille de çalıştığı/kazandığı yerde mi tatil yapmalı?
Ama Ayvalık esnafı olsam çok bozulurdum bu duruma.
“Kızçe, paraları buradan alıyorsun da pozları Bodrum’dan mı paylaşıyorsun” diye geçirirdim içimden.
Al limonlarını, ver zeytinleri.
Küstüm, oynamıyom!
Gençlik bulaşıcı bir mutluluk
Olimpiyat ateşi dünyayla birlikte Türkiye’yi de ateşe verdi. Ateş olsun da böylesi olsun, diğerlerinden yıldık, bıktık, usandık yeryüzü sakinleri arasında. Her millet gibi biz de gurur duyuyoruz pırıl pırıl sporcularımızla. Hele de kadınlar...
Onlardan biri de milli yüzücü Zehra Duru Bilgin.
Başarılı olduğu gibi sempatik de. Kız kıza bir oda vermişler bunlara Paris’te. Nasıl mutlu! Onu paylaşıyor, “Bu oda devasa” diyor.
Milli takım için hazırlanan “sporcu paketi”nin (yaka kartıdır, şudur, budur) içinden çıkanları canlı yayında açıyor. Yahu biz kadar heyecanlanıyorsak acaba anası-babası ne hissediyordur?
Günün sıkıntısından sıyrılmak, azıcık başka hayatlara gitmek, oradaki o tempoyu hissetmek isterseniz aklınızda olsun.
TikTok’ta bir hesabı var, yorum üstüne de yorum yağıyor; belki siz de moral vermek istersiniz.
Paylaş